Toplumsal çürüme

ÇEŞME otobanında, yaz mevsiminde pazar günü İzmir'e dönüşlerde müthiş bir trafik sıkışması yaşanıyor.

Haberin Devamı

 

40 dakikalık yol, 2 saate kadar uzuyor.

Ama birilerine hiç fark etmiyor.

Zira “emniyet şeridi” kendinden menkul sebeplerle bu kişilere tahsis edilmiş durumda.

Onlar “gaz kesmeden”, basıp gidiyorlar.

Bakın bu insan tipi bu ülkede hep vardı.

Mesela arabada sigara içilir, dolu kül tablası, doğal bir şekilde pencereden yola boşaltılırdı.

Yine trafik lambasına uyulmaz, mesela lambasız yaya geçidinde yayalara yol vermek akıllarından bile geçmezdi.

Tüm bu ve benzeri hallerimiz biraz da şehir hayatına yeni yeni alıştığımızdan, açıkça söylemek gerekirse, görgüsüzlüğümüzden kaynaklanırdı.

Zamanla bunların yapılmayacağını öğrendik.

Ama bu defa toplumun genelinde bambaşka bir parantez açılmaya başlandı.

Hayatın her alanında, yapanın yanına kar kaldığını gözleyip enayi durumuna düşmemek, köşe dönmeci olmak, bu uğurda insanlara, hayvanlara, çevreye, düzene, kanuna, duyarsız ve acımasız kalmayı marifet bellemek, genel anlamda hak, hukuk, adalet gibi kavramların hiçbir seviyede öneminin kalmamasının rahatlatıcılığına sığınmak, adeta bir toplumsal mikroba, canavara dönüşmek, yeni yaşam biçimimiz haline gelmeye başladı.

Haberin Devamı

Sosyologlar bu duruma “toplumsal çürüme” diyorlar.

Bu haller Yamanlar Dağı’nda ya da Kaz Dağları'nda altın madeni açılmasına izin vereni de buna iştahlananı da kapsıyor, sattığı köftenin harcına eşek eti karıştıranı da.

Bu öylesine bir humma ki toplumun en münevver geçinenlerinden, kenar mahalle çakallarına kadar herkesi aynı yaşam pratiğinin getirdiği ruh haline büründürmüş durumda.

Toplumun bireyleri bir arada yaşamanın adabına bu denli mesafelenmeye başlayınca, herkesin aynı prizmanın değişik yüzlerinde; kadın katili, apartman kolonu kesici, imar uyanığı, vergi kaçakçısı, rüşvetçi, şantajcı, intihalci, kendine Müslüman olmaları sırıtmıyor, normalmiş gibi arsız bir kabulleniş görüyor, birlikte gül gibi geçinip gidiyoruz.

Bu arada, sadece fırsat bulamadığı için namuslu geçinenlerin de bu kapsam dışında olmadığını not edelim.

Cumhuriyet 100’üncü yılını 2023'te kutladı.

Haberin Devamı

Bırakın; eğitim, ekonomi, kültür, adalet, hukuk gibi temel parametreleri, medeni bir toplumu kavrayan sair onlarca kriterde gelişmiş ülkeler arasında hep en sonlardayız.

Üstelik bu çöküntü giderek hızlanıyor.

O halde soru şu; bu devlet bu anlayışla daha bir 100 yıl gidebilir mi?

 

***

 

200 TL’lik küpür enflasyon yaratıyor

 

MERKEZ Bankası en yüksek para küpürünü 200 TL’de tutmakta ısrar ediyor.

Bu durum insanları “kredi kartı” kullanmaya adeta mecbur ediyor.

Özellikle üst orta segmentteki hizmet işletmelerinde, örneğin bir balık restoranında, hesabı TL cinsinden nakit ödemek niyetinde iseniz, külliyetli miktarda kağıdı cüzdanınıza doldurmuş olmanız gerekiyor.

Haberin Devamı

Bu sebeple kredi kartı kullanımı giderek artıyor.

Bu sayede mal veya hizmet satanların “kayıt içine” girmesi sağlanıyor.

Aksi durumda “nakit ödeyebilirim, fatura gerekmez” denildiğinizde en az yüzde 10 indirim alınması, hep yaşanan fiili bir olgu.

Ancak kredi kartı bahse konu alış-verişi kayıt içine aldığından indirim imkanını ortadan kaldırıyor.

Bu durum ironik bir şekilde fiyatların artmasına sebep oluyor.

Bir anlamda “kayıt dışıyla mücadele” enflasyonist bir etki yaratıyor.

Ekonomi yönetimi her şeyin önüne enflasyonla mücadeleyi koymuş iken, para küpürünün 200 TL’de tutulması neticede genel politikaya zarar verici sonuç doğuruyor.

Bu arada kredi kartı banka komisyonlarının da çok yüksek olduğunu belirtelim.

Haberin Devamı

Satıcıları için bu yük ayrıca önem taşıyor.

Tüm bu haller bambaşka bir çözüm peydahlıyor ve dövizle ödemeyi yaygınlaştırıyor.

Yazarın Tüm Yazıları