Paylaş
Yaz ortasına gelindi.
Bağlı olarak velilerin okul telaşı başladı.
İzmir bu konuda şanslı bir kent.
Birbirinden kaliteli okullara sahip.
Bugün biz bu güzide yapıların birinden özellikle bahsetmek istiyoruz.
Işıkkent Eğitim Kampüsü.
Bu okul bir vakıf kuruluşu.
Yani kâr amacı güdülmüyor.
Adı Çimentaş Eğitim ve Sağlık Vakfı (ÇESVAK)...
1986’da kurulan vakıf, 1991’den itibaren Bakanlar Kurulunca Vergi Muafiyeti statüsüne de sahip.
Vakfın yönetiminde İzmir’in saygın insanları yer alıyor.
Vakıf amaçları doğrultusunda başka işler yapsa da temel olarak yoğunlaştığı konu Işıkkent Eğitim Kampüsü.
Bu okulun öncelikli amacı Cumhuriyet değerlerini benimsemiş insanları yetiştirmek.
Takribi 750 öğrencisi ile ana okuldan lise sona kadar eğitim veriliyor.
Okulun yatılı öğrenci kabul etme imkanı da var.
Işıkkent okulu, öğrenci başına eğitim harcaması itibariyle, neredeyse emsalsiz bir eğitim kurumu.
İzmir’in ve Ege’nin en köklü ailelerinin çocuklarının tercih ettiği okul, aynı zamanda kapsamlı burs programları da uyguluyor.
Dünya ligine hazır çocuklar yetiştiren okul, yıllar içinde oluşturduğu gelenekselliğe paralel, şehrin imajına da benzer eğitim kurumlarıyla birlikte ciddi katkı sağlıyor.
Işıkkent, bu anlamıyla, ilk ve ortaokulda “bakalorya” eğitimi de vererek enternasyonal karakterini derinleştiriyor.
Böylesi kuruluşlar, içtenlikle belirtiyoruz medar-ı iftiharımızdır.
Vakfın çabası ve çabanın olumlu geri dönüşü, insani mutlulukları adeta çiçeklendiriyor.
Bu durum, benzer örnekleri çoğaltmak konusunda İzmirli hayırseverleri de sanki göreve çağırıyor.
Bu çerçevede, başlangıçta itibaren ÇESVAK’a büyük katkılar veren Çimentaş şirketine, Akgerman ve Gürel ailelerine da şükranlarımızı iletiyoruz.
-----
Sosyal Demokrat Parti özlemi
KEMAL Kılıçdaroğlu gerçek manasıyla hep sosyal demokrattı. Ama CHP öylesine “kült” bir partidir ki, iliklerine sinmiş tek parti dönemi ideolojisi hiçbir demokrat anlayışa geçit vermez, vermemiştir.
Ecevit’in bile DSP’yi kurmasının sebebi net olarak budur.
Ulusalcı diye ifade edilen, gerçekte düpedüz “faşist damar” tasfiye edilmedikçe, bu partinin iktidar şansı olmayacaktı.
Şimdi bir ümit belirdi.
Kemal Bey. artık partinin hem “hakimi” hem de kamu oyu desteğini hisseden “lideri” konumunda.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı temelinde, demokrat bir anlayışla, evrensel demokrasiye yaslanan sosyal demokrat bir parti, umarız yepyeni bir bakış açısıyla nefretin ve ayrımcılığın ortadan kaldırıldığı bir “ülkeyi” bu toprakların, istinasız her kimlikten ve her görüşten insanına vaat eder.
-----
Ulusalcı zevat
BAZI “Ulusalcı” bilinen kanaat önderleri ‘adalet’ yürüyüşüne katılmadı.
Anladığımız, HDP ile aynı fotoğrafta yer almak istemediler.
Bu tavizsiz zihniyet kendi aklına hareket ettikçe muhalefeti güçlendirip, laik kitleyi adeta marjinalleştiriyor.
Evrensel demokratik ilkelere, üstelik Atatürk’e referans verilerek, karşı çıkılan her tutum, en başta Ata’ya ve laik Cumhuriyete geri dönüşsüz zarar verdi, vermeye de devam ediyor.
Şimdi Kılıçdaroğlu’nun halka değmeyi nihayet beceren eylemini ‘kutuplaşma çukurunda’ boğmak için gayret sarf ediyorlar.
Bu adamlar ‘demokrat’ olmayı becerebilselerdi, o yüzde 70 sağcı, yüzde 30 solcu efsanesi paramparça olurdu.
Neyse ki, artık çok az kişi bu “sabit fikirlileri” kaale alıyor.
Esasında “tüplü televizyonlar”dan bile daha demode olan bu insanları konuşmak gereksiz.
Bırakın bu zevatı, Nazım Hikmet romantizmde, ona da hafif hasar vererek yaşayıp gitsinler.
Paylaş