Güncelleme Tarihi:
Sanırım burada çok ender film anlattım ve bunlar hep eski filmlerdi. Çünkü ben artık çok seyrek sinemaya gidiyorum ve gittiğim filmlerde de anlatacak pek bir şey bulamıyorum.
Ama eski filmlerde anlatacak çok şeyler bulurdum. Sözgelimi Viva Zapata'nın son sahnesini binlerce kez anlatabilirim. Sonsuz Ölüm'ün birçok sahnesi ve enfes finalini sonsuza dek yazabilirim.
‘‘Yüzücü’’ filminin tümünü size anlatmıştım. Onun da finalini hiç unutamam. Burt Lancaster, kısacık mayosuyla terk edilmiş evinin kapısında yağmur altında yere çöküyordu. Kamera ondan yavaşça uzaklaşıyor ve Lancaster minicik kalıyordu.
Bu bir bitiş anlamına geliyordu. Hiçbir şeyin eskiye dönmeyişi gibi bir bitişti bu.
BazEn filmler beni oldukça etkiliyorlar. Yaşamımda birkaç kez Zapata gibi vurulduğum ve bacağımın kasıldığı oldu.
Birkaç kez, Joe Lefors'tan korkmadan dışarı fırladığım ve delik deşik olduğum oldu.
Ve ara sıra kendimi, üzerimde kısacık bir mayoyla yağmurun altında hissederim.
Ensemden aşağı yağmur suları süzülür.
Üşürüm.
* * *
Önceki gün sinemaya gittim. Filmi ortanca oğlum Yağız tavsiye etmişti.
Filmin adı aslında beni hiç cezbetmedi: ‘‘Melekler Şehri’’
Ama ışıklar sönüp perdede görüntüler belirince koltuğumdan kalkıp filme girdim. Işıklar yanıncaya kadar da çıkmadım.
Çünkü 41 derece ateşle yanan bir küçük kızın başında bir kadınla bir adam bekliyordu.
Kadın çocuğun annesiydi ve adam ‘‘Melek’’ti.
Sonuçta adam çocuğu alıp götürdü. Çocuk en çok pijamaları seviyordu.
Senaryoya göre adam, canlı biri değildi. Bir çeşit ilahi görevliydi ve görevi, vadesi yetenleri incitmeden alıp götürmekten ibaretti.
Duyguları yoktu. Sıcağı, soğuğu, acıyı, tatlıyı bilmiyordu.
Yaşamıyor ve bunun için de ölmüyordu.
* * *
Bütün bunlar adamın çok güzel bir kadın doktora âşık olmasına kadar olan olaylardı. Adam âşık olunca aklı başından gitti.
Kadının bir de doktor sevgilisi vardı ve onunla evlenmek üzereydi.
Adam kadına: ‘‘Biz aynı dünyadanız, eşiz’’ diyordu.
Adam kadını yitireceğini anlayınca, sonsuza kadar yaşamaktan vazgeçti; ‘‘insan olmayı’’ tercih etti. ‘‘İnsan olunca’’ hemen sevdiği kadına gitti.
Kadın adama: ‘‘Onunla evlenmedim; çünkü seni seviyorum’’ dedi.
Birlikte çok güzel anlar yaşadılar.
Ama kadın doktor bir trafik kazasında öldü. Adam yapayalnız kaldı.
Ve ona eski arkadaşlarından bir başka Melek geldi ve sordu:
‘‘Böyle olacağını bilseydin, gene de sonsuzluktan vazgeçer miydin?’’
Adam ‘‘Her şeye değerdi’’ dedi ve ekledi:
‘‘Onun saçını bir kez koklamak, onu bir kez öpmek, ona bir kez dokunmak için bile sonsuzluktan vazgeçerdim.’’
Aşk buydu!