Paylaş
Peki, cilt bakımınızı yaparken tüm canlıların yaşam kaynağı olduğu gibi cildimizin genç kalabilmesinde de önemli bir rol üstlenen suyun gücünü kullanmaya ne dersiniz? Cevabınız ‘Evet’ ise sizi cildi derinlemesine temizleyerek, canlılık veren, nemini ve parlaklığını yeniden kazandıran, en önemlisi ise suyun mucizevi gücünden faydalanan ‘Hydrafacial’ uygulamasıyla tanıştırmak istiyorum. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte cilt bakım ritüellerimize ekleyeceğimiz birçok etkili uygulamada hayatımıza giriyor. Bakımlı ve genç görünümümüzü koruyabilmemiz için, her daim cilt bakımımızı yapmamız gerektiği ise kaçınılmaz bir gerçek. Peki, bunu yaparken vücudumuzun da büyük bir kısmını oluşturan suyun gücünü kullanmak istemez misiniz? Biliyoruz ki, sağlıksız olarak görünen ciltlerin birçoğunun esas sorunu, nem kaybetmeleri ve bu nedenle kuruluk, çatlak ve kırışıklık sorunlarıyla karşı karşıya kalmasıdır. Özellikle mevsim geçişlerindeki değişiklikler en çok da yüz, boyun ve dekolte bölgesini olumsuz etkiler. Sıcaklık farkı, nem, rüzgâr, güneş ışınları nedeniyle de cildimiz yorgun düşer, nemini kaybeder, canlılığını yitirir ve bizler sağlıksız bir görünümle karşı karşıya kalırız. Cildimizi korumanın ve eskisi gibi sağlıklı görünmesini sağlamanın en iyi yollarından biri de su bazlı temizlik uygulaması olarak da bilinen Hydrafacial yöntemidir. Suyun gücünden faydalanan bu uygulama, cildi derinlemesine temizliyor, gözenekleri sıkılaştırıyor ve ince kırışıklıkların yok olmasına destek oluyor. Sonuçta da ortaya daha genç ve taze bir cilt çıkıyor.
BİRÇOK CİLT PROBLEMİNE İYİ GELİYOR
Bu yöntem ile birlikte öncelikle şunu belirtmeliyim ki, cildin gereksinim duyduğu antioksidan ve mineraller cilde geri verilerek, nem dengesi sağlanabiliyor. Su bazlı temizlik uygulaması olmasıyla birlikte klasik cilt bakımı yöntemlerinden farklı olarak birçok cilt probleminde de etkili sonuçlar verebiliyor. Anti-aging yöntemi olarak da kullanılan Hydrafacial, yüz, boyun ve dekolte bölgelerinde güvenle kullanılabiliyor. Cildin oksijen ihtiyacını karşılayan, medikal bir cilt bakım yöntemi olan Hydrafacial ile sivilce tedavisi, siyah nokta problemi, tıkalı gözenek tedavisi, leke tedavisi, cilt tonu düzensizliği, cildin canlandırılması, cilt sıkılaşması, ince çizgi ile derinleşmemiş kırışıklıkların tedavisi ile cildin nemlendirilmesi sorunlarına çözüm bulunabiliyor. Merkezimizde de birçok kişiye bu işlemi gerçekleştiriyoruz. Düzenli uygulayan hastalarımızın işlem sonrasında parlak bir cilde sahip olmaları nedeniyle sık sık makyaj yapmaya ihtiyaç duymadıklarını söylediklerine şahit olduğumu da belirtmeliyim.
CİLDİ TEMİZLE, ARINDIR VE BESLE MANTIĞI
Her zaman sağlıklı, parlak ve bakımlı bir cilde sahip olmanın dört altın kuralı olduğunu söylerim. Bunlar; cildin iyi temizlenmesi, cildin arındırılması, cildin nemlendirilmesi ve cildin güneşten korunmasıdır. Bu dört aşamaya her daim dikkat ettiğiniz de sağlıklı bir cilde sahip olmamanız mümkün değil. Aslında Hydrafacial uygulaması da bu temeller üzerine kuruludur. Uygulamada her biri spiral bir tasarıma sahip olan farklı başlıklarla önce cilt temizlenir ve cilt tipine uygun temizleyici solüsyon seçilerek, gözeneklerin yumuşaması sağlanır. Gözeneklerin yumuşamasıyla birlikte cilt, maruz kalınan ağır metallerden ve cildi yoran yağdan arındırılır. Daha sonra ise kişilerin cilt tipine ve cilt problemlerine uygun seçilen vitamin ve minerallerle cilt beslenir. Uygulamanın her adımında da farklı bir başlık devreye girerek, etkili sonuç alınması sağlar.
YAN ETKİ YOK YAŞ SINIRI YOK
Birçok cilt sağlığı sorununda kullanılan Hydrafacial, hem tedavi amaçlı hem de cilt bakımı için uygulanabilen bir yöntemdir. Bu nedenle seans sayısı kullanım amacına göre değişiklik gösterebiliyor. Tedavi için uygulanıyorsa bir hafta ara ile 4-6 seans, sadece cilt bakımı ve temizlenmesi amacıyla yapılıyorsa ayda bir uygulanması öneriliyor. Uygulamanın süresi ise 30 dakikayı geçmiyor. Hastalar için konforlu ve güvenilir olan Hydrafacial’ın cilt üzerinde bilinen herhangi bir yan etkisi de bulunmuyor. Kalıcı ve kolay uygulanmasının yanı sıra herhangi bir yaş sınırı da bulunmuyor. Genç yaşlardaki hastalar, uygulamayı genellikle cilt yağlanması ve sivilce problemi için tercih ediyor. Orta yaş üzerindeki hastalar ise elastikiyet ve kolajen kaybını önleyebilmek amacıyla uygulamaya ilgi gösteriyor.
Paylaş