Paylaş
Bu yıl süper ligin güçlü bir takımıydı. Sayın Sepil’in bu süreçte çok mücadele verdiği biliniyor. Bu ülkede, pek çok şeyde olduğu gibi, futbol dünyasının da maalesef yıpratıcı zorlukları vardır. Yaşadıklarının detayını bilmesek de tüm bunların Sevgili Sepil’de bir birikim yarattığı anlaşılıyor. O sebeple kulüp yönetiminden ayrılacağını anons etti. Yükselen İzmir futbolunun bayraktarlarından olan Mehmet Sepil’in bu kararından vazgeçirilmesi önem taşıyor. Umarız sevgili başkan ikna edilir.
Diğer bir futbol şövalyemiz Altınordu Başkanı Mehmet Özkan. Altınordu, bugün alt yapı tesisleri, ortaya konulan felsefesi, uygulamada elde ettiği harika sonuçlar ile tam bir “yetiştirici kulüp” hüviyetinde.
Kurumsal bir anlayışla planlı hareket edilince, “başarı” size talip oluyor. Nitekim genç oyuncularıyla yakın gelecekde Süper Lig’de fırtınalar estireceklerdir.
Altay’a gelince. O her zaman “Büyük Altay”dır. Fedakâr başkanları Özgür Ekmekçioğlu ile birlikte yeni sezonla birlikte Süper Lig’in en dişli takımlarından olacaklar. Sevgili Mustafa Denizli’nin de takımını sahiplenmesi ilave bir motivasyon oluşturdu. Karşıyaka’nın da bahse konu uyanışın dışında kalması düşünülemez. Basketbolda Yaşar Holding sayesinde Pınar Karşıyaka iftihar vesilemiz. Futbolun mevcut durumu camiayı üzüyor. Şimdilerde şirketleşme çalışmaları yeniden başlıyor. Göztepe ve Altınordu tecrübeleri ile gerek KSK’nin gerekse Altay’ın doğru modellerle “şirketleşme” olgusundan uzak kalmaması gerekir. İzmirspor, Buca, Menemen aynı şekilde İzmir futbolunu zenginleştiren camialar.
Özetle; asırlık kulüpler, şanlı geçmişler, meftun taraftarlar, akil camia büyükleri ile İzmir takımlarının ülke futboluna damga vuracağı günler çok yakın görünüyor.
Kulüpler kent emanetidir
FUTBOL kulüpleri, hele İzmir’de olduğu gibi “asırlık” oluşumlarsa her biri bir kent değeridir. Hal böyle olunca bu yapıların mülkiyeti anonimdir. Yani herkesin kent aidiyetine ilişkin bilinçli ve duygusal bütünlüklerinin bir parçasıdır. Mevzuyu futbol kulüplerinin şirketleşme olgusuna getirmek istiyoruz.
Günümüzde futbol bir endüstridir. Bağlı olarak kulüp yönetimi ciddi bir “iş”tir. Ama aynı zamanda bir hissiyatın da yönetimi söz konusu olduğundan bir ticari şirket rasyonalitesinin bahse konu camiaların akil insanları tarafından mutlaka desteklenmesi ve beslenmesi icap eder. Pek tabii bu bir özel denge ve hukuki statü oluşturmayı gerektirir.
Bu aralar, tıpkı Altınordu ve Göztepe gibi Karşıyaka’nın da şirketleşme çalışmaları konuşuluyor. Kulüp yönetimi hakikaten kolay çözümü olan bir denklem değildir. Bir yandan bir kent emanetinin parayı veren hissedarlara teslim etmenin tedirginliği, diğer yandan camianın ileri gelenlerinden bazılarının aşırı müdahaleci tutumları. Tüm bunları dengelemiş ve sorunları halletmiş sihirli bir formül henüz icat edilmemiştir. Ancak sadece dernek yapılarının kifayet edemeyeceği giderek anlaşıldığından, bu yola mutlaka çıkılmalıdır diye düşünüyoruz.
Kaldı ki “parayı veren hissedarların” yerel yönetimler ve odalar dahil sivil toplum kuruluşları tarafından oluşturulabilme seçeneği de gözden uzak tutulmamalıdır.
Paylaş