Alınacak mesafemiz var

İZMİR’in iç ve dış turizminde bir hareketlenme olduğunu gözlüyoruz. Bu durum tabii ki iyi bir şey. Kruvazierle gelen yabancı turistler açısından kent içi izlenim ilk ayak bastıkları liman bölgesinden başlıyor. Açıkça onları pek heyecan verici bir başlangıç karşıladığı söylenemez. Dev gibi bir katlı otoparkın yanından, muhtemelen Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ni takip ederek Alsancak içlerinden Kemeraltı’na yönlendiriliyorlar.

Haberin Devamı


Gerek Kıbrıs Şehitleri, gerekse Kemeraltı gerçekçi bir bakışla değerlendirildiğinde, “manşet” izlenimleri itibarıyla yabancılara, bırakın hoş görünmesini itici bile gelebilir. Hani, Kemeraltı’nın otantik değerlerini turistlerin keşfetmesi beklenmemelidir. En ucuz işporta tekstil ürünlerinin çığırtkanlarla satılması, kalite standartları hayli düşük esnaf lokantaları, arzu edilen etkiyi, şüpheniz olmasın, bırakmaz. Kimilerince çok eleştirilmiş olsa da belirli bir çizginin hayli üstündeki AVM’lerimiz kent içi cazibenin özgün olmayan taşıyıcı kolonları gibi duruyorlar. Bereket eksikliklerimize dair yerel yönetimlerimizin kararlı bir şekilde çaba sarf ettiğini izliyoruz.
En önemli değerimiz “Kemeraltı.” Ancak, başta altyapısı olmak üzere düzenlenmeye ve esnafının kurumsal bir zihniyete bürünmesine ihtiyaç gösteriyor. 240 hektara yayılmış dünyada eşi benzeri olmayan bir tarihi alışveriş çarşısı çok büyük bir potansiyel. Hiç şüphesiz, istenen seviyeye gelmesi çok zaman almayacaktır.
Hele bir UNESCO listesine girsin, “bulut” gibi turist çekecek, bu sayede gelişimini daha da hızlandıracaktır.
Yine 3-5 yıl sonraki fotoğrafta, artık “cam gibi” bir körfezimiz olacağı çok muhtemeldir.
Agora giderek ortaya çıkmaktadır. Kadıfekale ile birlikte geceleri kent siluetinde büyülü bir atmosfer oluşturacaktır. Sözünü ettiklerimizin yanında, uluslararası kültürel ve sanatsal etkinliklerimiz, Terra Madre, Cittaslow ve benzeri evrensel kazanımlarımız ve Urla’da başlayan üst seviye gastronomik yürüyüşümüzle İzmir’in kent içinin bambaşka bir lige terfi edeceğine dair kuşku duymuyoruz.

------

Haberin Devamı

Sığınmacı çocukları

ÜLKEMİZDE gelir dağılımı maalesef giderek bozuluyor. Yükselen enflasyon sabit gelirli geniş halk kitlelerini aşırı zorluyor. Kendi insanımızın sıkıntılarının yanında Afgan ve Suriyeli göçmenler cephesinde de büyük dramlar yaşanıyor. Hani “göçmenler gelmesin, geri gitsin” söylemi başka bir konu. Bu insanlar, çocuklar, aileler çok çok zor koşullarda yaşıyorlar. Kentimizde daha ziyade Basmane ile Hatuniye Camisi civarında konuşlanmış bir halde en temel ihtiyaçlarından yoksun ayakta kalmaya gayret ediyorlar. Oralarda hayata tutunmaya çalışan vatandaşlarımızın da durumu pek farklı değil. Geçenlerde Bornova Rotary Kulübü yörenin çocuklarına eğitimleri için kırtasiye paketleri ulaştırdı. Onların gözlemleri göz yaşartıcı. Kamu elinden geleni mutlaka yapıyordur. Ama hemen dibimizde yaşanan insani sıkıntılar sanki sivil toplum marifetiyle imkanı olan insanlarımızı daha bir duyarlı olmaya ve hareketlendirmeye çağırıyor.

Yazarın Tüm Yazıları