Zorba zaman

ZAMAN, hızla geçiyor.

Haberin Devamı

 Döviz arttıydı, bahar geldiydi, seçimdi, derken yaz ortasına vardık bile.

Ahmet Altan “Zaman durdurulamayın bir zorba”dır der.
Dev bir silgi gibi varlığımızın çizgilerini her daim silen ve bizleri “hiçliğe” sürüklerken kaçınılmaz sonumuzu hatırlatan bir zorba.
Galiba, yitip giden zamana kafayı takınca, mutlu olmak mümkün değil.
Belki de bu sebepten “mutluluk zamanı unutmaktır” dermiş Çetin Altan.
Baba – oğul Altanlar “zamanın ve mekanın” acımazsızlığına karşı, kalıcılığı temin ettiği için “yazı yazmayı” çözüm olarak üretmişler.
Pek tabii, yazı yazmak herkes için geçerli olmayabilir.
Mamafih, “kosmos” da hiçbir şeyin kaybolmadığı kabulünden hareketle, değer verdiğimiz insanlarla duygu ve düşüncelerimizi paylaşmamız bahse konu “zorba”yla mücadele etmenin diğer bir yöntemi olabilir.
Herkese, bu anlamda dostlarıyla bol muhabbetli keyifli yazlar dileriz.

-----

Kemerleri bağladık

Haberin Devamı

ARTIK biliyoruz. Amerikan Merkez Bankası (FED) faizleri yükseltiyor ve tüm dünyaya yayılmış fonlarını tekrar geriye istiyor.
Bu durumun sıkıntılarını ülke olarak yaşıyoruz.
Özel ve kamu, toplamda 450 milyar dolar civarında dış borcumuz var.
Takribi 230 milyar dolarlık kısmının vadesi çok kısa.
Uluslararası piyasaların talebi üzerine Merkez Bankası faizleri artırdı.
Ancak, biraz da seçimlerin etkisiyle popilist ekonomik uygulamalara girmiş olmamız güven sarsıyor.
Hali hazırda Türk banka ve şirketlerinin uzun vadeli euro bond faizleri %9’larda.
CDS’ler ise 300 baz puanı aştı.
Bu rakamlar çok yüksek.
CDS, iflas riskine karşılık ödemek zorunda kaldığınız yıllık sigorta primidir.
Hani, bazı şirket tahvillerinin faizleri euro bazında yıllık %14’lere çıkmış durumda.
Yani görüntümüz pek iç açıcı değil.
Bankalar cephesinde TL kredi-mevduat oranı %145’lerde.
Yani, yeni KGF’ler için kaynak nerede ise yok gibi...
Devlet cephesinde ise sürekli bir vergi-prim afları sarmalı yaşanıyor.
Bir de bunlara imar affı eklendi.
Bakınız bu aflarla ilgili maddi beklenti hiçbir zaman tatmin edici olmaz.
Endirekt etkileri ile devlet ciddiyete verdikleri zarar da göz önüne alındığında hep hüsran yaşanmıştır.
Hele, imar affı nedeniyle beklenen verginin, nakit sıkışıklığı içinde kıvranan piyasalardan çekilen kaynak olduğu düşünüldüğünde, tüketim ve yatırım harcamaları havuzunda eksilme oluşturur.
Kamu, kendi gelirlerini zamla telafi etme yoluna giderse, zaten döviz kuru baskısını yaşayan ekonomide bunun sonu %20’leri aşan enflasyondur.
O zaman yerel seçim öncesi halk desteği düşer.
Özetle zor bir döneme girdik.
Ekonomiyi yönlendirenler artık çok dikkatli davranmak zorunda.
Riskleri, acı ilaçtan sakınmadan kademeli ve sakin bir şekilde azaltmak durumundayız.
“Kemerleri bağlayın” lambası, farkında olmasak da çoktan yanmış durumda.

-----

Langaza

Haberin Devamı

DÖRT yıl önce, Alaçatı Hacı Memiş Mahallesi’nde açılmış “Langaza”.
Mekanın ismi Zübeyde Hanım’ın Selanik civarlarında doğduğu yerleşim yerinden geliyor.
Aynı zamanda başarılı bir avukat olan Barış Kaşka, hakikaten imbikten süzülen bir aristokratik zevkle eski muhtarlık binasından bozma mekanda müthiş bir ortam yaratmış.
Daha sonra yeme-içme dünyasının Zeus’u diye nitelendirdiğimiz Ahmet Güzelyağdöken’le güçbirliği yapmışlar.
Langaza’da öyle standart bir menü yok.
Tıpkı bazı özel Michelen şefleri gibi, buldukları taze malzemelerden hareketle çok özel tatları o güne özgü üretiyor Ahmet Hoca.
Bir mübadil mutfağının ötesine taşarak, frensiz bir heyecanla, hem yöresel hem de evrensel lezzetlerin peşine düşülüyor.
İyi bir şey yapma çabasının ticari kaygının çok önüne geçtiği mekan, bize göre tam manasıyla bir gastronomik mabed.
Alaçatı böylesi yüksek gustolu yerlerle ve fedakar tutumlarla uluslararası bir marka olabilir.
Tavsiye olunur.

Yazarın Tüm Yazıları