Üç katlı binada, ani bir yangın çıkmış.Herkes kaçmış ama üçüncü katta yalnız kalan adam kaçamamış. ‘Kurtarın beni’ diye bağırıyor. Herkes şaşkın vaziyette bir çözüm ararken, ortaya çıkan biri ‘Ben onu kurtarırım. Bana çabuk bir halat bulun’ diyor. Biraz sonra gelen halatı alıyor ve sallayarak, yukarıdaki adama atıp sesleniyor;
- Halatı beline sıkıca bağla...
Yukarıdaki denileni yapıyor. Etraftakiler, kurtarıcının ne yapacağını ve adamı nasıl kurtaracağını dikkatle izliyorlar. Kurtarıcı ‘Tamam mı?’ diye sorup, ‘Tamam’ yanıtını alınca, halata hızla asılıyor... Yukarıdaki üçüncü kattan, asfalta çakılıyor!..
Etraftan koşup bakıyorlar... Adam ölmüş!
- Ne yaptın be adam, hani onu kurtaracaktın. Baksana adamcağız öldü...
Kurtarıcı şaşkın vaziyette başını kaşırken, kendi kendine konuşur:
- Allah, Allah... Ben bir defasında halatla birini kurtarmıştım ama aşağıdan yukarıya mı yoksa yukarıdan aşağıya mı çekmiştim, işte onu karıştırdım!..
ORANLAR KARIŞTI
Perşembe günü yazdık. Gelir Vergisi oranları aşağı çekiliyor. Ancak 155 milyar lirayı aşan gelire uygulanan vergi oranı 5 puan aşağı çekiliyor.
Türkiye’de 155 milyar liranın üzerinde ücret alan işçi ve memur olmadığına göre hatta esnaf ve sanatkar da olmadığına göre, bu indirim niçin yapıldı?
Yoksa... Asgari ücretliler başta olmak üzere, işçi ve memurlar ile esnaf ve sanatkarın aşağıdaki yani tabandaki vergi oranı indirilecekken, hangisinin indirileceği karıştırılıp, yanlışlıkla yukarıdaki yani tavandaki oran mı 5 puan indirildi!..
Neyse... Yasa tasarısı henüz Meclis’te. Buradan hatırlatalım; beyler indirilecek olan, düşük gelirlilerin vergi oranıydı, 155 milyar liranın üzerindeki yüksek gelirlilerinki değil...
Geçenlerde Almanya’dan bir işçimiz, Milli Piyango Genel Müdürlüğü’ne ilginç bir mektup göndermiş.Mektup aşağıdaki gibi:
‘Sayın Milli Piyango Genel Müdürlüğü... Satırlarıma başlamadan önce saygı selamlarımı sunar, işlerinizde başarılar dilerim. Bizler gurbetçiler olarak Türkiye’deki Milli Piyango biletlerini burada alamıyoruz. Sizlerden ricam, ben buradan 50 Euro gönderiyorum. Biletler tam, yarım ve çeyrek ne kadar ederse bu parayla gönderirseniz memnun kalırım. Yalınız yılbaşı biletleri olsun. Yalınız yılbaşından sonra ben burada nereden öğreneceğim bu biletlere çıkıp çıkmadığını. Mümkünse biletlerin numarasını alırsanız memnun olurum. Sizler bana neticesini bildirirseniz memnun olurum.’
Öğrendiğimize göre, Milli Piyango Genel Müdürlüğü’ne bunun benzeri çok sayıda mektup geliyormuş.Yılbaşında talih kuşu bir gurbetçinin başına konarsa şaşırmayın. Güzel bakan göz
BİR işadamı arabasıyla giderken, kan ter içinde çalışan işçiyi görünce, arabasından inip sormuş:
- Bu kadar yoruluyorsun peki, iyi para kazanabiliyor musun?
- Bana yetecek kadar kazanıyorum.
- Yani ne kadar?
- Borçlarımı ödeyebiliyorum, gelecek için faize yatırabiliyorum ve kalanı ile de her gün sıcak yemek yiyebiliyorum.
İşadamı, şaşkın vaziyette sormuş:
- Peki, paranı nasıl yetirebiliyorsun da bu kadar faydalı işe fırsat bulabiliyorsun?
- Babama bakıyorum; bu eski borçlarımı ödediğim anlamına gelir. Oğlumun nafakasını çıkarıyorum; bu ise gelecek için yatırım yaptığım anlamına gelir. Yani böylece paramı faize yatırmış oluyorum. Her gün, bahçemde yetişen sebzeleri yiyorum, karnım doyuyor.
İşadamı bu yanıttan çok etkilenmiş ve ona yüklü bir para vermiş.
Kıssadan hisse:
Hayat sizin ona baktığınız yönde güzeldir.
(Işıkları Söndürüp Giderken Veda Hikayeleri, Maviağaç Yayıncılık, Mart 2004, s.35-36)
Noel Baba ve hediyesi
İNGİLTERE’de, postanede çalışan memurlar yılbaşı günü Noel Baba’ya yazılmış bir mektuba rastlarlar. Noel Baba diye birisi olmadığı için mektubu kendileri açıp okurlar. Mektupta şöyle yazar:
‘Sevgili Noel Baba. Ben 10 yaşında bir çocuğum. Hiç kimsem yok. Yetimhanede kalıyorum. Diğer arkadaşlarıma birçok hediye geldi ama bana hiç hediye getiren olmadı. Senden üç şey istiyorum. Bana bir kalem, bir kalem kutusu, bir de ayakkabı gönderirsen çok sevinirim.’
Memurlar mektubu okuyunca çocuğa acırlar. Kimsesiz çocuğu mutlu etmek ve Noel Baba’ya olan inancını sarsmamak için, kendi aralarında para toplayıp hediyeleri kendileri almaya karar verirler. Kalem ve ayakkabıyı alırlar, para yetmediği için kalem kutusunu alamazlar. Aldıkları hediyeleri gönderdikten günler sonra çocuktan teşekkür mektubu gelir. Mektup şöyledir:
‘Sevgili Noel Baba, gönderdiğin hediyeleri aldım. Beni çok mutlu ettin. Ancak gönderdiğin hediyelerden birisi gelmedi. Onu da herhalde postanedeki şerefsizler almıştır.’
Günün sözü
Dünyada gerçek kadar güçlü ve gerçek kadar garip hiçbir şey yoktur.