Paylaş
Mutfak By Nazlı. Menemen yolu üzerinde Ege Kent 2’de, ara sokaklara sıkışmış bir küçük lokantadır Nazlı Hanım’ın mekanı.
Nazlı Hanım gastronominin kutsal topraklarından. Bir Adanalı...
Öğlen servisi veren mekanda inanılmaz lezzetler karşısında şaşkına dönüyorsunuz.
Çıtır mantı, fellak köfte, humus, içli köfte, kuru patlıcan dolması, sarma, kırmızı köz biber ezme, narlı pancar salatası, zeytinyağlılar derken “bu dünyada ilave mutluluk imkanı kalmadı” hissiyatı ile dükkanı terk ediyorsunuz.
Hani bir söz vardır, “Abartıyorum çünkü anlaşılsın istiyorum.”
Mutfak By Nazlı böylesi bir mekan.
Samimi, temiz, leziz, kibar, güler yüzlü ve saygılı.
Tavsiye olunur...
-----
Sıradan adaydan öte
TUNÇ Soyer, biraz farklı bir seçim stratejisi izliyor.
Klasik yerel seçim kampanyalarında sadece somut olarak nelerin yapılacağı vaat edilir.
Hatta adaylardan genel siyaset üzerine çok fazla değerlendirme yapmaları beklenmez.
Tunç Bey tamam, projelerini açıklıyor, ama daha ziyade ülkenin gerilen ortamında farklı bir birleştirici anlayışa dikkat çekmek istiyor.
Tüm söylemlerinde “insanı” ön plana çıkararak ve bu unsuru “sevgi, hoşgörü, aşk” gibi kavramlarla sarmalayarak bir nevi “entelektüel hümanist” bir politikanın sesi olmayı amaçlıyor.
Açık söyleyelim, bu tutum bir seçim kazanmanın ötesinde, çok daha farklı şeyler amaçlayan bir model...
En başından beri Akdeniz şehirlerinin entegrasyonundan söz etmesi, çıtayı uluslararası yumuşatıcı birlikteliklerle hizalaması, sürekli barıştan, uzlaşmadan konu açması, tipik bir “çağdaş sosyal demokrat” profiline işaret ediyor.
Dolayısıyla Tunç Soyer, Türkiye’nin tık nefes kaldığı, ihtiyaç duyduğu kulvarda yepyeni bir solukla “liderlik” iddiası taşıyor.
Ha bu çaba, bu günkü ülke ortamında ne ölçüde karşılık bulur, köhneleşmiş katı ulusalcı nüveler barındıran CHP’de ne kadar kabul görür... Bunlar ayrı mevzular.
Ama vurgulamaya çalıştığımız, Tunç Soyer sıradan bir aday olmak istemiyor, zarif bir kostüm içinde, yüzü Batı’ya yönelik “demokrat” bir politik duruşu ülke gündemine taşımak istiyor.
Bize verdiği hissiyat bu...
Açık söyleyelim, bugünün hoyrat siyasi koşullarında “zor ve dar bir koridordan” çıkış arıyor.
İşi kolay değil, ama ülkenin böylesi bir anlayışa ihtiyacı da gün gibi açık...
Paylaş