XYZ kuşakları sanatla buluştu

İllüstratör Anej Nuhanovic (42); tecrübeli, duyarlı, şüpheci bir X kuşağı. Endüstriyel tasarımcı Ömer Faruk Boyacı (30); girişimci, esnek, özgür bir Y kuşağı. Karikatürist Arda Mert Tulum (19); işbirlikçi, kararlı, teknolojik Z kuşağından. XYZ kuşaklarının sanatçıları kuşaklar arası iletişimsizliğe ve bireyselleşmeye tepki olarak işbirlikçi ve yenilikçi bir yaklaşımla sanatsal bir buluşma gerçekleştirdi.

Haberin Devamı

XYZ kuşakları sanatla buluştu
Farklı bakış açılarını İstanbul temalı eserlerine yansıtarak, “XYZ İstanbul’a 3 Kuşak Bakış” sergisi ile ziyaretçilere açan sanatçılar, çalışmalarına Bursa ile farklı şehirleri de dâhil edeceklerini açıkladı. Söyleşimizde serginin temel amacını ise “Özellikle X ve Z kuşağının iletişimi giderek zorlaşırken, bireyselleşme artıyor. Bu noktada köprü kurma görevi her iki kuşağa da yaklaşabilen Y kuşağına düşüyor. Projemiz ile hem hali hazırdaki teknikleri devam ettirmenin hem de yeni ve güncel eserler üretmenin mümkün olduğunu kuşaklar arası görsel iletişim örneği olarak sunuyoruz” sözleriyle açıkladılar.

XYZ kuşakları sanatla buluştu

Haberin Devamı

Ömer Faruk Boyacı, Anej Nuhanovic

Anej Bey, tecrübeli X kuşağı sanatçısı olarak sizi tanıyabilir miyiz?
Anej Nuhanovic: 70’lerin sonlarında Saraybosna’da doğdum. Çocukluğumun çoğu yaratıcılık ve sanatla geçti. Gençlik yıllarımda Bosna-Hersek, okul eğitimimi ve sanata bakışımı etkileyen bir etnik savaşın içindeydi. İlhamımın çoğu illüstrasyon ve çizgi romanlardan ve yerel baskı resim sanatçılarından geldi. Avrupa çizgi romanlarını okuyarak büyüdüm ve ancak daha sonra babam ve amcam aracılığıyla daha ciddi sanatçılar buldum. Cezanne, Rubens ve Norman Rockwell gibi insanlar. Yıllarımın çoğunu, eğitimimi tamamladığım ve George Mason Üniversitesi’nden mezun olduğum Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Washington DC’de geçirdim. Birçok müzede ve antika firmasında çalıştıktan sonra Çek Cumhuriyeti Prag’a taşınmaya karar verdim. Prag’da heykel yüksek lisansımı bitirdim. Altı yıl sonra kendimi İstanbul’da evli ve çocuklu buldum ve bu büyülü yerin temalarından, atmosferinden ilham aldım.

Ömer Bey, siz de özgür Y kuşağısınız. Bursa’da başlayan sanat eğitiminizi nasıl devam ettirdiniz?
Ömer Faruk Boyacı: 1991 Bursa doğumluyum. Zeki Müren Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümü ve teknik tasarıma ilgimden dolayı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümlerinde okudum. Sanatsal ve teknik eğitimin yanı sıra üniversite hayatım boyunca asistanlığını yaptığım Cemal Toyʼdan oldukça etkilendim. Usta – çırak eğitimi ile birlikte Klee, Mondrian, Picasso gibi kübist sanatçıları ve dijital sanatı yakından inceledim. 3 yıl süreyle endüstriyel tasarımcı olarak bilim merkezi projelerinde yer aldıktan sonra sanata geri döndüm. Kamusal sanat adıyla Avrupaʼda sıkça gördüğümüz projelerin muadilini Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile Bursaʼda hayata geçirdik ve toplumu sanatla buluştururken kentin tanıtımına da katkıda bulunduk. Çeşitli karma sergilere katıldım ve “Asırlık Kentlerin Gizli Yüzleri” temalı sergi serisinde bugüne kadar Bursa ve İstanbulʼda toplam 3 kişisel sergi açtım.

Haberin Devamı

XYZ kuşakları sanatla buluştu

Arda Mert Tulum

Gelelim teknolojik olarak tanıtılan Z kuşağına yani size Arda Bey?
Arda Mert Tulum: 28 Temmuz 2002 İstanbul doğumluyum. Karikatüristim. İlkokulu Halit Derviş İbrahim İlköğretim okulunda, orta öğretimi Tarih Koleji’nde okudum. Pera Güzel Sanatlar Lisesi’nden mezunum. Şişli Belediyesi’nin katkılarıyla, çizdiğim karikatürlerden oluşan ilk kişisel sergimi Şişli Belediye Başkanı ile kırmızı kurdeleyi keserek açmış bulundum. Karikatürlere olan ilgim ise ilk 6 yaşında başladı. Okuldan eve gelirken bakkallarda satılan mizah dergilerinin kapakları dikkatimi çekiyordu. Alıp, içindeki komik, pörtlek gözleri, koca burunlu olan tipler hep komiğime gidiyordu. Diğer yandan çizgi romanları da sık okuyordum. Televizyonda oynayan çizgi filmleri izlerken masamda mutlaka bir kâğıt, kalem bulunurdu, Bugs Bunny, Tom ve Jerry, Scobby Doo gibi. Onlara bakarak çizmek çok keyifli olurdu. Yavaş yavaş hayatımıza akıllı telefonlar tabletler girdikçe ve özellikle sosyal medyalar, teknolojinin bize sunmuş olduğu nimetlerden faydalanarak çizdiğim karikatürleri paylaşmaya başladım.

Haberin Devamı

GENÇLER GÜNCELLENMEK İSTİYOR

XYZ kuşakları sanatla buluştu
Kuşak çatışması sanatçılar arasında da yaygın mı?

Ö. Boyacı: İstanbul›a yerleştiğim dönemde kamusal sanat projeleriyle topluma dokunmanın ve sanatı müzelerden çıkartıp ulaşılabilir kılmaya çalışmanın yanı sıra sanatçılar arasında da bir çatışma ve çekişme olduğunu fark ettim. Özellikle kuşaklar arasında yaşanan bu çatışmanın temel sebebinin ‘iletişimsizlik’ olduğunu düşünüyorum. Her kuşağın doğduğu ortam ve teknoloji farklı olduğundan aynı dili konuşmaları zorlaşıyor. Yale Üniversitesi’nden Tarih Profesörü Jaroslav Pelikan’ın bir sözü var: “Gelenek, ölülerin yaşayan ruhudur, gelenekçilik ise yaşayanların ölü ruhudur.” Kimi hocalar ve gelenekçi tabir ettiğimiz kimseler kültürü korumak adına eskiyi aynen taklit etmemiz gerektiğini savunuyor. Gençler ve geleneği ruhunda yaşayanlar ise sürekli yeni şeyler deneyerek güncellenmek istiyorlar. Burada kaçırdığımız nokta her ikisinin de bir arada olabileceği. İşbirliğiyle, hem hali hazırdaki teknikleri devam ettirmek hem yeni ve güncel eserler üretmek mümkün.

Haberin Devamı

GELENEKSEL SANATLARDA ÇATIŞMA DAHA YAYGIN

Çatışma en çok hangi alanlarda yaşanıyor?
Ö. Boyacı: Özellikle geleneksel sanatlarda karşımıza çıkıyor. Bildiğimiz bir örnek olay ile açıklamak isterim. Ebru sanatçısı bir hocamız var, icazet almak için yıllarca hocasıyla çalışıyor. (İcazet kavramını bilmeyenler için açıklayalım; kısaca geleneksel diploma diyebileceğimiz belge için öğrenci belki 2 yıl belki 10 yıl iş üretir ve sürecin sonunda hocası ‘tamam, sen oldun’ diyerek icazet verir.) Aynı zamanda matematikçi olan hocamız, icazetini aldıktan sonra kendi sanat yolculuğuna ve eğitimlere başlıyor. Ürettiği ebrularla 3 boyutlu piramitler oluşturarak, hacimlerle oynuyor. Bu piramitlerin tabanlarını akustik panel gibi düzenleyerek kufi yazılara çeviriyor ve sanat - bilim - tasarım kesişiminde eserler üretiyor. Bu eserleri gören hocası ‘sen ebruya hakaret ediyorsun’ diyerek icazetini geri istiyor. Bunun gibi birçok hikâye var. Arka planda önyargı, korku, koruma dürtüsü veya her ne olursa olsun gelişimin önünde durulmaması gerektiğini düşünüyorum. Nitekim hocamız da ‘icazetin senin olsun, ben yoluma devam edeceğim’ diyerek kendi öğrencileriyle birlikte harika eserler üretmeye devam ediyor.

Haberin Devamı

MÜTHİŞ BİR ATMOSFER OLUŞTU

Siz üç kuşak bir aradayken atölye çalışmalarınızda birbirinizden nasıl etkileniyorsunuz?
Ö. Boyacı: Aynı atölyeyi paylaştığımız Anej ile tamamen önyargısız şekilde birbirimizin resimlerine müdahale ederiz, ben tıkandığımda ona bırakırım veya o tıkandığında bana gelir ve tek başına bulamayacağımız bambaşka teknikler geliştiririz. Bosna doğumlu ve Amerika’da yetişmiş olan Anej, doğu ve batı kültürüne hâkimiyetiyle içerik olarak çok zengin bir belleğe sahip. Bazen bu zenginliğin içerisinde kaybolabiliyor ve o esnada ben bir şablon geliştirmiş oluyorum. Anej›in içerikleriyle şablon birleşerek ikimizi de yansıtan ama yepyeni bir eser ortaya çıkıyor.
Öte yandan 19 yaşında, Z kuşağı Arda Bey var?
Ö. Boyacı: Evet, karikatür sanatçısı Arda; enerjik, duygusal ve teknolojik. Birlikte oturup çay kahve içerken sohbet ederken bakarsınız o anki ortamı veya sizi çizivermiş, sürekli üretme halinde bir karakter. Bazen bir proje hakkında konuşurken ‘bunu detaylı planlayalım, yarın, öbür gün bitirelim’ dersek Arda sıkılır ve bizi sıkıştırarak o işi yarım saat içerisinde bitirtir. Bu hızla olması da duygunun kaybolmadan işe dönüşmesine, yeni işler üretmek için motive olmamıza yardımcı oluyor. Böylece atölyede müthiş bir atmosfer kendiliğinden gelişmiş oldu ve çok keyifli işler ürettik.

TECRÜBE VE ENERJİYE KÖPRÜ OLDUM

XYZ kuşakları sanatla buluştu
Son projeniz “XYZ İstanbul’a 3 Kuşak Bakış” nasıl hayat buldu?

Ö. Boyacı: Atölyemizdeki şablonu algılamaya çalıştım ve farklı kuşakların temsilcileri olmamızdan kaynaklanan değerler üzerine düşünmeye başladım. Bir tarafta tecrübe, diğer tarafta enerji vardı. Sadece köprü olmam gerekiyordu. İki tarafa da yaklaşabilen Y kuşağı temsilcilerine de bunu öneriyorum. Sadece iletişimi sağlayın ve inanın en kârlı çıkan siz olacaksınız. Sonrasında bu işbirliğini mesajı olan bir sergiye dönüştürme fikri ortaya çıktı ve Akkök Holding’in sanatsever yönetimi bizim için Akbatı AVM’de bir mekân tahsis etti. Bir ay içerisinde 60 adet eser ve ayrıca üçümüzün de aynı tuval üzerine çalıştığı 210x210cm ölçülerinde İstanbul’a 3 Kuşak Bakış ismini verdiğimiz eser ortaya çıktı. Z kuşağının enerjisini temsil eden üçgen formu merkezde yer alıyor. Daire herkese eşit mesafede olabilen Y kuşağını temsil ediyor. Kare ise tecrübe, sabitlenme gibi özelliklerle X kuşağına atıfta bulunuyor.

Çalışırken zorlandığınız anlar oldu mu?
Süreç içerisinde tabii ki çatışmalar oldu, bazen kızdık bazen alındık. Fakat her gerilimde ana temamızı hatırlayarak devam ettik ve sonuca odaklandık. Kısaca özetlemek gerekirse; kendi tarzımızı ve çizgimizi koruyarak, işbirliği yapabiliriz ve genelde özgün fikirler de buradan çıkar.

ARTILARIMIZI EKSİLERİMİZİ GÖRDÜK

Arda Bey sizin açınızdan süreç nasıl geçti?
A. Tulum: İki yıl evvel tanıştığım, iki sanatçı dostum ile uyumlu bir elektriği yakaladığımızı düşünüyorum. Bir odanın her bir köşesinde akrilik boyalar, pasteller, bardağın içinde bulunan fırçalar, tuvaller, eskiz defterleri, poşet dolusu kırtasiye malzemeleri, haşbe maşbe kalemler derken o atmosferde kendimizi ful işimize fokusladık. Fokuslanmamak elde değil! Yaklaşık bir buçuk aydır üzerinde çalıştığımız sergimiz nihayet 5 Eylül’de açıldı ve 26 Eylül’e kadar sürmekte a dostlar *KIPS! (*Z kuşağında yaygın, göz kırpma işaretinin seslendirilişi). Bu çalışma sürecinde birbirimize çok şey kattık, artılarımızı ve eksilerimizi gördük. Güzel bir ekip olduk. Bence gelecek kuşaklara, bu sergi projemiz çok iyi bir örnek olabilecek diye düşünüyorum. Onlar da bu fikirden yola çıkarak, farklı akım, fikirleri ile sanatlarına yeni bir boyut kazandırabilirler. Gelecek sergilerde, etkinliklerde, projelerde görüşmek üzere dostlar. Sevgi ve sanat ile kalın.

GÖRSEL OLARAK İLETİŞİM KURDUK

Anej Bey, Türkiye’de çalışmak ve proje üzerine sizin de görüşlerinizi almak isteriz?
A. Nuhanovic: Türkiye’de yaşamak ve çalışmalarımı İstanbul bölgesinde sergilemek benim için gerçek bir zevkti. Bu sergi, genç sanatçıların çevrelerindeki sunum ve estetik çözümler hakkında ne düşündüklerini görmenin harika bir yolu oldu. Ayrıca görsel olarak iletişim kurmanın ve karşılaştığımız tüm görsel ipuçlarına anında tepki vermenin iyi bir yolu. Ana ilhamımız İstanbul’dan geldi, ancak Bursa, Konya’yı ve Türkiye’deki diğer şehirleri de dâhil etmeyi düşündük. İşbirliği yapmak ve başka işler ve kamu projeleri sunmak için başka planlarımız var. Birlikte çalışmak ve gelenekten bir dokunuşla yeni fikirler yaratmak konusunda büyük bir coşkuya sahibiz.

Yazarın Tüm Yazıları