Paylaş
Yani, ülke birikiminin artık böylesi bir kaliteye geçiş için yeterince olgunlaştığını düşünüyorduk.
Oysa, şimdi halimize bakın.
İyi kötü işleyen parlamenter sistemimiz elimizin altından kayıyor, açıkça otokratik bir yönetime koşar adım gidiyoruz.
Esasında muhafazakarlar iktidara geldiğinde en iyimser olanlarımız bile, onların yeni bir vesayete heveslenme ihtimalini gözden uzak tutmuyordu.
Bu yüzden de tüm demokratik kesimler eski düzenin diğer bir mağduru olan Kürtlerin demokratik haklarının “acilen” verilmesini savunuyorlardı.
Diğer deyişle “barış süreci” diye tutturmalarının sebebi, sadece “Kürtseverlik” değildi.
Muhafazakar iktidar açısından evrensel demokratik ilkelerin 80 milyonun tamamına yaygınlaşabilmesi için bu neviden bir sahiplenme, bir “samimiyet” testi ve gerçek demokrasinin “geri dönüşsüz” yürüyüşünün tescillenmesiydi.
Sonrasında Aleviler, Çingeneler, eşcinseller... Peşi sıra gelecekti.
Ama, olmadı, herkes, hepimiz yanıldık.
AK Parti, başka tür bir yönetim modelinin bu ülke insanları için daha iyi olacağını hayal ediyor.
Muhtemelen kendi açılarından doğru yaptıklarını düşünüyorlar.
Bu düşüncelerinin, “bizler adına, bizi de kapsayacak” şekilde yaygınlaştırılmasında hiçbir sakınca görmüyorlar.
Ancak, evrensel demokrasi gözlüğünden bakanlar onları anlayamıyor.
Makarayı geriye doğru 10-15 yıl sarınca, daha iyi bir Türkiye düşleyen ve iktidarı destekleyen Liberal, Sosyal ve Muhafazakar Demokratların suçlanmaları bize adil gelmiyor.
Zira, demokrasinin ılık ve huzurlu ortamına katkı koymaya çalışmak varken, bugünün kutuplaştırıcı politikalarına itibar edilmeyeceğini var sayıyorlardı.
İşin bir acı yönü de aşırı kötümserlerin kehanetlerinin çoğunun doğru çıkması. Keşke haksız çıksalardı. Daha doğrusu “haksız çıkmaları” gerekiyordu. Ama, heyhat!
-----
Pazar kahvaltıları
BAHAR ayları Ege’de öğlene doğru sarkan “Pazar kahvaltıları” zamanıdır.
Hemen herkes, imkanları ölçüsünde, hele bir de yumuşak hava yakalamışsa yakınları ile birlikte kırlık, bahçelik yerlere gitmekten büyük keyif alır.
Bütün bir hafta evle iş arasında dokunan mekiğin yarattığı monotonluk bu sayede hafifletilmeye çalışılır.
Bu anlamıyla İzmir çevresi tam bir kahvaltı mekanları cennetidir.
Özellikle de Çiçekli Köy, Foça yolu, Urla, Çeşme, İnciraltı... Hafta sonları elektriğin toprağa verildiği yerlerdir.
Kendi adımıza en sıklıkla gittiğimiz yerlerin başında, Çeşme otobanı Zeytinler sapağından çıkınca Uzunkuyu Köyü civarındaki mekanlar geliyor.
Hele bir de köyün fırınından nohutdan imal sıcacık ekşi maya ekmeği aldığınızda sanki dünya duruyor ve şu sıkıntılı günlere küçük de olsa bir mola vermenin ayrıcalığını yaşıyorsunuz.
-----
Bahçeli’ye şaşırmayın
BİRİ “ümmetçiliktir”, diğeri “kavmiyetçiliktir” gibi lafları boş verin.
“Türklük” kavramı, İslam’la birlikte ağırlık kazanıp anlam bulmuştur.
O yüzden AK Parti ile MHP seçmeni en fazla geçişkenliği olan kesimlerdir.
Barış süreci rafa kaldırıldıktan sonra, İzmir’de bile MHP’den AK Parti’ye bir kayış olduğunu araştırma şirketleri teyit ediyor.
Laik kesimler bir türlü Devlet Bahçeli’nin iktidara teveccühünü anlayamıyor.
Yani MHP zaten hep buydu.
CHP’li seçmen kendi zihninde bir MHP imajı yaratmış, hele “ulusalcı” olanlar zannediyorlar ki, madem bunlar Türkçü, o halde bize benzer, Arap sevmez, müslümanlığa mesafelidir...
Oysa öyle bir dünya yok ve hiç olmadı.
Bu sebepten lütfen hayret etmekten vazgeçin.
Paylaş