Paylaş
Hiç duymadığım bir eğitimi sistemiyle tanıştım, kafam fena halde karıştı. Sistem çocuklarımızın; kendileriyle barışık, özgür düşünen, özgüvenli, yaratıcı, kendine ve topluma saygılı bireyler olarak yetişmesini amaçlıyor. Atatürk cumhuriyet döneminde bu eğitim sisteminin farkına varmış ve birçok öğretmeni bu modeli öğrenmeleri için yurt dışına göndermiş. Google’ın kurucularının da aldığı bu eğitimi size de anlatayım istedim.
3-6 yaş arasına okul öncesi eğitim veren bir anaokulu düşünün. Çocukların bireysellik haklarına saygı duyan bir okul. Oyuncak yerine ılık olarak ayarlanmış gerçek ütüyle oynayan, mutfak kısmına geçtiklerinde gerçek bıçakla salatalık doğrayan çocuklar hayal edin. Hatalarının farkına kendileri varıyor, uyumaya da, yemek yemeye de kendileri karar veriyorlar.
Var mı böyle bir yer? İstanbul’da bir tane var. Küçük Kara Balık Çocuk Evi. Kar amaçsız, velileri tarafından kurulup tamamen Montessori eğitimi veren ilkokul. Dünyadaysa çok daha önemsenen bir eğitim programı Montessori. Tarihçesi şöyle:
İtalyan profesör Maria Montessori (1870-1952) yüzyıl başlarında her çocuğun bireyselliğine azami uyan bir pedagoji geliştirdi. Montessori 1907’de ilk çocukevi ‘Casa dei Banbini’de çocukların nelerden hoşlandıklarını ve hoşlanmadıklarını saptadı. Çocukların; ödüllerden, cezalardan, yetişkin tarafından programlanmış eğitimden, oyuncaklardan, öğretmen masasından, toplu derslerden, hoşlanmadıklarını... Buna karşılık özgür seçimden, hatalarını kendilerinin denetiminden, hareket etmekten, sessizlikten, özgür faaliyete dayalı bir disiplinden, kitapsız okuma ve yazmadan, alıştırmaların tekrarından, hoşlandıklarını gözlemledi. Eğitim sistemini çocuktan yola çıkarak kurdu. Bu, başka eğitim sistemleriyle karşılaştırıldığında çocukların kendi eylemleri sonucu hataların denetlenebildiği bir eğitim sistemi.
Montessori eğitimi temelde kişiliğin oluşumu üzerinde duruyor. Tıpkı Montessori’nin dediği gibi: “Eğitimde metot değil, insan kişiliği göz önüne alınmalıdır.”
TEMEL İLKELERİNİ TANIYALIM
- Çocuk, özeldir, tektir. Kendine has bir varlıktır.
- Etrafındaki maddesel dünyayı absorbe eder, gelecekte yetiştireceği kişi modelini biçimlendirir.
- Çocuk, insanların mimarıdır. Bu mimarlar farkında olmadan içlerindeki inşa planına uyarak kendi ritimleri doğrultusunda kendilerini geliştirmeye çalışır.
- Bu gelişime yetişkinler etki edemez, çünkü onlar inşa planını bilmez. Bir yetişkinin zamansız müdahalesi ya bu inşa planını tahrip edebilir ya da yanlış bir yöne yönlendirebilir.
- Montessori Eğitimi’nin temel taşlarından biri hazırlanmış çevredir. Çocuklar hazırlanmış çevredeki Montessori materyallerinden, bireysel ilgi ve eğilimine göre bağımsız olarak seçim yaparlar.
- Çocuklar istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde çalışır.
- İstedikleri kadar tekrar etme imkanı sunulur. Erken öğrenen yeni bir çalışmaya geçebilecektir çünkü herkesin farklı bir ritmi vardır.
- Çocuğun güçlü bir karakterde yetişmesini sağlamak için “bir bakıma fiziksel ve ruhsal bir hijyene” ihtiyaç vardır. Bu durumda yetişkinlerin görevi çocuğun içindeki yeteneği ve gizil gücü uyandırmak ve gelişim sürecinde desteklemektir.
Paylaş