Paylaş
Herşeyden evvel, hane halkı olarak daha az harcıyoruz.
Bu durum bize özgü değil...
Almanya’da yapılan araştırmada hane halkının tasarrufu bir önceki yıla göre, 2020 yılında yüzde 5,9 oranında 393 milyar euro artmış.
İnsanlar hem kapanma hem de ekonomik belirsizlikler nedeniyle frene basmış.
Benzer durum bizim ülkemiz için de geçerli...
Kredi kartı harcamaları üzerinden yapılan bir araştırmada 2020 yılı Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre; yakıt, giyim, aksesuar, kozmetik, yemek, restoran, eğitim, kırtasiye, ofis malzemesi, seyahat, taşımacılık, hava yolları, konaklama, kuyumculuk, perakende alışverişler vb. gibi harcama kalemlerinde düşüşler yaşanmış.
Ancak enteresan bir şekilde mobilya, dekorasyon, yapı malzemeleri, elektrik-elektronik eşya, bilgisayar ve bazı gıda ürünlerinde de artışlar gerçekleşmiş.
Görüldüğü gibi, içe dönük ev yaşantısına göre şekillenen bir tüketim anlayışı söz konusu.
Bu durumun bir takım ekonomik sonuçları olacaktır.
Genel anlamda belirli bir dönemde bir ülkede yaratılan “gelir”, tüketim harcamaları ve tasarrufların toplamıdır.
Buna göre gelirin tüketilmeyen kısmı “tasarruf”tur.
Tasarruf da potansiyel geliri sağlayacak “yatırım”ın kaynağıdır.
Tasarruftan fazla yatırım, ancak dışsal tasarruflar (doğrudan yabancı sermaye, portföy yatırımları, dış borçlanma gibi...) ile sağlanabilir.
Pandemi sürecinde hizmetler sektörü büyük ölçüde durdurulduğu için hane halkının tüketim harcamaları azalmıştır.
Gelişmiş ülkelerde, bu tasarrufların “geciktirilmiş tüketim” olarak muhafaza edildikleri, pandemi bitince tüketim harcamalarına dönüşeceği tahmin edilmektedir.
Ülkemize gelince; en kronik problemimizin “düşük tasarruf” olduğu bilinmektedir.
Türkiye, iç tüketimini dizginlemek ve cari açıksız bir ihracat ülkesi olarak modellemek durumundadır.
Çin’den Kore’ye, orta gelir tuzağını aşma yolunda benzer ülkelerin izlediği strateji hep bu olmuştur.
Pek tabii “tasarruf” oluşturma komple bir anlayış değişikliği gerektirir.
Bu çerçevede, devlet kurumları, şirketler ve hane halkının aynı anlayışla çaba sarf etmeleri icap eder.
Umarız, pandemi “şer”den “hayır” doğmasına vesile olur ve zihniyet değişikliği başlangıcı oluşturur.
Lüks tüketimin törpülendiği, daha dengeli bir tüketim kalıbı dünyanın sonu değildir, mutluluk illa materyal refahtan geçmez.
Paylaş