Sıtkı Şükürer

Tarihi Albayrak Pasajı

27 Aralık 2020
KAMU ve özel işbirlikleri ile üretilen projeler tüm dünyada çok revaçta.

 

Şehrimizde de bunun güzel bir örneği var.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ile TARKEM’in işbirliğinden söz ediyoruz.
TARKEM, yaklaşık 8 yıl önce 116 kişi ile kurulmuştu.
Kurucular genelde İzmirli’ydi.
TARKEM tarihi alanın ve Kemeraltı’nın “rehabilite fitilini” ateşlemek için kamu ve özel sektör ortaklığıyla kurulmuş bir “Anonim Şirkettir”.
Böyle olmakla beraber, tüm kurucuların başlangıçta imzaladıkları sözleşmeye göre, kazanç fikrini geri planda tutan bir kuruluş amacına sahiptir.

Yazının Devamını Oku

Net-brüt kira karmaşası

20 Aralık 2020
 DEVLET iş yeri kiralarında stopaj oranlarının %20’den, %10’a indirilmesi uygulamasını haziran ayına kadar uzattı.

Bu karar kiracılara destek tedbiri olarak açıklandı.
Bakınız, kira bedeli sözleşmede “brüt tutarlar” olarak belirlenmişse, bu karar zaten kiracıya hiçbir yarar sağlamaz.
Kiracı, azaltılan vergiyi maliye yerine mal sahibine ödemiş olur.
Mal sahibi açısından da nihai vergi oranında bir değişiklik olmaz, sadece, bahse konu tutarı yıllık beyanına kadar kullanır.
Hiç şüphesiz üçüncü kişi konumundaki devlet, kira bedeline karışmaz.
Sözleşmede mal sahibine net kira bedelinin ödeneceği, stopajın kiracıya ait olduğu, şeklinde bir belirleme varsa, ki pek çok sözleşme böyledir, stopaj oranı düşürülmesinden kimin istifade edeceği çekişme yaratmaktadır.
Bize göre stopaj, kiracının mal sahibi adına ödeyeceği vergi ile ilgili bir durum olup, oranının değişmesi toplam kira bedeli ile ilgili vecibesini etkileyen bir sonuç doğurmaz.

Yazının Devamını Oku

Belediye birimleri tarihi alandan kopmasın

13 Aralık 2020
YAŞADIĞIMIZ deprem pek çok binayı etkiledi.

Büyükşehir Belediye binası da bunlardan biri. Deprem sonrası Tunç Soyer, boşaltılan binanın yıkılıp yerine yalnızca başkanlık makamı ve meclis salonunu içerecek şekilde butik bir bina yapılacağından söz etti.
Belirtmek gerekir ki, bahse konu yapı 1966 yılında bir mimari proje yarışması ile start almış, 1968 yılında inşaata başlanılmış ve 1980 yılında tamamlanabilmiştir. Sayın Soyer’in binanın yıkılmasından muradı, tarihi meydanın daha bir açıklığa kavuşması ve eski haline dönmesidir. Pek tabii, bu yıkıma diğer kamu binalarının da iştirak ettirilmesi halinde öngörülen amaç tam anlamıyla gerçekleşebilecektir. Ancak gerek belediye, gerekse Merkez Bankası binalarının “modern mimarinin güzel örnekleri” olduğu yaklaşımıyla korunmasını savunan düşünceler de bulunmaktadır.
Neyse, gelmek istediğimiz mevzumuz şu; Belediye çalışanları hâlihazırda bu binada değiller. Bina kullanılmayacaksa, ki yıkılmasa da öyle olacağı söylendi, belediye birimlerinin bir yerlere taşınması söz konusu olacak. İşte bu noktada bir husus çok önem taşıyor.
Belediye binası yüzlerce personeli ile Kemeraltı’nın hemen girişinde, o bölgeye ilave bir hareketlilik sağlıyor. Yıllar önce Adliye taşınınca, beraberinde yarattığı kalabalığın yanında birçok avukat bürosu da bölgeden ayrılmıştı. Dolayısıyla, Kemeraltı’nın ayağa kaldırılmaya çalışıldığı bir süreçte belediye binasını uzaklara götürmemek, mümkünse iyi olur.
Hiç şüphesiz “beyaz yaka” insan grubunun bölgeye ilgisini tekrar çekebilmek için vesilelerini çoğaltmak gerekiyor. Kemeraltı’nı ve tarihi alanı ayağa kaldırmak, evvel emirde İzmirlilerin, oralarının yaşam biçimine dahil olmalarından ve taşın altına ellerini koymalarından geçiyor. Bahse konu yönelim, gönül ister ki, sadece belediye ile sınırlı tutulmasın.
STK ve odalar, hatta üniversitelerin muhtelif birimleri bu bölgede örnek butik projeler yapmalıdır.
Dünya örneklerinde genelde kamu binaları şehrin tarihi alanlarının içinde yer alır. Hiç şüphesiz arzu edilen kalıcı “canlılık” gençliğin bu bölgeye ekilmesi ile sağlanır. Bu amaçla bölgede konuşlandırılacak kamu yurtları, hosteller, gençlik kampları tarihi alanın şenlenmesine, bir müddet sonra sanat sokaklarının, antikacıların, müzisyenlerin, kafelerin pıtrak gibi açılmasına sebep olacaktır. Kemeraltı’nın gündüz hareketliliğinin tarihi alana yayılması, tüm bölgenin gecesi ve gündüzünün renklenmesi, üst-orta gelir grubunun ilgisinin yeniden oluşması ve turistler için emsalsiz bir cazibe merkezinin yaratılması, bu kenti sevenlerin ortak hayalidir.

Yazının Devamını Oku

Bir genç insanı harcamak

6 Aralık 2020
 ACUN Ilıcalı’nın sahip olduğu bir kanalda Masterchef diye bir program çok izleniyor.

Türk futbolunda iz bırakmış, dostumuz, merhum Dr. Hasan Elidemir’in oğlu Emir’in de yarışmacı olması nedeniyle yakın çevremizle birlikte bu programı izliyoruz.
Geçen hafta programda ilginç bir olay yaşandı. Son 8’e kalan yarışmacılardan Uğur, diskalifiye edildi.
Acun Ilıcalı, “terbiye sınırlarını aşan sosyal medya paylaşımları”nı gerekçe gösterdi.
Uğur genç bir insan. Bahse konu paylaşımlar 8 yıl öncesine aitmiş. Yani, ergen yaşlarda yapılmış. İçeriği hakikaten uçuk kaçık. Tam bir “ergen frensizliği” ile yazılmış laflar.
Konu bu değil... Reyting cinliği bu noktada bir şekilde devreye giriyor.
Normalde çalışmak istemediğiniz bir kişiyle sessiz sedasız yollarınızı ayırırsınız.
Burada bu böyle olmuyor.

Yazının Devamını Oku

Standart öykü

29 Kasım 2020
MERKEZ Bankası Başkanı, Maliye ve Hazine Bakanı, yabancı para işlemlerinden ilave BSMV’nin kaldırılışı, swap koridoru genişletme, politika faizi artışı, swap faiz artışı, aktif rasyosu kaldırılması...


Vaktiyle çözüm diye getirilen önlemlerin kaldırılmasından medet umulur oldu.
Tüm bunlara rağmen faizin enflasyona sebep olduğu görüşü ısrarla savunuluyor.
Ama zor oyunu bozmuştur.
Ülkenin daha çok dövize ihtiyacı vardır.
Bu sebeple faize duyarlı, kısa vadeli sıcak para ülkeye çekilmek durumundadır.
Sıcak para gelir mi?

Yazının Devamını Oku

Büyüklerimiz herşeyi bilir

22 Kasım 2020
TEK parti dönemi Ankara eski valilerinden Nevzat Tandoğan’ın sol kesimden yükselen itirazları bastırmak için “Komünizm iyi bir şey olsaydı, zaten biz getirirdik” dediği rivayet edilir.

 


Aradan geçen yıllarda bu zihniyet pek değişmişe benzemiyor.
Siyasi iktidar tarafından pek beklenmedik bir “hukuk, ekonomi ve demokrasi” paketi açılma kararı alındı.
İktidarın ilk yıllarında bu açıklamaya benzer bir yumuşama ve özgürlük rüzgarları estirilmişti.
AB süreci, komşularla olan ilişkiler, barış süreci, adeta bir devrime işaret ediyor, bağlı olarak ekonomi olumlu bir ivmeyle gelişiyordu.
Sonra, temel anlayış değişmeye, daha içe dönük, milliyetçi, hatta şahin politikalara yönelmeye başlanıldı.

Yazının Devamını Oku

Kürkçü dükkanına dönüş

15 Kasım 2020
BERAT Albayrak istifa etti.

Bu durum hayata geçirilmesi planlanan ekonomik modelin değişeceği anlamına geliyor.
Bugün her şeyin önüne geçen temel ekonomik problem “döviz” darboğazına girme ihtimalidir.
Bu sebeple, özellikle ithalatın pahalı hale getirileceği bir kur politikasına geçildiği seslendiriliyordu.
Bir anlamda, tıpkı Asya ülkelerinin yıllar öncesi yaptıkları gibi ülke içinde tüketim standartlarını aşağıya çekerek, emek girdi maliyetlerini düşürerek, yüksek kurun ittirici gücü ile ihracata dönük bir yapıya hazırlık yapılıyordu.
Albayrak’ın söylemlerinden böylesi bir hedef çıkartılıyordu.
Şimdi de bu anlayıştan toptan vazgeçildiği söylenemez.
Ancak, bu model kısa vadede ödemeler dengesini iyileştirici ve döviz rezerv problemini çözücü bir etki yapmamaktadır.

Yazının Devamını Oku

Ders çıkarmalıyız

8 Kasım 2020
DEPREM tabii ki, büyük dramların yaşandığı bir doğal afet.

Böylesi zamanlarda bütün gündem maddelerimiz ikinci plana düşüyor.
İlk şaşkınlığımız geçtikten sonra bir anda ve hep birlikte “insan” olduğumuzu hissediyoruz.
Bir insani sıcaklık ve empati benliğimizi sarıyor.
Depremin üzerinden bir haftadan fazla süre geçti.
Ülkenin dört bir yanından yardım heyecanı, “katkıda bulunmalıyım” çabası dinmiyor.
Siyasi rakipler, komşu ülkeler, dünyevi hesaplar, hemen hepsi erteleniyor.
Maalesef, bu iklimin hep böyle devam edemeyeceğini biliyoruz.

Yazının Devamını Oku