Kendimizi abartmayalım

İNSANLARDA İzmirlilere yönelik, istihza ile karışık bir bakış açısı gelişiyor. Bu durumun bir adım sonrası “kafa bulma”dır.

Haberin Devamı

Yani, “dikkat” diyoruz.

Efendim, simite “gevrek”, domatese “domat” demek; şaşılası, aklı başından alıcı, müthiş bir ayrıcalık falan değildir.
​Tamam, İzmirliyiz, Ege’de yaşıyoruz, mutluyuz, kendimizi özel hissediyoruz.
​Ama bu hissiyatı apayrı bir “zümreyiz” seviyesine yükseltmemizin de bir alemi yok.
​Burası “Özgürlükler Ülkesi” de diğer yerler sanki hepten karanlıklar içinde mi?
Dört milyon İzmirli bir yana, kalan 75 milyon diğer yana mıdır?
​Yaşam sevinci, demokrasi, sadece bizim mi iliklerimize işlemiştir?
​Bakın, sosyolojide İzmirli diye ayrı bir tarif yoktur.
​Bunu, Türk’ün Türk’e propagandası misaline dönüştürmeyelim.
​Bu memlekette, yaşı 50’ler de olup da “Dedesi” İzmir’de doğmuş olanı ben tanımadım.
​100 yıl öncesinde üçte ikisi gayrimüslim olan ve nüfusu 100 bin kişiyi biraz aşan bir kentten söz ediyoruz.
Önce mübadele ile sonrasında Anadolu’dan gelen ve yerleşikliğini henüz hissetmeye çalışan bir karma topluluğuz biz...
Bu arada, ne tarihi doku ne çevre duyarlılığı, Allah ne verdiyse bu güzel beldeyi tarumar etmek için elimizden geleni hiç esirgememişiz.
Kentin en diplerine sıkışmış eski kültürün büyüsü ve o muhteşem tabiatın etkisi ile bir biçimde nedamet getiren insanlar olarak bu topraklara layık olmaya çabalıyoruz ve bu sayede bir “dirhem” de olsa ülkenin diğer kesimlerinden ayrılabiliyoruz.
Hani, bu “az biraz” farklılığımızı da lütfen abartarak komik hale çevirmeyelim.
Neticede bir kent bilinci oluşturmak, o yerin kadim halkı haline gelmek, her köşesini gözünden sakınmak, bir çöp dahi atamamak, denizine, kumuna, tarihi dokusuna kıyamamak, yeni bir şeylere ancak mevcut güzelliğe katkı heyecanıyla müsaade etmek...
O bahse konu “İzmirli” sıfatı işte bunlardan sonra söz konusu olabilir.
An itibariyle 780 bin kilometrekareye yayılmış necip milletimizden, üzgünüz, “bariz” bir farkımız yoktur.
Hani, basit bir test yapılsa, diyelim Kordon’da inşaat izni altı ay müddetle 14 kata çıkartılsa, acaba özgürlükler ülkesinin en seçkinlerinin kaçta kaçı bu imkana (!) kendini mesafelendirir?

-----

Çeşme sahilleri temizlendi mi?

Haberin Devamı

HATIRLARSINIZ, geçen aralıkta Çeşme Ildırı’da Lady Tuna isimli gemi batmış ve sızdırdığı yakıtlar yüzünden Ilıca oteller bölgesine kadar ulaşan bir çevre kirliliği yaşanmıştı.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün konuya ilişkin açıklamasında, en başından beri büyük bir titizlikte çalışmalar yapıldığı ve “Çeşme sahillerinin geçmiş yıllardan bir farkı kalmadığı” ifade edildi.
Detaylı bir izahatın yer aldığı açıklama sade vatandaş olarak bizleri tatmin etmiştir.
Bu arada, Çeşme’de evi olan bir vatandaşın zarar gördüğü gerekçesiyle, talebi üzerine açılan davada mahkemenin atadığı bilirkişilerin raporu tamamen farklı bir duruma işaret etmektedir.
Söz konusu rapor “geç ve yetersiz müdahale ve eksik teknoloji uygulamaları nedeniyle etkileri onlarca yıl sürecek ekosistem zararları” oluştuğunu ifade etmektedir.
Yani, şimdi sizce kim haklıdır?
Uzman olmasanız bile böylesi iç karartan ve suçlayan bir raporun, Çevre Bakanlığı’nın açıklamalarından sonra, en azından “tartışmalı” olabileceği sonucunu çıkartıyorsunuz.
Şüphesiz tek mesele de bu değil.
Tam da sezon öncesi Çeşme turizmine yapılan bu haksızlık bahse konu bilirkişileri ve olayı yeterince araştırmadan köpürtenleri vebal altına sokmayacak mı?
Hani, Bodrum lobisi para verse kendine böyle bir imkan temin edemezdi.

-----

Türk Eğitim Vakfı

Haberin Devamı

TÜRKİYE’nin en önde gelen eğitim kurumlarından olan Türk Eğitim Vakfı (TEV), kuruluşunun 50’nci yılını kutluyor.
Bilindiği üzere TEV, başta Koç Ailesi olmak üzere, eğitime gönül vermiş ailelerin önderliğinde 50 yıl önce faaliyetine başlamış, aradan geçen süre içinde, sayıları on binlere ulaşan çocukların eğitimlerine katkı koymuştur.
Vakfın özverili çalışması her zaman milletimizden de takdir görmüş ve bağışçıları sayesinde, bugün itibariyle, gönüllülük esasında çalışan bir sivil toplum organizasyonu olarak, konusunda ülkenin en büyük kuruluşlarından biri haline gelmiştir.
Vakfın en temel amacı, Atatürk’ün işaret ettiği yolda, çağdaş ve demokratik değerleri içselleştirmiş nesillerin yetiştirilmesidir.
Bu arada, 50. yıl etkinlikleri kapsamında TEV İzmir Şubesi, Onur Kurulu Başkanı Mehmet Salih Özen’in koordinasyonunda 8 Mayıs’ta (yarın) Adnan Saygun’da bir gece düzenlendi.
Yaklaşık bin 400 kişinin davetli olacağı gecede, Berna Laçin’in sunumuyla Çağan Irmak ve Çiğdem Erken’ın gösterilerine tanık olacağız.
Söz konusu sanatçılarımızın tamamen gönüllülük esasında geceye katıldığını da ifade etmek isteriz.
Gecenin diğer bir sürprizi de kentimizin cemiyet hayatının önde gelen hanımefendilerin katılımıyla oluşmuş geleneksel TEV Korosu’nun sunacağı ve 1980’lerin müziklerinden hazırlanmış dinletileridir.
TEV’e daha nice 50 yıllar diliyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları