Çin’de fiş alana kazı-kazan ikramiyesi

Olayı açıklamadan önce, fiş ve fatura alma konusunda, kısaca bilgi verelim.

Alış-verişlerde fiş ve fatura alındıkça, vergi kaçağı azalıyor, vergi gelirleri de artıyor.

Bunu sağlamak için, birçok ülke değişik yollara başvuruyor. Ülkemizde de uzun süredir, emeklilere "vergi iadesi" yapılarak, fiş ve fatura toplamaları özendiriliyordu.

Başbakan’ın "Emeklileri fiş ve fatura toplama eziyetinden kurtarıyoruz" müjdesi ile birlikte, 2006 yılından itibaren emeklilere vergi iadesi kaldırıldı. Ücretlilerle ilgili olan şimdilik devam ediyor ama 2007 yılından itibaren onun da kaldırılması sözkonusu...

BAK ŞU ÇİNLİ’YE

Bizde "eziyet" olarak adlandırılan fiş ve fatura toplama olayına, Çinliler farklı bakıyorlar ve "kazı-kazan" yolu ile ikramiye verip, fatura ve fiş almayı teşvik ediyorlar.

Çin’de fiş ve faturalarda "kazı-kazan" uygulaması, yaklaşık 10 yıldır sürüyor. Çinliler alış-veriş yaptıklarında, yukarıda gördüğünüz fiş ve faturaları alıyorlar. Ortadaki gri renkli kutucuğu kazıyıp, belli tutarda ikramiye kazanabiliyorlar. İkramiye tutarı ise 5-3.000 Yuan (yaklaşık 1-400 ABD Doları) arasında değişiyor.

HER FİŞE YOK

Uygulama şu şekilde oluyor; alış-veriş yapan kişi, fiş ya da fatura alıyor ve gri kutucuğu kazıyor.

Üç olasılık var;

1) Şanslı olanlar, "5-3 bin Yuan arasında ikramiye" kazanıyorlar.

2) İkramiye yoksa, kutunun içinde "Alışverişiniz için teşekkür ederiz" yazıyor.

3) Bazı fiş ve faturalarda da kutucuğun içinde "Çin vergi sistemine destek ve katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz" deniliyor.

Küçük ikramiyeleri, alış-veriş yapılan işyeri hemen ödüyor. Ödediği ikramiyeyi de vergi dairesine yatıracağı KDV’den indiriyor.

Büyük ikramiyelerde ise fiş ya da fatura, bir ay içinde alış-veriş yapılan mağazaya onaylattırılıp, bankadan alınabiliyor.

Nasıl, çok ilginç bir yöntem değil mi?

Çinliler gibi, bizim Türkler de "kazı-kazan" olayına meraklılar. Uygulama bizde de denense nasıl olur acaba?

Erkekler neden aldatır

YURTDIŞI seyahatimin dönüşünde, freeshop’ların önünden karıma, kızıma ve sevgilime aynı mesajı çektim: "Burada parfümler çok ucuz. İstediğin özel bir marka var mı?" Karım 5 adet, kızım 2 adet en pahalı marka parfümlerden istedi.

Sevgilimden gelen mesaj ise kelimesi kelimesine şöyleydi:

"Benim için en güzel parfüm senin kokun. Sen gel yeter..."

(Teşekkürler Selçuk BÜYÜKASLAN)

Olmayan defteri tutma ücreti

BAŞLIĞIN anlamsız olduğunun farkındayım ama bunda benim suçum yok. 17 Mart 2006 tarihli Resmi Gazete’yi açıyoruz ve Maliye Bakanlığı’nın 98 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’ni birlikte okuyoruz. Tebliğin hemen başlangıcında;

"I. Esnaf ve Sanatkarlar Odası Tarafından Basit Usule Tabi Mükelleflerin Defterlerinin Tutulması Karşılığında Alınan Ücretler" diye başlık var.

Diyeceksiniz ki "Ne var bunda?"

Daha ne olsun. Basit usule tabi mükellefler defter tutmuyor ki alınan ücreti olsun!..

Tebliğin taslağını, yayınlanmadan önce internetten okudum. "Herhalde birisi uyarır, düzeltirler" diye düşündüm. Daha sonra da merakımı yenemeyip, yayınlandığı Resmi Gazete’ye baktım. İlginçtir kimse uyarmamış ve herkes uyuduğu için "olmayan defterin tutulması karşılığında alınan ücretler" başlığı Resmi Gazete’deki tebliğde yayınlanmış.

Hayret ki ne hayret!..

BARDAKTAKİ SİNEK

Bardakta, karasinek çıktığında, kim ne yapmış biliyor musunuz?

İngiliz, başka bir bardakta yeni bir kola istemiş.

İsveçli, aynı bardakta yeni bir kola istemiş.

Finlandiyalı, sineği bardaktan çıkardıktan sonra kolayı içmiş.

Rus, kolayı sinekle birlikte içmiş.

Çinli, sineği yemiş, kolayı içmemiş.

Yahudi, sineği yakalayıp Çinli’ye satmış.

Japon, değerlendirilmek üzere, sineği Tokyo’ya göndermiş.

Yunan, kolanın yarısını içtikten sonra itiraz ederek yeni bir kola istemiş.

Norveçli, kolayı içtikten sonra bardaktaki sineği balık yemi olarak kullanmış.

İrlandalı, sineği ezip kolayla karıştırmış ve İngiliz’e içirmiş.

Türk, olayı şiddetle kınamış.

GÜNÜN SÖZÜ

Bir insanın yaşamından değerli bir şeyi yoksa, o insanın yaşamının da değeri yoktur.

Tagore