Paylaş
‘Ateşin Gölgesi’ adlı defilesiyle moda otoritelerinin de dikkatini çekmeyi başaran bu sıra dışı moda tasarımcısıyla ben de bir röportaj yapmak istedim. Tamamen gerçek duygulardan ve yaşanmışlıklardan oluşan koleksiyonlarının hikâyelerini ve yaz sezonu için yaptığı hazırlıkların ayrıntılarını hoş bir sohbet eşliğinde konuştuk. Söyleşimize başlamadan önce, ilk müjdemizi de verelim. Yaz sezonu için pozitif enerjiyle dolu yepyeni bir koleksiyon yolda...
Şiyar Akboğa
* Sıra dışı, özgün ve özgürlüğü temsil eden bir tarzınız var. Bize tasarımlarınızın ruhunun nereden geldiğini anlatır mısınız? ‘Şiyar Akboğa’ denildiği zaman nasıl bir tarz düşünmemiz gerekiyor?
Tasarımlarımın ruhu, tamamen bana ait duygu ve hislerden oluşuyor. Tasarımlarımda yaşadığım anlarda hissettiğim duyguları anlatan parçalara yer alıyor diyebilirim. ‘Şiyar Akboğa’ ismi geçtiğinde ise insanların aklına zamansız, hiçbir zaman modası geçmeyecek kalıplar ve alışılmışın dışında desenler ile renkler gelir. İşte bu benim tarzım.
* Çok genç yaşlarda başarılı birçok defileye imza attınız. Bu başarının sırrı nereden geliyor?
Hepsi, aslında çok zor süreçlerdi. Ama modayı, tasarlamayı ve bir şeyler var etmeyi o kadar çok seviyorum ki tüm zorluklara değiyor. Çünkü bunlar benim ruhumu besleyen en önemli şeyler. Defile dönemlerinde ise kendimi tamamen dışarıya kapatıp, o defileye odaklanıyorum ve elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Finalde çıkıp, alkış almak ise dünyanın en güzel duygusu. Bu benim kendime verdiğim en büyük ödül diyebilirim.
* Türkiye’de modacı olmanın her zaman zor olduğu dile getiriliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Evet, Türkiye de modacı olmak tabi ki zor. Artık modacı olmanın çok eskide kaldığını düşünüyorum. Çünkü yıllar önce modanın ilk öncüleri sektörün en büyük zorluklarını yaşamış. Ülkemizde dünya modasına yön veren isimler varmış. Benim de moda tasarımcısı olarak zorlandığım çok anlar oluyor. Ama işime aşık olduğum için hepsini göz ardı edip, devam edebiliyorum.
* Türkiye’deki erkek giyim tarzında yapılan hataları sıkça dile getiren modacılardan birisiniz. Sizce bu hatalar nelerdir?
Aslında çok basit bir şekilde, daha iyi ve stil görünmek mümkün. Fakat ülkemizdeki erkek modası, tamamen taklitten ibaret. Bence yapılan en büyük hata, insanların kendine yakışanı değil de gördükleri her tarzı ve stili, vücut tiplerini tanımadan kendilerine uyarlaması.
* Yakın bir zamanda yeni bir defile yapmayı düşünüyor musunuz? Yeni bir kreasyon hazırlığı var mı?
Şu anda 2023 Yaz Koleksiyonu hazırlıklarına başladım. Çok ferah ve çok pozitif enerjisi olan bir koleksiyon oluyor. Yaz dönemi için yaşadığım iyi veya kötü tüm duyguları sevgi ile kucaklayıp, çok pozitif renklerin ve duygusal baskıların olduğu bir koleksiyon geliyor diyebilirim.
* Yaz aylarına sayılı günler kaldı. 2023 yaz sezonu trendleri hakkında da sizden biraz ipucu alalım. Bu yaz hem erkek hem de kadın modasında bizi hangi trendler bekliyor?
Yaz ayı, benim için tamamen özgürlük ve rahatlığın içinde olmak demek. Yani sade ama çok fazla takı ile güçlendirilmiş görünümler olacağını düşünüyorum. Tüm dünya markaları, desen ve baskılı koleksiyonlar çıkarıyor. Bence bu yaz çok baskılı ve çarpıcı renkler ön planda olacak.
* Tasarımlarınızı yaparken duygularınızdan ilham aldığınızı söylediniz. Bu duygular, sizi nasıl motive ediyor, koleksiyonlarınıza nasıl yansıyor?
Evet, benim en büyük ilham kaynağım duygularım ve hislerim... Özellikle en son hazırladığım 4.1.9.21.11 ‘PRIMITIVE LOVE’ koleksiyonum. Tamamen gerçek bir hikâyeden, benim yaşadığım bir duyguya ithafen hazırlandı.
‘IS THIS LOVE?’ Aslında her şey, bu şarkı ve O’nun bana hissettirdikleriyle başladı. Bir ‘an’ hikâyesi... Bu koleksiyonda, sonsuza kadar benimle kalmasını dilediğim, tüm anılarımızı haykırdığım, ona söylediğim, en çok da söyleyemediğim, ondan duyduğum ve en çok da ondan duymak istediklerimi bastım kumaşların üzerine. Fotoğraflarını ellerimle çekip, herkesin onu benim gözümden görmesini istedim. Baştan aşağı onun olan, ilhamını ondan aldığım bu koleksiyonun adı da tabii ki ondan bana gelecekti. Ve öyle de oldu...
İsminin numerolojik karşılığı olan koleksiyon, bu sayıların toplamı olan 46 look’tan ve 99 parçadan oluştu. Bütün anılarımız, 4.1.9.21.11 ‘PRIMITIVE LOVE’ ile isim buldu. Bu koleksiyon, beraber yaptığımız analog çekimlerden, duymak isteyip de duyamadığım sözlerden, kısa notlardan gönderilmemiş mektuplardan oluştu. Kumaşlardaki kırmızılar, diğer renklerle ne kadar bağlantılı olsa da parçalar, birbirlerinden bir o kadar bağımsızdı. Tıpkı bizim gibi... Çok yakın ama uzak... Bütün her şey, ona armağan...
Paylaş