Paylaş
Türkiye’de bu senenin en heyecanla beklenen otel açılışı Galataport’un yanındaki Peninsula Otel’di. Otel yeni yılın ilk günlerinde açıldı. Sonrasında hepimizi, sevgili Fatih Tutak’ın başında olduğu Gallada Restoran’ın açılışının heyecan ve merakı sardı. Konsept, Fatih’in uzmanı olduğu Asya lezzetlerini Türk mutfağı dokunuşlarıyla harmanlamak olunca, normalde restoranlara açıldıktan sonra biraz zaman vermeyi tercih etmeme rağmen dayanamayıp ilk geceden rezervasyon yaptım.
Restoran, Peninsula’nın o meşhur çatı katında. İstanbul’un en güzel manzaralarından biri oturduğunuz andan itibaren ayaklarınızın altında. Ama görsel olarak sadece bu büyülü manzaradan beslenmiyorlar. İçmimari de Zeynep Fadıllıoğlu’na emanet edilmiş ve mekânın ruhuna son derece uyan, doğal, rafine bir zevki yansıtıyor. Fatih sadece mutfakla değil, masa üstü dekorasyonundan tabak, çatalın seçimine kadar tek tek ilgilenen bir şef. Restoranın çatal-bıçak tutucusundan servis tabaklarına kadar her şey özenle seçilmiş. E, arkada Peninsula gibi bir dünya devi olunca çıkan kalite de bu rafine zevkleri yansıtıyor.
Geceye kokteyllerle başladık. Restoranın kokteyl menüsü İpekyolu’nun üzerindeki, İstanbul’dan Semerkand’a bu yoldaki önemli şehirlerden ve bu yoldan geçen gezginlerin notlarından esinlenerek hazırlanmış. Denediğimiz tüm kokteyller çok başarılıydı. Şarap menüsünde butik, Türk üretici ve doğal şarap ağırlıklı bir seçki sunulmuş. Tabii İstanbul’a gelen üst düzey ziyaretçiler için de geniş bir mahsen koleksiyonu var. Biz arkadaşımın tavsiyesiyle Etruscan şarabının 2018 senesini denedik. Avustralya şirazlarına alışık damağım için oldukça tatmin ediciydi fakat yemek seçimimizi Fatih Şef’e bıraktığımızdan, bu menü için aslında daha hafif bir şarap tercih edebilirmişiz.
ÇOK BAŞARILI BİR ENGİNAR TABAĞI...
Masaya ilk olarak Güney Asya sahillerindeki pub’lardan alışık olduğumuz kabuklu yerfıstığının çok rafine bir sunumu, Türk ve Asya esintili baton turşular geldi. Ardından soğuk başlangıç için çeri domates ve kıl biber, çok başarılı bir enginar tabağı ve sadece soğuk başlangıçların değil, benim için tüm gecenin en iyi yemeği yuzu ve tahinde soğuk pişmiş sarı kuyruklu orkinos geldi. Türkiye’de iyi orkinos bulmak neredeyse imkânsız. Çünkü Ege’de özel çiftliklerde büyütülen orkinosların çoğu direkt olarak teknelerde dondurulup Japonya’ya yollanıyor. Fatih, bağlantıları sayesinde bizim denizlerimizden çıkan bu balığı sunabiliyor. Balığın sırt bölgesinden alınan et, yuzu ve tahin karışımıyla marine edilince restoranın konseptine de çok uyan lezzetlerden biri ortaya çıkıyor.
Sarı kuyruklu orkinos
Aynı zamanda hem Asya’nın yuzusunu hem de bizim toprakların tahinini aynı tabakta tadabiliyorsunuz. Daha sonra üç çeşit Asya mantısı denedik. Acılı karideste, standart karides dim sum’u acı Türk biberiyle lezzetlendirerek iyi bir sentez yaratılmış. Yengeç dolgulu mürekkepli mantı, üçünün arasında daha geri planda kalmış. Bence bu restoranın en çok konuşulan lezzetlerinden biri Adana’yla dim sum’un aynı tabakta buluşturulduğu mantı olacak. Ben Adana’nın kendisine bayıldım. Ama mantıyla birleşimine alışmam için biraz daha zaman gerekiyor sanırım.
Benim için tüm gecenin en iyi yemeği yuzu ve tahinde soğuk pişmiş sarı kuyruklu orkinos tabağıydı.
YOĞURTLA BALIK YENMEZ MARTAVALI
Sonrasında siyah sarımsakla marine edilmiş ve taş fırında pişmiş fener balığı, altındaki yoğurt sosuyla birlikte geldi. Bizim çocukluğumuzda “Yoğurdu balıkla yeme, zehirlenirsin” derlerdi. Daha sonra bunun bir martaval olduğu ortaya çıktı. Bu yemek beni ancak zevkten zehirleyebilir. Balığın pişimi ve lezzet uyumu mükemmele yakındı.
Tattığımız son yemek uzun pişmiş dana kaburgaydı. Anladığım kadarıyla iskender veya yoğurtlu kebap uygulamasına gidilmiş. Tüm yemeklerin içinde bana en az hitap edenin bu olduğunu söyleyebilirim.
Son olarak masaya gelenler tatlılardı. Bizim klasik demir tatlısının yerfıstıklı dondurma ve muzla modernleştirilmiş sunumu çok başarılıydı. Donuk çikolata mus vanilya, yuzu ve merengle tatlandırılmış. Yuzuyu çok sevmeme rağmen bana diğerlerinden daha karmaşık geldi. Galiba tatlılarda ben biraz daha net lezzetler seviyorum. Aynı o net lezzetleri sıcak hurmalı kek, masala çayı ve manda kremada gayet başarılı bir şekilde aldım.
Şef Fatih Tutak’ın restoranı, yeni açılan Peninsula Otel’in çatı katında.
Bunlar denediğim yemekler ama aklım hâlâ deneyemediklerimde. Ben tam bir Pekin ördeği hastasıyım. Gallada’nın aynı Çin restoranlarında olduğu gibi tüm ördeğin, önce çok çıtır olan derisini, ikinci yemek olaraksa bu kez ‘san choy bau’ sunumuna alışık olduğumuz Çin restoranlarından farklı olarak yapılan ördekli sac kebabı yorumunu merak ediyorum. Denemek için en kısa zamanda tekrar ziyaret edeceğim.
Benim restoran tavsiyesi yazıları yazarken birkaç prensibim var. Yeni açılan restoranları, hesabı ödemediğim yeri, şefin gönderdiği yemekleri ve arkadaşlarımın restoranlarını yazmıyorum. Gallada’yı o kadar merakla bekledim ki bu güzel yemeklerin ve ortamın yanında bazı prensiplerimi de yemek midemi pek rahatsız etmedi.
Paylaş