Paylaş
Aynı zamanda GamFed Uluslararası Oyunlaştırma Federasyonu Türkiye Temsilcisi olan Yılmaz, Dönüşüm Günleri söyleşi serimizde yeni nesil motivasyon yönteminin oyun ve oyunlaştırma olduğunun altını çizdi. Yılmaz, “Türkiye’de artık oyunlaştırma bir kültür haline getirilip müşterisinden çalışanına tüm kanallarda yer almalıdır. Özellikle var olan sorunu yenilikçi ve eğlenceli bir yöntemle nasıl çözerim diye düşünen gençlere daha çok fırsat verilmelidir” dedi.
Dün oyun dediğimize bugün oyun demiyoruz. Aslında en basitinden oyun düşüncesinden ne anlamalıyız?
Oyun, insanın en özünü keşfetmesi diyebiliriz. Oyun’u tanımlamak, sınırlandırmak ve kategorize etmek oldukça zor. Ancak sadece eğlence amaçlı ya da fiziksel olabilen, ya da çocuklara özel bir oluşum olmadığını söyleyerek; insanlığın ilk iletişim modeli ve tüm canlılarda tekrar eden tek eğitim yöntemi diyebilirim.
Peki ‘Oyunlaştırma’ kavramı hakkında öncelikle neyi bilmemiz gerekiyor?
Oyunlaştırma, insanın içindeki oyun duygusuyla gerçek hayattaki bazı hedefleri gerçekleştirmesidir. Bugün daha çok adım atacağım, bu hafta en iyi öneriyi ben vereceğim, günün ilk satış siftahını ben yapacağım gibi çeşitli kurgularla yeni davranışlara oyun duygusuyla yönlendirince bu süreci oyunlaştırmış oluyoruz. Annelerimiz gibi aslında, yemek yerken kaşığı uçak yaparak uçak geliyor dediklerinde aslında oyun oynamıyoruz oyunla yemek yiyoruz. Oyunlaştırmada da amaç oyun oynatmak değil oyunla bir işi gerçekleştirmektir.
OYUN KÜLTÜRÜMÜZÜ AKTARAMADIK
Anadolu kültürümüzde yetişkinlerin de oynadığı çokça oyun varken bugün oyundan uzaklaşma ya da gayri ciddi algılanma durumunun sebeplerini neye bağlıyorsunuz?
Oyun yaratıcılık gerektiren bir süreç hem oynarken hem de kurgularken. Lades oyununu hatırlar mısınız? Ben küçükken evde tavuk olduğunda o akşam benim için inanılmaz heyecanlı olurdu, çünkü ‘lades’ kemiklerini bulan seçtiği kişiyle lades oynardı. Üniversite dönemlerime kadar oynadığımızı hatırlıyorum. Özellikle kuşaktan kuşağa oyun kültürümüzü ne yazık ki aktaramadık. Sadece oyunlara özel bir konu değil tabii bu, kültürümüzdeki birçok şeyi kaybediyoruz. Oyunlar da bunlardan biri ancak gençlerdeki oyun ihtiyacı değişmiyor.
ÜÇ YAŞIN ALTINA DÜŞTÜ
Benim de çocukluk anılarımda özellikle büyük aile yemeklerimizde o eğlenceli anlar çokça yaşanırdı. Şimdi yerini başka oyunlar aldı galiba?
Burada da devreye artık dün itibarıyla ülkenin tek ‘Unicorn’ yani 1 milyar dolar üstü değerlemesi olan firması giriyor; bir oyun firması ve çalışan sayısı 100’den az. Özellikle dijital oyunlarla tanışma yaşlarının AppStore ve Google Play’de gördüğüm 3 yaşın altına düştü. Jane McGonical’ın dediği gibi 20 yaşlarında bir genç 10 bin saat kuralına göre oyun konusunda uzmanlaşmış oluyor ve ona artık oyunsu görevler verdiğinizde çok daha başarılı oluyor.
YARATICI DÜŞÜNCE KAZANDIRIYOR
Oyunlaştırma özellikle 21’inci yüzyılda sahip olunması gereken hangi yetkinlikleri kazandırıyor?
Problem Çözme, Takım Çalışması, Yaratıcılık gibi öne çıkan ve eğitim sistemimizde ne yazık ki bireysel ve sınav odaklılıktan dolayı çok eksik kalan kazanımlar mevcut. Oyunlaştırma ile özellikle yaratıcı düşünce, problem çözme ve takım çalışması çok kolay kazandırabiliyor.
Geleceğin organizasyonel aşamasında oyunlaştırmanın yeri ve çözebileceği problemler nelerdir?
Daniel PINK Drive isimli kitabında “İnsanların işyerlerinde gönüllü yaptıkları işlere oyun denir,” diyor, aslında gönüllü olarak özellikle rutin olmayan ve yaratıcılık gerektiren tüm deneyimlerde yer bulacaktır. Eğitimde puanda okullarımızda kodlama ve sınav çözümleri hep oyunlaştırılarak aktarılıyor bu yüzden bu nesil işyerlerine gelince bir uygulamayı kullanma ya da yaratıcı fikir oluşturma için de bu tarz yazılımlar ve süreçler kullanacağız. Eğitim, inovasyon, satış, pazarlama gibi alanlar en çok öne çıkacak. Dünyada da verimlilikten sürdürülebilir enerjiye turizmden satış/pazarlamaya kadar birçok konuda çok başarılı oyunlaştırma uygulamaları görmekteyiz.
YENİLİKÇİ VE EĞLENCELİ
İş hayatı için acil ihtiyaçlara yönelik önerileriniz var mı?
İş hayatında çalışan deneyimi tarafında özellikle yeni organizasyonel seviyede davranış değişikliği gerektiren konularda, yapanları ödüllendirecek ve bilgi yarışmalarıyla da bunu destekleyecek hazır yazılımlar kullanarak oyunlaştırmaları denemeliler. Zaten başlandıktan sonra oyun devamlı iyileştirilerek geliştiriliyor, ben asla oyunu kapatıp eski usül email,excel,whatsupla süreci yönetmeye dönelim diyen görmedim. Eğitim ve danışmanlık verdiğim firmalarda projeleri yönetime öneren mutlaka 1990 üstü doğumlu, ancak bu sorunu şirketteki var olan bir yöntemle değil de yenilikçi ve eğlenceli bir yöntemle nasıl çözerim diye düşünen parlak gençler var. Bu gençlere ve yenilikçi kendi süreçlerine organizasyonun zayıf yönlerini çözmeye yönelik daha çok fırsat verilmesiyle başlanabilir.
Örnek verebilir misiniz?
Bir katılım bankasında halı saha maçlarını koordine eden genç bir çalışan bunun için eşleştirme ve farklı puan sistemiyle bir yazılım yazınca şirketin yönetimi bu yazılımı aynen şubeleri de eşleştirerek dönemsel azalan kart satışları, nakit miktarı gibi hedeflerle gol atma kurgusuna çevirince ödüllü bir projeye dönüşmüş. Türkiye’mizden de başarı hikâyeleri var yeter ki imkân verilsin. Merak edenler Youtube’da “XTM Şampiyonlar Ligi Oyunlaştırma “ isimli sunumu izleyebilirler.
KAÇIŞ ODASIYLA İŞE ALIM
Dijitalleşme, otomasyonun artmasıyla birlikte, daha da öne çıkan sosyal ve duygusal zekânın geliştirilmesi konusunda oyun tasarımının nasıl bir katkısı var?
Oyunlaştırma kalabalığın gücüdür, derler. Özellikle birlikte bir şeyler üretmekte maddi ödüller ya da kurumsal ceza ile yaptırımlar bizi istediğimiz sonuca götürmüyor. Bu yüzden duygusal zekâmızla yaratıcılığımız, milyonlarca yıldır DNA’mıza işlenmiş hayatta kalma duygumuz olan oyunlarla mümkün.
Z kuşağında daha fazla anlam arayışı olacağı sıklıkla dile getirilen bir konu. Deneyim tasarımının önemi nedir?
Deneyim tasarımı müşteriler tarafında biraz daha normal olmuş durumda, sadece oyun sektörünün daha da somutlaştırdığı bazı avatar, meydan okuma, rozet, liderlik sıralaması gibi mekaniklerle desteklenmeli. Çalışan tarafında ne yazık ki şirkete girişten çıkışa kadar süreç tasarımları gerekiyor. Halen görüşmelerde iş formları doldurup görevler veriliyor, aslında Hollandalı bir banka açık pozisyon için görüşmeye gelen adayı ekiple bir kaçış odasına koyuyor ve sonra değerlendirmeye alıyor. Takım arkadaşlarından da yorum alıyor böylece pozisyona sadece yönetici karar vermemiş oluyor.
TÜRK FİRMASI YOK
Avrupa’da işe alımlarda, değerlendirmelerde, eğitimlerde artık oyunlaştırma öne çıkmış durumda. Türkiye’de oyunlaştırmanın yeri, önündeki engeller nelerdir?
Türkiye’de önce oyunlaştırmanın şirketlerdeki insan ve motivasyon odaklı sorunları çözebileceği konusunda bir farkındalık olmalı. Devamında da yöntemler ve çözüm platformları-uzmanları ile ilgili seçenekler çoğalmalı. Evet, Amerika ve Avrupa’da birçok firma işe alımda, inovasyon platformunda ve satış gibi konularında oyunlaştırmayı standart bir yöntem olarak kullanıyor. Türkiye’de de en büyük firmaların dönemsel uygulamaları var ancak tam oyunlaştırmayı bir kültür haline getirip müşterisinden çalışanına tüm kanallarda kullanan bir Türk firması şimdilik yok.
Oyun sektörünün geleceğiyle ilgili öngörünüz nedir?
Oyun sektörü film ve müzik sektörünün 3-4 katına ulaşmış durumda. Türkiye’de de beklediğimiz Peak Games ‘Unicorn’ hikâyesiyle ciddiye alınacak ve sadece oynatılmayıp oyun tasarımı ve oyunlaştırma eğitimden satışa kadar tüm uygulamalarda kendine yer bulacaktır. Ülkemizden ne yazık ki ne o meşhur inşaat firmaları ya da dünyanın dört bir yanına dağılmış perakende e-ticaret yapan firmalarından Unicorn’umuz çıktı.100’den az çalışanıyla 7-8 senelik bir oyun firmasından çıktı. Bence 2’incisi ve 3’üncüsü de yine oyun sektörden olacaktır.
Oyunlaştırma hangi teknolojiyle daha çok hayatımıza girecek?
Artırılmış gerçeklik, afişler, posterler, yoklama kağıtları, işyerinde yemek listeleri, trafik bekleme ışıkları, ilaç prospektüsleri, ürün etiketleri, kahve tutacakları hepsi bir oyun parçası olacak, okutup ödül kazanacağız (gülerek).
OYUNLARIN GÜCÜ ADINA
Kitaplarınızın içeriği hakkında bilgi alabilir miyiz?
İlk kitabım için 2015 yılında ‘oyunlaştırma’yı ilk kez duyduğumda yazdığım giriş kitabı diyebiliriz. Zaten dünyada da 2010 yılında duyulan ve yaygınlaşmaya başlayan bir terim oyunlaştırma ve oyun mekaniklerinin iş amaçlı kullanılması. İkincihttp://2.ci/” kitabım “İş’te Oyunlaştırma” kitabım ise daha çok kurumlara yönelik hem müşteri iletişiminde oyunlaştırma ve websitesi-mobil uygulamasında oyunlaştırma nasıl yapılır onu anlattığım bir kitap. Son kitabım da 2020 başında çıkan “Oyunların Gücü Adına” ise daha çok eğitimci ve öğretmenlere yönelik ki en çok talep puanda oradan geliyor. Bir eğitim tasarımı yaparken oyunlaştırma nasıl kullanırlar onu anlattım. Bizi okuyanlara da tavsiyem Youtube üzerinden TEDx Oyunlaştırma yazarak 3 TEDx konuşmamdan birini izlemeleri olur.
Ercan Altuğ Yılmaz Kimdir?
Yıldız Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Netron, Bilgeadam ve Turkcell Akademi’de 10 yılı aşkın süre dijital eğitim teknolojileri üzerine çalıştı. Bu süreçte oyun tabanlı ve oyunlaştırılmış birçok ödüllü eğitim projesini hayata geçirdi. Halen Bahçeşehir Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Beykoz Üniversitesi ve ITUSEM, BAUSEM gibi kurumlarda Oyun Tasarımı ve Oyunlaştırma dersleri vermektedir. Gamification Meetup ve Gamification Hackathon adlarıyla oyunlaştırma adına birçok etkinlik düzenlemektedir. Aktif olarak girişim merkezleri Startershub, Workinton, KWORKS, Impact Hub, İTÜ Magnet gibi kuluçka merkezlerinde mentorluk yapmaktadır. Şu anda dijitalleşme, dijital eğitim ve iletişim sistemleri, yeni nesil motivasyon, oyun tasarımı, oyunlaştırma, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gibi konularda eğitim ve seminerler verip, kurumlara danışmanlık yapmaktadır. Dünyadan seçkin oyun tasarımcısı ve oyunlaştırma uzmanlarının yer aldığı GamFed Uluslararası Oyunlaştırma Federasyonu’nun Türkiye temsilcisidir. GWC16 Gamification World Congress Madrid, Gamification Europe Brighton UK, Gamicon New Orleans USA, Gamilearn Barcelona gibi 10’dan fazla ülkede oyunlaştırma konferanslarından davet alarak sunum yapan ilk ve tek Türk’tür.
Paylaş