Paylaş
Tezgâhlarda ‘wagyu şişten’ denizkestanesine (uni), istiridyeden körili kruvasana kadar pek çok sokak lezzeti bir arada sunuluyor. Eğer suşi sevdalısıysanız pazarda iki değişik lokasyondaki Sushi Zanmai’yi günlük taze suşileri ve uygun fiyatları için tercih edebilirsiniz. Ben bir denizkestanesi delisi olarak Saito Suisan’daki denizkestanesi ve istiridyeleri hararetle tavsiye ederim. Hemen yanındaki East Indian Curry Company Japon stili köri sevenler için ucuz ve lezzetli bir seçenek.
Kruvasan deyince akla Tokyo gelmiyor elbette ama markete erken gidip de Rupan Le Pain’de körili kruvasan yerseniz kendinizi çok şanslı sayabilirsiniz. Tsukiji Market için tavsiyem hafta içi ve saat 12.00’den önce gitmeniz. Gözünüzün ve burnunuzun sizi en doğru yere yönlendireceğinden emin olabilirsiniz.
Sürekli okurlarım en sevdiğim Japon lezzetlerinden birinin ramen olduğunu bilir. Fermente soya salçasından yapılan ‘miso ramen’ ve açık renkli soya sosuyla yapılan ‘shoyu ramen’ içlerinde en sevdiklerim. Ama Tokyo denince akla gelen, Türkçeye ‘banmalık ramen’ olarak da çevirebileceğimiz ‘tsukemen’. Soğuk noodle’ları yoğun susamlı sosa banarak yediğimiz muadillerinden farklı ama en az onlar kadar lezzetli bir ramen çeşidi. Normal ramen’lerin aksine noodle ve yoğun ramen sosu ayrı kâselerde servis ediliyor ve soğuk ramen, sıcak sosa banarak yeniyor. 1950’lerde Tokyo’da Taishoken Ramen dükkânında bulunduğu söyleniyor.
Shin-ochanomizu istasyonundaki ‘tsukemen’iyle meşhur ramen’ci, Tokyo istasyonundaki daha turistlik ve yoğun olan dükkânın aksine daha sakin.
Türkiye’de meyhane, Yunanistan’da taverna, İspanya’da tapas bar varsa Japonya’da da içki yanında atıştırmalıklar sunan ‘ızakaya’lar popüler. Tokyo’nun en turistik bölgesi Shinjuku’daki Omoide Yokocho (Hatıra Sokağı) küçük şişlerde tavuk ağırlıklı lezzetler sunan bir yakitori (tavuk kebabı) sokağı. Size burada bir restoran tavsiyesi vermeyeceğim zira sokağın başından sonuna kadar yürürseniz gördüğünüz en kalabalık, boş masası olan yere oturun ve tercih edeceğiniz içeceğin yanında en beğendiğiniz ‘yakitori şişi’ söyleyin.Aldebaran Roppongi burgerleri dünyaca ünlü.
Tokyo sadece Japon lezzetleri için bir gastronomi cenneti değil. Japonların, sürekli ilerleme ve gelişmeyi hedefleyen ‘kaizen felsefesi’ sayesinde Japon şefler neye elini atsa çok başarılı oluyor. Bu yüzden Japonya’daki sevgili dostumuz Sam, dünyanın en iyi hamburgerlerinden birinin Tokyo’da olduğunu söylediğinde çok da şaşırmadım. Aldebaran Roppongi’de 4 çeşit burger servis ediliyor. Orijinali 2 bin 500 Yen,
‘realbaran’ 175 gram wagyu etiyle yapılan burgeri yemek için öğle saatlerinde rezervasyon alınmıyor fakat akşam mutlaka rezervasyon gerekiyor. Pek çok burger hastası tarafından dünyanın en iyi burgerleri arasında gösterilen Aldebaran, Japonların takıntı seviyesindeki mükemmeliyetçiliğini de dünyanın en yaygın fast food yemeğini çıkardığı noktayı da özetliyor.Pizza Studio Tamaki pizzaları ülkenin iyilerinden.
Aynı burgerde olduğu gibi pizza konusunda da çok iyiler. Çok ciddiye aldığım pizza sevdalılarından biri hayatında yediği en iyi pizzanın Tokyo’da olduğunu söylüyor. Yine Roppongi’deki Pizza Studio Tamaki dünyanın en iyi 50 pizzası içinde bu sene 88’inci, Asya Pasifik’teyse 13’üncü sırada. Sahibi Tsubasa Tamaki İtalya’ya hiç adım atmasa da Napoli stili pizzada Japonya’nın en meşhur ustalarından biri. Japon ve Amerikan unlarının özel karışımı, Napoli pizzalarına has özel bir tuzlama yöntemi ve hızla pişen hamura lezzet veren küçük yanık daireleri sağlamak için kullandığı Japon söğüt talaşıyla, ülkenin en iyi pizzalarından birini yapıyor.
Anthony Bourdain, Japonya’da yediği en iyi yemeklerden birinin 7Eleven’larda satılan yumurtalı sandviç olduğunu söylüyor. Çok da haksız sayılmaz. Sadece yumurtalı versiyonu değil, şehrin her yerindeki mini marketlerin yarısından çoğu basit fakat lezzetli sandviçlere, tatlı ve tuzlu kurabiyelere, sıcak ve soğuk noodle yemeklerine ve kızarmış tempuralara adanmış. Çoğu Japon öğle yemeği olarak buradan aldıkları lezzetli atıştırmalıkları yiyor.
Gastronomik nirvana
Gelelim sadece sokak lezzetlerinin değil, Japonya’daki tüm seyahatimin en lezzetli yemeğine... Ebisu durağına çok yakın Shoday restoranındaki ‘patates köpüklü köri udon’ bu seyahatimin gastronomik nirvanasıydı. Mihmandarımız Sam, normalde Japonya’da ilk gastronomi turuna çıkardığı arkadaşlarını buraya getirmezmiş. Çünkü “Getirebileceğim en iyi yer burası” diyor. Ama ben hem şef hem de Les Benjamins’in sahibi Bünyamin Aydın’dan torpilli olduğumdan onu ikna edebildim. Gerçekten inanılmaz bir lezzet. Japonya’da her köşe başında bulabileceğiniz ‘köri udon’ gözünüzün önünde ustalıkla kesilen udon eriştesinin saatlerce kaynatılan, şefe özel köri sosuyla birleşiyor. Bu ikili yetmezmiş gibi üzerine bir de kremamsı dokuda, sifondan çekilmiş ince bir patates kreması ekleniyor. “Bu yediğim udon ise daha öncekiler neydi” dedirtiyor insana. Şehirde yakın şef arkadaşlarım olduğu için, normalde bulması ve yemesi zor bu lezzetleri tattığım için şanslıyım. Ama inanın Tokyo’da turist bile olsanız kötü yemek yiyemezsiniz. Kaybolduğunuz her köşede, anlamadığınız her tabelada sizi ustalıkla hazırlanmış lezzetler ve Japonlara özgü abartısız nazik bir servis karşılayacaktır.
Paylaş