Paylaş
Güney Kore’nin kültür turizmi konusunda en güvendiği konuların başında gelen müzik sektörü, (ki ülke politikası gereği genel bütçenin yüzde 1’i Kore kültürünün yayılması için harcanıyor) 5 milyar dolarlık hacmiyle sadece Asya ülkelerini değil Amerika’nın da sınırlarını zorlamamaya başladı.
PSY’ın “Gangnam Style” klibi bir anda dünyayı saran bir fenomen haline gelmişti. Başarının arkasındaki elementler ise klibi, danslar ve sözlerinde yer alan İngilizce kelimelerdi. Bu K-Pop’un görünen kısmıydı birçok müziksever için.
Son 10 yıllık dönemde 13-21 yaş aralığı zaten bu müzik türünü keşfetmiş, Koreli idolleri yakın takibe almıştı bile.
Zamanında birçok gençlik dergisi ilginin farkına varıp (daha doğrusu mail ve mektuplardan yorulup) posterlerini vermeye başlamışlardı.
Güney Kore’de tüm müzik grupları idol olarak geçer. En az beş kişiden oluşur, isimleri kısaltmadır ve nereye gitseniz aynı anlamı içerir. BTS gibi, EXO gibi, hatta ATEEZ gibi...
Grup üyeleri seçmelerle bulunur, dans ve oyunculuk eğitimi verilir, grup içinde bir görevi üstlenmesi beklenir. İdol denmesindeki bir diğer neden ise sevilen grubun giydiklerinden tavırlarına kadar anında trend olmasıdır.
Bu bilgileri vermemin nedeni Amerika’yı da etkisi altına alan BTS’in geçen hafta tamamı İngilizce ilk single’larını yayınlaması... Steve Aoki ile yaptıkları “Waste it On Me” bir anda listelere girmeyi başardı bile.
Bu K-Pop için Amerika’daki yeni devrin habercisi. 2013’te kurulan grubu son 2 yıldır Amerika’da bütün ödül törenlerinde görmezden geldiyseniz bir kere daha düşünün.
Haziranda AppleMusic’te 1 milyar dinlemeye ulaşan ilk K-Pop grubu olarak bile üzerlerine binlerce yazı yazılmasını hak ettiler.
Bu aslında bir Hallyu. Yani dizileriyle, müzikleriyle, kültürüyle “büyüyen” Kore popülaritesi, Kore dalgası. Bize samimi gelen yanı ise kültürün, Türk kültürüyle benzerlikler taşıyor olması. Bu yüzden sık sık Güney Kore dizileri ve filmlerinin haklarını alıp uyarlıyoruz.
Cilt bakım ürünlerine para yatırıyoruz, hatta onlar gibi görünmek istediğimiz bile oluyor.
Bir kere, haldır haldır Korece öğreniyoruz.
K-Pop’un yayılmasının en önemli nedeni ise yine 13-21 yaş grubunun İngiliz ve Amerikan kız-erkek gruplarının kültürüne alternatif araması. Yetenekli, dans edebilen, oyunculuk yapabilen, samimi, aşk ve toplum üzerine konuşan grup üyeleri ile empati kurmak hiç de zor değil.
BTS’in İngilizce şarkı yapmak gibi fikri var mı bilinmez ama şimdiden Amerika listelerini ana dilinde sarsmaya başladı bile.
Güney Koreli grupların Asya odaklı çalışmasına alışık olan sektör, Amerika gibi büyük bir pazara oynayan grubun hızından şimdilik geride kalmış gibi görünüyor. Pop işini inanılmaz derecede ciddiye alan K-Pop piyasası, İngilizlerin bile girmekte zorlandığı Amerikan müzik pazarına ellerini kollarını sallayarak girmiş durumda.
Bu grupların arkasında sadık bir destek ekibi var. BTS’in hayran grubu Army’de yer alan 75 bin kişi Türk ve şu aralar grubun üyesi Jin’in doğum günü için LÖSEV’e bağış topluyorlar.
Grup dünya çapında 17 milyonluk Twitter gücüyle ülke listelerini ele geçirmeye hazırlanıyor. D&R’da da en çok satan yabancı albümler arasında birinciliği 74.90 TL’lik fiyatına rağmen BTS koruyor.
Online dinleme verileri, yaz ayların Türkiye’deki K-Pop konserlerindeki kuyruklar, tamamen tükenen biletler...
Bu da bir ülke, kültür ve dil tanıtımı için bulunmaz bir nimet.
Müzikalite anlamında ise bir şarkıda birden çok türün barındığını görüyoruz.
Bu da poptan hoşlanmayanın rock tınısı bulduğunda şarkıyı yakaladığının, rock sevmeyenin elektronik müzik duyduğunda sevineceği çok elementli şarkıların yapıldığının göstergesi.
Benzer bir çalışmanın Hepsi’de yapıldığı zamanı hatırlayın ya da 90’lara geri dönelim... Birkaç İyi Adam ve Çıtır Kızlar.
Bu iki grup bile “bizde neden yapılamasın ki” diye göstereceğim eskide kalan örnekler. Ünleri sınırları aşamamıştı belki ama fena başlangıçlar değildi.
Devir tam solo çıkanların devri derken K-Pop’taki bu başarı dünya müzik sektörünü de yeniden gruplarla hareket etmeye yaklaştıracağına kuşkunuz olmasın.
Sözler güncel ve akılda kalıcı
Can Kazaz’ın üçüncü albümü “Sürsün Bahar”, dinlediklerim arasına bomba gibi düştü. Şarkıların genetiğine işlenmiş hafif Batı müziği nedeniyle bu albüm ne indie ne de alternatif kalıplarına uyuyor.
Şarkı sözü yazarı ve besteci olarak hayatında yeni bir basamağa ulaşan Kazaz gündelik hayatta çokça kullandığımız sözcük kalıplarıyla akılda kalıcı sözler haline getirerek her şarkıyı akla kazıyor. “Sürsün Bahar” ve “Keşke Uyuyabilsem” albümün lokomotifi.
Çok güveniyorum bu albüme.
Buram buram huzur
Bugün benzer huzur veren sonbahar-kış albümlerinden gidecek olursak, sırada Nilipek. var. 30 Mart’ta Bursa Sanat Mahal’de verdiği akustik konserin kaydından oluşan albümde toplam 10 şarkı var.
Albümde bulunan kayıtlar ise dinlendikleri yerlere göre farklı anlamlara gebe.
Buram buram huzur kokusu geliyor kayıttan. Dinledikçe dinleyesiniz geliyor.
İngilizcesi çok daha iyi
Türkçe şarkının İngilizce versiyonunu sevemem ama Sufle ve Gökcan Sanlıman düeti “Kayboldum”un İngilizce versiyonu “Fallin”, orijinalinden daha iyi.
Hatta aslında İngilizceydi ve sonradan Türkçeye çevrilmiş gibi. Belli ki biraz da Sufle ve Gökcan Sanlıman övmenin vakti gelmiş de geçiyor.
Umut vadediyor
Standart Sapma grubunun, vokal Merve Yılmaz’la yaptıkları ikinci düet şarkısı “Boşver” geçen hafta çıktı.
Piyasada katıksız rock müzik bulma imkânımız sıfırın altına inmişken grup resmen imdada yetişiyor. Takibe almakta fayda var.
Radar
Ankaralı grup Par’ya geçenlerde “Girdap” adlı yeni single’larını yayınladı. Onlardan 2000’lerin başındaki alternatif rock gruplarının muazzam enerjisini almasam, belki bu kadar dikkatimi çekmezdi.
Özellikle “Girdap”tan sonra tutmayın konser konser gezsinler...
Paylaş