Paylaş
Artık yaz kıvamlandı.
Tatil beldeleri yüksek sezona hazırlar.
İzmir’in ‘kupa as’ı her zaman olduğu gibi Çeşme...
Çeşme’yi diğer tatil beldelerinden farklı kılan iki özelliği var.
Birincisi, her daim klimatize havası...
(İklim değişikliğinin dayanılmaz hale getirdiği sıcaklarda Çeşme bir vahadır.)
Diğeri, özenli korunmuş yapı dokusu...
Yüksek binaların olmayışı, evlerin belirli bir yapı kalite seviyesinin üstünde oluşu, hala bir ‘sayfiye’ niteliğini sürdürmesi Çeşme’yi emsalsiz kılar.
Çeşme’nin, Alaçatı gibi çok özel bir jokeri olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Alaçatı bilindiği üzere bir eski Rum kasabası.
Bir biçimde fark edildiği 1990’lı yıllara kadar hiç kimsenin ilgisini çekmiyordu.
İyi ki bu böyle olmuş ve bu sayede korunmuştu.
Bu mücevheri keşfedenler yeni yapıları da bu estetiğe uygun gerçekleştirdiler.
Bu haliyle, kim ne derse desin Alaçatı şahane bir yer oldu.
Tabii ilçe böylesine ‘güzel bir kız’ olunca, taliplisi, merak edeni, geleni gideni çok oluyor.
Bu sebeple başta eğlence yerlerinde olmak üzere ticari mekanlarda saygı sınırları zorlanıyor ve her türden kurallara mesafelenenler çoğalıyor.
Bu arada yat turizmi açısından Çeşme’nin hiç de azımsanmayacak bir altyapısı olduğunu belirtelim.
O güzel beldede tekneler için dört tane marina sözkonusu.
İlçe merkezinde Altın Yunus, Alaçatı ve Dalyan bu neviden talepler için oldukça yeterli.
Çok bilinenin aksine güzel koylar sadece Gökova, Göcek, Hisarönü ve civarıyla sınırlı değil.
Çeşme’nin de muhteşem mavisi ile Hacettepe, Aya Yorgi, Paşalimanı, Nergis koyları poyraz ve lodos şartlarına göre seçimlik olarak emre amadedir.
Neyse...
Bu haller Çeşme’nin değil, tüm Türkiye’nin sorunu.
Evet, yeni bir sezon başlıyor.
Hiç dinmeyen efsanevi rüzgarıyla, harika yeme-içme mekanlarıyla, kumrusu, turkuaz denizi ve keyifli insan dokusuyla bu güzel belde herkesi kucaklamaya hazır.
Yerli-yabancı misafirlerini bekliyor.
Paylaş