Paylaş
Avustralyalı David Dale’le birlikte, 2015 yılında çıkan ve beş dilde basılan ‘Anadolu’ kitabımın ön hazırlığını Sydney’deki Efendy restoranımda yaptık. Araştırma için daha sonra Gaziantep’e gittik. David haritada Fırat ve Dicle arasındaki havzayı görünce şaşkınlığını gizleyemedi ve buranın kutsal kitaplarda geçen ‘Cennet Bahçesi’ (Garden of Eden) olduğunu haykırdı. Konuya onun kadar hâkim olmayan ben, bu şaşkınlığını anlayamamıştım. Araştırmalarım sonucunda Yukarı Mezopotamya’nın, özellikle Göbeklitepe’nin de bulunmasıyla, insanlık tarihinin ve tarımın başlangıç noktası olduğunu öğrendim.
Ülkemizde 9 ili (Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak) kapsayan Mezopotamya, tüm dünyanın ilgisini çeken bir bölge. O yüzden temelleri 2014’te atılan ve bölgenin turizm kalkınmasında marka haline gelen Mezopotamya Projesi’nin çok doğru bir inisiyatif olduğunu düşünüyorum. Bu yaz Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, özellikle Sanayi ve Ticaret Bakanı Mustafa Varank’ın öncülüğünde bu proje tekrar öne çıkarıldı. Gelir seviyesi yüksek; tarihe, doğaya ve yemeğe meraklı yabancı turist için albenisi olan bir marka haline geldi.
BOL SOĞANLI MI SARIMSAKLI MI?
Kitabı hazırlama sürecinde başlayan Güneydoğu Anadolu aşkım, pandemi öncesine kadar bölgeye getirdiğim yabancı yazarlar ve yaptığımız gurme turlarla iyice pekişti. Şehirde bir çevrem oluşması sayesinde Gaziantep’e defalarca yabancı misafirlerimle gittim ve her biri buradan çok memnun ayrıldı.
Gaziantep’in baklava ve kebap kültürüne bir-iki gün ayırmak gerekiyor. Ama yabancı bir turist için ev yemekleri ve Süryani şaraplarıyla da gastronomik tecrübeyi tamamlayacak Mardin gibi bir ili ya da değeri daha yeni anlaşılan Şanlıurfa’nın şabut balığı gibi lezzetleri rotaya katmak çok daha doyurucu olacaktır. Günümüzde gastronomik araştırmalar yapmak üzere bölgeye gelen yazar ve gurmeler aynı yapı altında hem Şanlıurfa’nın etli çiğköftesini, hem Adıyaman’ın etsiz çiğköfesini; Antep’in fıstığıyla Siirt’in fıstığını tadabilecekler. Benim gibi lahmacun tutkunları Antep’in sarımsaklısını; Urfa’nın bol soğanlı yuvarlak lahmacununu ve Mardin’in etli ekmeğini tadıp karşılaştırma, lezzetleri değerlendirme fırsatı bulabilecekler.
FISTIK ANTEP’TEN, SADEYAĞ URFA’DAN
Sadece gastronomi turizmi açısından değil, kültür turizmi açısından da Harran Ovası, Göbeklitepe ve Nemrut gibi lokasyonlar bu turun içine rahatça katılabilir. 9 ilden oluşan bu bölgede tabii ki yöresel gelenekler ve coğrafi verimlilik üzerine, ürün ve yemekler farklılık gösteriyor ama pek çok lezzet zaten Mezopotamya’nın değişik bölgelerinden gelen ürünlerle hazırlanıyor. Örneğin Gaziantep baklavası... Fıstık Antep’ten gelse de sadeyağ Urfa’dan, yufkaların açılmasında kullanılan sert buğday unu Harran Ovası’ndan geliyor. Bölgenin en büyük zenginliği de çok benzer ürünlerin değişik yerlerde farklılıklar göstermesi. Herkesin favorisi farklı olsa da Antep’in ciğerle yapılan ‘cartlak kebabı’, Diyarbakır’ın ciğer şişiyle küçük farklar dışında çok benzer.
Dünyadaki gastronomi turizminde artık bu tip destinasyon markaları çok öne çıkıyor. İtalya’nın 10 ili kapsayan Toskana bölgesi, Fransa’nın 7 bölgesini kaplayan şarap ve yemek destinasyonları ülke turizmine inanılmaz bir değer katıyor. Araştırmalara göre gastronomi turisti, klasik ‘deniz, kum, güneş’ turistine göre yaklaşık dört kat fazla para harcıyor. Bu yüzden bölgenin farklı gastronomik deneyimleriyle bezenen, içine dünyada benzeri olmayan Harran; Nemrut, Göbeklitepe gibi turizm merkezlerini de alan bir gastronomi turu, turiste göre dizayn edilirse, ülke turizmine ciddi bir katkı sağlayacaktır.
Lahmacun tutkunları için Antep’in sarımsaklısıyla Urfa’nın bol soğanlısı çok farklı lezzetlerdir.
Paylaş