Paylaş
Şehrin Kemanları topluluğu, 17-22 Mart tarihleri arasında Türkiye’nin dört bir yanından seçilmiş yetenekli öğrencileri Bursa’da bir araya getirmeyi planlıyor. Uluslararası üne sahip Prof. Ildiko Moog’un katılımıyla yapılacak ücretsiz keman akademisi de bir ilk olma niteliği taşıyor.
Söyleşimizde B.U.Ü. Devlet Konservatuvarı öğretim görevlisi olan Ozan Sari ve Keman eğitmeni Erhan Can Dereçiçek ile hem çok yönlü müzik kariyerlerini hem projelerini konuştuk. Dereçiçek ayrıca Türkiye’de ilk olan ‘Herkes Keman Çalabilir’ kitabı ve yazdığı metot hakkında da bilgi verdi.
Fotoğraflar: Gürkan Dural
Kemanı bilinçli olarak mı seçtiniz?
Ozan S.: Konservatuvar sınavına girdiğimde, sınav odasından çıkmadan önceki son cümlem “Eğer keman çalmayacaksam beni okula boşuna almayın” olmuştu. Aslında konservatuvar okumamdaki sebep de keman çalmak isteğimdir. Yoksa hayalimde Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi veya İstanbul Hukuk Fakültesi’nde okumak vardı. Ancak kemana başlamamla bu hayallerimin yerini kemancı olmak aldı. Eğitimim süresince ulusal ve uluslararası pek çok masterclass’a katıldım. Bunların en önemlileri Salzburg Mozarteum Academy ve Crans-Montana Classics’tir. Ayrıca solist olarak Türkiye’nin pek çok şehrinin yanı sıra Macaristan, Bulgaristan, İsviçre, Belçika, Bosna Hersek, Avusturya ve Tunus’ta konserler verdim.
Erhan C. D.: Aslında burada yüzde 50 gibi bir durum söz konusu. Enstrümanı önce hobi olarak aile ile birlikte seçiyoruz. Daha sonra profesyonel olarak konservatuvara giriş sınavları aşamasında uzman kişilerden oluşan sınav komisyonu ile karar veriyoruz. Sınava katılan adayın çalmayı istediği iki enstrüman seçeneği arasından en doğrusuna yönlendirilmesi ile yürüyen bir süreçtir bu. Dolayısıyla ben enstrümanımı tamamen hür irademle seçmedim fakat bugün doğru yönlendirildiğimi düşünüyorum.
MÜZİĞİ MODERNİZE ETMEYİ ÖĞRENDİM
Kariyerinizdeki önemli basamaklar nedir sizin için?
Erhan C.D.: Benim içim ilki bizleri bedensel ve zihinsel olarak disipline eden konservatuvardaki zorlu süreci mental olarak başarılı ile tamamlamaktı. Diğeri ise Ozan Sari ile tanışmam ve ilerleyen zamanlarda birlikte proje üretmemizdir. Kendisinden mesleğe karşı yaklaşım, öğretmenlik ideolojisi; ülke müziğimizi ve geçmişten günümüze, öğreniyorum. Yine, Caka (Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları) Projesi ile Cihat Aşkın başta olmak üzere ülkemizin değerli sanatçıları ile çalışma fırsatı buldum, ufkum genişledi. ‘Eğitici metod yazarlığı’ süreci ise kariyerimde bir sonraki dönem için en çok önem verdiğim, üzerine eğildiğim ve yoğunlaştığım konu şu sıralar.
Gelelim ‘Şehrin Kemanları’ projesinize. Nasıl bir ihtiyaçtan doğdu, hangi amaçla yol açıktı?
Ozan S.: Şehrin Kemanları’nı müziğin Kuvayı Milliye hareketi olarak değerlendiriyoruz. Yalnızca Bursa’da değil, Türkiye’de de daha önce yapılmamış bir oluşum bu. Şehirde müzik eğitimi veren resmi kurumların yetenekli genç kemancılarını bir araya getirmek ve ortak bir amaç için sahneye çıkarmak hedefiyle Erhan Can ile birlikte kurduk. Proje ilk konserini 2019’da verdi, 2020 ve 2021 senelerini ne yazık ki küresel salgın nedeniyle atlamak zorunda kaldık. Ancak 2022 yılında kaldığımız yerden devam ediyoruz. 17-22 Mart tarihleri arasında, uluslararası üne sahip Prof. Ildiko Moog’un katılımıyla yapacağımız keman akademisi yine bir ilk niteliği taşıyor.
Erhan C.D.: Bu ülkede üreten, çabalayan, arayan, sorgulayan her genç beyinin, müzisyenin yanında olup, ihtiyacı doğrultusunda elinden tutmayı amaçlıyoruz. Ülkemizde bu yönde bir oluşum yoktu benzerleri de ciddi maddi beklentiler içindeydi. Bu amaçla da tamamen bir sosyal sorumluluk bilinci ile Şehrin Kemanları topluluğunu kurduk. Eğitim odaklı bu projede, genç müzisyen dostlarımıza alanında uzman eğitimciler ile çalışma ve tanışma fırsatı, solo ve orkestra eşlikli konserler, masterclass eğitimleri gibi türlü imkanları ücretsiz şekilde edinme imkanı yaratıyoruz. 20-22 Mart 2022 tarihinde şehrin kemanları konserleri ile topluluğun etkinlikleri hakkında bilgi almak isteyenler hem sosyal medya hesaplarımızdan hem de sehrinkemanlari.com adresimizden takip edebilirler.
KİMDİR:
Ozan Sari
“Müziğe 5 yaşımda, babamın oyalanmam için elime tutuşturduğu bağlamayla başladım. Başlarda oyun olarak aldığım bu eğitim çok kısa zaman içerisinde profesyonel bir hâl aldı. 9 yaşımdayken Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nın açmış olduğu yetenek sınavını kazanarak müziğe keman çalarak devam ettim. Eğitimim sırasında Cihat Aşkın ve CAKA projesiyle tanıştım. Mezun olduktan sonra ise lisansüstü eğitimime devam ettim. Bu sırada AÜDK Öğretim Üyesi Doç. Şenol Aydın ile çalıştım. Mezun olduğum 2010 yılından beri solo ve oda müziği üyesi olarak konserler veriyorum. 2011 yılından beri U.Ü. Devlet Konservatuvarı’nda öğretim görevlisi olarak çalışıyorum.”
Bir ilk olacak Ildiko Moog Keman Akademisi’nin içeriği ve önemi nedir?
Ozan S.: Ülke çapında yaşları 15 ile 25 arasında değişen ve hepsinin video kayıt yöntemiyle başvurarak seçildiği 12 kişilik bir ekip kurduk. Bu ekip hiçbir ücret ödemeden Prof. Moog ile bir hafta boyunca bireysel ders, orkestra çalışması yapacak ve 22 Mart’ta bir gala konseri gerçekleştirecek. Bu etkinliğimize AÜDK öğretim üyeleri Prof. Gülen Ege Serter, Doç. Şeniz Aybulus ve Doç. Şenol Aydın da refakat edecekler. Ayrıca 20 Mart akşamı Prof. Moog ile birlikte bize destek veren değerli hocaların da katılımıyla bir keman konseri gerçekleştireceğiz.
HERKES KEMAN ÇALABİLİR
Erhan Bey yine Türkiye’de ilk olan ‘Herkes Keman Çalabilir’ kitabınız hakkında detaylı bilgi alabilir miyiz? Yazdığınız metotun özelliği nedir?
Erhan C. D.: Bu bir eğitim metodu serisi. Ülkemiz müzik eğitiminde en büyük sorun kaynak sorunudur. Yerli, yaratıcı, yeni ve çağdaş üslupta yapılan çalışmalar ya çok az ya da belli bir düzeyde kalmış durumdaydı. Buradan sebeple doğal olarak bir çalışma yapma isteği doğdu içimde. Yazılmış tüm metotlara saygılı olmakla birlikte, benim metodumu diğerlerinden ayıran birkaç özelliği var: Eğitiminin tamamını ülkemizde ve konservatuvarda keman çalgısı üzerine alarak geçirmiş birinin kaleminden çıkmış olması, daha evvel farklı yaş ve tecrübedeki öğrenciler üzerinde test edilmiş olması, evrensel formdaki klasik örnekleri gibi belli bir pedagojik şablonda hareket ediyor olması, belli bir dili olması, alanında uzman sanatçıların da bilgisi ve desteği ile harmanlanarak sonuçlanmış olması gibi... Bu kriterler ışığında yaptığım çalışma bir örnek teşkil edecektir. Bir diğer amacım ise daha kişisel; herhangi bir kişinin enstrüman çalmayı doğru yöntem ve tekniklerle, severek öğrenmesi idi. Nitekim aldığım tepkiler, yolumun doğru olduğunu kanıtlar nitelikte.
Bu süreç 2022 yılında çıkacak olan ‘Herkes Keman Çalabilir : Repertuvar’ adlı ikinci metotla devam edecek. Burda ülke müziğimizin değerlerini, evrensel müziğin farklı renklerini, klasik eğitici ve öğretici teknik çalışmalarla harmanlayıp ortaya sentez bir ürün ortaya çıkarmayı hedefliyorum.
Ozan Bey siz bu metotla ilgili neler söylemek istersiniz?
Ozan S.: Erhan Can’ın yazdığı Herkes Keman Çalabilir metodunun neredeyse her aşamasına şahidim. Bir kere her şeyden önce on yılın üstünde bir birikim var bu metotta. Çünkü bir insan mesleği öğrenmeye başladığı ilk gün aslında o mesleğin öğreticisi olmak konusunda da bir şeyler biriktirmeye başlar. Fikirler üretir, çözüm yolları arar, araştırır, sorar, kendince ölçüp değerlendirir, deneyimleyerek bilgisine bilgi katar. Erhan Can da tam bu şekilde uzun yıllar boyu aldığı eğitim ve eğitmenliğini bir araya getirerek, devamı gelecek özgün bir çalışmaya imza attı.
Bir enstrüman eğitimi almak isteyenler için önerileriniz ne olur?
Erhan C. D.: Bir yap boz gibi düşünürsek, doğru parçaları birleştirmek lazım. Doğru eğitmen, doğru metot, doğru çalgı, doğru aile ve doğru mekan… Saydığım bu etmenlerden birkaçı eksik olduğunda maalesef denklem yanlış kuruluyor. Ülkemizde özellikle bu alanda geri kalmışlık söz konusu. Alanında yetişmiş, kendini geliştirmiş insan sayısı az, bu sebepten doğru eğitmeni bulmak doğru sinerjiyi yakalamak şart. Fiziksel ve mental yapımıza uygun doğru çalgıyı seçmek gerek. Öğrenme sürecini hızlandırması ve basitleştirmesi açısından doğru metotla yola çıkılmalı. Doğru mekan ise eğitim alınan yerin karşısındakine ticari kaygılarla değil ahlaki değerlerle yaklaşması gerekliliği önem verdiğim bir husus… Ebeveynler bu süreç içinde en kritik role sahip kişilerdir. Çocuğu doğru yönlendirmeli, bilinçli hareket etmeli mümkünse araştırma ve analiz etme konusunda hassasiyet içinde olmalı. Uzman birinden destek almalı, maddi ve manevi olarak belli yükleri kaldırmayı en baştan kabul etmeli.
KİMDİR:
Erhan Can Dereçiçek
“1993 yılında Kars’ta dünyaya geldim. Müzik yolculuğum 7 yaşında piyano dersleri, daha sonra U.Ü. Devler Konservatuvarı giriş sınavında başarılı olup kemana seçilmemle devam etti. Zorlu bir konservatuvar eğitiminin ardından keman sanatçısı olarak mezun oldum, aynı zamanda eğitmenim. Yanı sıra tiyatro müzisyenliği ve müzik direktörlüğü yapıyorum. Tiyatro ile tanışınca kendi müziğimi keşfetme ve disiplinlerarası çalışma fırsatını; öğrenci koçluğu ve aile mentörlüğü yaparak ‘insanlara dokunabilme’ fırsatını yakaladım. Tonmaisterlik ve müziğin dijital dünyası ile de ilgileniyorum. Son olarak bence en değerlisi olan öğrendiklerimi öğretme aşamasında ‘eğitici metod yazarlığı’ sürecindeyim.”
MÜZİK ALGISINI DEĞİŞTİRECEĞİZ
Hedefleriniz neler, projeleriniz ne yönde ilerleyecek?
Ozan S.: İkimiz de kendi çizdiğimiz yolda üretimlerimize devam ediyoruz. Metotlar, kayıtlar, video ve konser projeleri. Ayrıca yaşadığımız şehirdeki müzik algısını değiştirmek için de ortak projeler hayata geçirmeye çalışıyoruz. Erhan Can bahsettiği gibi yeni metotlar üzerinde çalışıyor. Ben de bu yıl içerisinde başlayacağım albüm kayıtlarının yanı sıra konser kariyerime hızla devam ediyorum.
Erhan C.D.: Kısa dönem hedefim eğitim metotları serisini bitirip, yayınlamak olacak. Şu an için hali hazırda keman metodunun ikincisine, solfej (nota okuma) teori kitabı ve başlangıç seviyesi piyano metodu kitaplarına çalışıyorum.
Uzun vadede ise ülkenin maalesef giderek büyüyen; vasıflı, çalışkan ve üretken akademisyen açığını bir nebze giderebilmek amacı ile akademisyenlik mesleğini icra etmek istiyorum.
Ancak bunun için de bir süreç gerekli, öğretmenlik yapmamın ana amacı da bu zaten. Önce en küçük yaş grubu, ardından çocuk grupları ve daha sonra ergen yaş grupları ile çalışıp daha sonra 18 ve üzeri yaş grubu ile çalışacağım. Doğru bir pedagojik yaklaşım için bu safhalardan geçmenin sağlıklı olacağı kanısındayım. Öğretmenlik ve akademisyenlik birbirinden tamamen farklı iki kol olmasına rağmen ülkemizde bu husus çok karıştırılıyor diye düşünüyorum.
Paylaş