Susmak dine zarar veriyor

İSLAM “barış” dini.

Haberin Devamı

 

Müslümanların iddiası hep bu oldu.
Ama pratik öyle tecelli etmiyor.
Uluslararası terör ile Müslüman terörist neredeyse özdeşleşti.
İnsanlık, bu dine, kendimizi aldatmayalım, ihtiyatlı ve tedirgin bakıyor.
“Efendim, bazı mensuplar yanlış yorumluyorlar.”
Bu izahat Müslümanların dışındaki dünyaya ikna edici gelmiyor.
“Selefi, Vahabi...” pek bildiğimiz konular değil, İslam’ı temsil ettiğini söyleyen bu neviden zihniyetlerin makul ve medeni dünyada yeri yok.
Müslüman kanaat önderleri maalesef suskun.
Şayet problem bizatihi dinimizde değilse, neden hep birlikte ayağa kalkmıyorlar.
Neden bir özeleştiri duyamıyoruz.
Niçin münevverler hep bir ağızdan, “6666 ayetin 21. yüzyılı temsil eden hükümleri şunlardır, gerisi dönemin ihtiyacı için gönderilmiştir”, diyemiyor.
Kadın haklarından çocuk cinselliğine; sağlıklı bir ruh halini zorlayan ne kadar ezber varsa, cesaretle, çağdaş insani değerlerle uyumunu haykırmıyorlar.
Bakın, mevcut pratiği ile İskender Pala’nın söylediği gibi, İslam gelecek nesillerde kalıcılığını korumakta zorlanacaktır.
Moda deyimle önce “duygusal kopuşlar” yaşanır.
Esasında ülkemizde de kendi dinine mesafelenen insanları görmemek için kafayı kuma gömmek gerekiyor.
Kuzey Avrupa ülkelerinde geçmiş hatalar yüzünden Hristiyanlık, nüfusun çok büyük bir kısmı için sadece kültürel ve folklorik bir ögeye dönüştü.
Bugün, sıradan bir Hollandalı “iyi insan” olmak için, mutlaka semavi dinlerin yorucu reçetelerine ihtiyaç duymuyor.
Başa dönersek; neticede içten, dıştan İslam yıpranıyor.
Devlet büyüklerimiz uluslararası planda bir inisiyatif almak ve ağırlık kazanmak istiyorlarsa, bu konulara öncelik vermelerinde fayda var.
Tabii, kendileri de böylesi bir gerekliliğe ikna olmuşlarsa.

----

Brexit

Haberin Devamı

İNGİLTERE Avrupa Birliği’nden çıkıp çıkmamayı referanduma götürüyor.
Almanya 2. Dünya savaşının yaralarını tamamen sardı ve bermutat yine bir dünya devi olmaya başladı.
Bağlı olarak Avrupa Birliği’ni domine eder oldu.
Bu durumdan, başta İngiltere, hatta ABD ve İsrail’in rahatsızlık duyacağını tahmin etmek zor değil.
Birliğin güç kaybetmesi, bir yönüyle uzun vadede Almanya’nın nefesini kısmaktır.
Şüphesiz böylesi bir gelişmeden ilk anda küresel sermaye mutlu olmaz.
Ancak bazen uluslararası sermayenin bile derin stratejik çıkarlara aklı ermez.
İngiliz halkının psikolojisi mevcut düzeni provoke etmeye ayarlanmış gibi gözüküyor.
Bu sebepten, hesapta “özgür irade”, yönlendirildiğinin farkında bile olmadan AB’den ayrılma yönünde oy kullanırsa, şaşırtıcı olmasın.

----

Halk plajlarına el atılmalı

Haberin Devamı

YAZ geldi, deniz mevsimi başladı.
İzmir ve çevresinde pek çok halk plajı var.
Yunan Adaları’nda bu neviden plajlarda “soyunma kabini” ve “duş” olmazsa olmazdır.
Bu dediklerimiz “atla deve” değil...
Belediyeler bu işler için var.
Hatta, daha ileri gidilip, portatif tuvaletler de organize etmeliyiz.
Asgari bir medeni gereklilikten bahsediyoruz.

----

Standart sızlanmalar

“Tektipleşen toplumlar çürür” derlerdi.
Haklılarmış.
Farklı seslerin çıkması zorlaştırıldı önceleri.
Bir müddet kendi içimizde kaynadık.
Derken “boş muhabbet”ten sıkıldık.
Ya da “faydasız” olduğunu anladık.
Artık konuşmuyoruz, herkes sustu.
Bir gayret kendimizi morallendirmeye çalıştık.
“Ne yani, evimizin içine de mi girecekler” tesellisi yeterli gibi geldi bizlere.
“Hiç ihtiyacım yok”, deyip, sokakları, meydanları, ekranları terk etmeye, “İmkanlarımız nedir”, diye tartışmaya, “B planlarını” çalkalamaya başladık.
Mücadele edelim, bedel ödeyelim...
Bunları hiç konuşmadık. İşimize gelmedi.
Kader belledik, pıstık, korktuk...
Hani, “çürüme”nin bizden başlayacağına ihtimal vermezdik.
Neyse, deşip derinleştirip kendimizi daha fazla üzmeye gerek yok.
Neydi o medet umduğumuz züğürt tesellisi atasözümüz “Gün gelir, hesap, keser... bir şeyler döner.”

Yazarın Tüm Yazıları