Paylaş
Çanakkale’nin Biga ilçesinin Karabiga beldesinde düzenlenen açılış töreninde ilk start verilişine ve teknelerin limandan ayrılışına şahit olduk. Yarışlar 20 Temmuz günü tamamlandı ve ödül listesi belli oldu. Sonuçları merak edenleri organizasyonun sitesine alalım. Linke tıkladıysanız eğer, dikkatinizi özellikle bir takımın adının sık sık tekrarlanması çekmiş olabilir: İÇDAŞ Spor Kulübü. Bugün size bu kulüpten bahsetmek istiyorum biraz çünkü bence çok güzel işler yapıyorlar.
İÇDAŞ Spor Kulübü bünyesinde yelken, sörf, okçuluk, satranç ve basketbol olmak üzere beş dalda takımlar bulunuyor. 7 ila 17 yaş arası kız ve erkeklerden oluşan bu takımlardaki sporcu sayısı tam 500. Sporcuların çok önemli bir kısmı da Karabiga ve çevresindeki köylerde yaşayan kardeşlerimiz. 500 sporculu bir kulüp ilk bakışta çok büyük gelmeyebilir kulağınıza. Ancak Karabiga gibi, hatta Çanakkale gibi küçük bir yerleşim yerinde bu büyük bir sayı.
Üstelik bu kardeşlerimiz uluslararası alanda çok çarpıcı başarılara imza atıyorlar. Yelkende Türkiye sıralamasında ilk üçe giren, yılın en başarılı sporcusu seçilen, yüzmede kıtalararası yarışlarda birinci olan, sörfte dünya sıralamasında ilk 40’ta yer alan, basketbolda Türkiye’nin en köklü takımlarına karşı kıran kırana mücadele eden, milli takımlarda Türkiye’yi alnının akıyla temsil eden kardeşlerimiz var bu 500 sporcunun içinde.
Biliyorum böyle okuduğunuzda çok da bir şey ifade etmiyor size bu söylediklerim. Açıkçası yarışın açılış töreninde İÇDAŞ Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Selma Tekin’in konuşmasını dinlerken bana da başta çok bir şey ifade etmemişti. İçimden “Aferin” demiş geçmiştim. Ta ki Selma Hanım bizi Karabiga Sporcu Evi’ne götürüp gezdirene kadar...
40 sporcunun kalabileceği büyüklükte yatakhanelere, tam teşekküllü bir kondisyon salonuna, alanında çok başarılı eğitmenlere ev sahipliği yapan bu tesisi dolaştıktan sonra sporcularla (hem ev sahibi İÇDAŞ’ın hem de konuk takımların sporcuları vardı aralarında) birlikte vakit geçirme fırsatını da elde ettik. O sırada gördüm kardeşlerimin gözlerindeki ışıltıyı, hiç tanımadıkları yetişkinlerle konuşurken hissettikleri özgüveni…
Biraz kayırmış gibi olacağım ama özellikle kız sporcularımıza bayıldım. Her yaştan kadınlara yönelik şiddet olaylarının gündüz gözüne sokak ortasında yaşandığı, kız çocuklarıyla ilgili korkunç haberlerin altında ezildiğimiz şu günlerde, o sporcuların yüzlerinden okunan, “Ben açık denizin ortasında koskoca yelkeni idare ediyorum. Başarılıyım, güçlüyüm, bireyim, hayatla başa çıkabilirim” ifadesi o kadar değerliydi ki gözyaşlarımı tutmakta zorlandım. (Bunları yazarken yine boğazım düğümlendi, yaşlanıyorum sanırım.)
Üstelik kulübün işlerinin tamamen gönüllülük esasıyla, amatör bir ruhla yürütüldüğünü Selma Hanım’dan öğrenince daha da çok duygulandım. “Keşke daha çok olsa böyle kulüpler” dedim içimden ve bu yazıyı yazıp Türkiye’de olan güzel şeylerden birini sizlere de duyurmaya karar verdim. Umarım siz de benim kadar heyecanlanmışsınızdır çünkü heyecansız olmuyor böyle işler.
Not: Yazıdaki fotoğrafı Türkiye Yelken Federasyonu’nun Facebook sayfasındaki Uluslararası Barbarossa Cup 2018 albümünden aldım. Albümde sporcuların da çok sayıda fotoğrafı vardı. İzinleri olmadığından o fotoğrafları kullanmayı tercih etmedim. Ama siz sayfaya girip de o albümde bir-iki dakika dolaşırsanız, anlayacaksınız bahsettiğim ışıltının, özgüvenin ne olduğunu ve kaynağını.
Paylaş