Paylaş
Türkiye ve İtalya, Akdeniz kültürünün ortak değerleriyle birbirini iyi anlayan, siyasi ve ekonomik ilişkilerinde istikrarlı bir çizgiye sahip iki ülke. İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Luigi Mattiolo da Türkiye’de görev yapmanın önemli bir fırsat olduğu vurguluyor. Ankara’nın geniş bir diplomatik ağı olduğunu söyleyen Büyükelçi Luigi Mattiolo, bir başkentin öneminin ve büyüklüğünün, burada bulanan yabancı misyon temsilcilerinin yoğunluğu ile ölçülebileceğini ifade ediyor. Ankara’da görev yapmanın, özellikle de bir Avrupalı diplomat için çok önemli bir fırsat olduğunu belirten Büyükelçi Mattiolo’nun mesajları şöyle:
ANKARA’DA ZAMAN HIZLI AKIYOR
Üç yıldan uzun bir süredir Ankara’da görev yapıyorum. Ankara’da zaman çok hızlı akıyor. Bu ülkede aynı anda çok şey oluyor. Buradaki büyükelçilerin büyük kısmının yaptığı gibi Ankara ve İstanbul arasında mekik dokuyoruz. Ülkeyi baştan aşağı gezmek için de fırsatımız oluyor. Kapadokya’yı birden fazla ziyaret etme imkânımız oldu. Şanlıurfa, Gaziantep ve Adıyaman da sevdiğimiz şehirler arasında. Ayrıca önemli bir İtalyan popülasyonuna sahip olan İzmir’e de sıklıkla gidiyoruz.
ATMOSFERİNİ ÇOK SEVİYORUM
Ankara’nın atmosferini çok seviyorum. Çok boyutlu bir şehir. Beş milyondan fazla nüfusu olan büyük bir şehre göre yaşaması kolay bir yer. Ulus’a, Kale’ye gitmeyi çok seviyoruz. Bizi ziyarete gelen arkadaşlarımızı, akrabalarımızı sık sık Kale’ye, özellikle de Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne götürüyoruz. Bu şehrin tabiatını ve şehri çevreleyen manzarasını da seviyorum.
DİNAMİK DİPLOMASİ TOPLULUĞU
Ankara’nın çok sevdiğim bir başka unsuru da arkadaşlarımız ve dinamik diplomasi topluluğu. 37 yıllık diplomasi tecrübesinin ardından eskiden, başka başkentlerden tanıdığım birçok diplomatı burada tekrar görme fırsatım oluyor. Ankara büyük diplomatik ağın bulunduğu bir şehir. Bir başkentin büyüklüğünü burada bulunan yabancı misyon temsilciliklerin sayısıyla anlayabilirsiniz. Burada görev yapmak çok önemli bir fırsat, özellikle de bir Avrupalı diplomat için.
SİCİLYALI OLARAK TÜRK KÜLTÜRÜYLE BİRÇOK ORTAK NOKTAMIZ VAR
TÜRKİYE sadece bir Akdeniz ülkesi değil. Akdeniz kültürünün parçası olmak çok değerli ve ben çok gurur duyuyorum. Ancak Türkiye’de başka boyutlar da görüyorum. Kafkaslara açılan, birçok farklı özellikleri olan bir Anadolu ülkesi.
Güneyden, Sicilya’dan gelen bir İtalyan olarak Türkiye ve Türk kültürü ile birçok ortak nokta buluyorum. Örneğin, yaşça büyüklere saygı. Örneğin, verilen sözün tutulması. Sözünü tutmak bir onur meselesidir. Sözünüzü tuttuğunuz sürece güvenilirsiniz ve kâğıtlar imzalayıp, sözleşmeler yapmanız gerekmez. Ancak bir kez bile sözünüzü tutmazsanız, tüm güvenirliğiniz kaybolur. Bu bakış açısı Akdeniz’de, özelikle de güney İtalya’da yaygındır. Türkler ve İtalyanlar arasındaki bir başka ortak nokta da ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda yardımlaşma için ailenin harekete geçmesi. Aile bağları her iki ülke insanları için de önemlidir. Çocuk büyütmek, yaşlılara yardım etmek, hasta olanlara bakmak için, işsizseniz, paraya ihtiyacınız varsa… Yardım kurumlarına, devlete değil, önce aileye gideriz. Önce bankaya değil, ailemize gitmeyi tercih ederiz. Elbette Akdenizli olarak hayattan zevk almak, yemeği sevmek, arkadaşlar edinmek, doğrudan konuşmak da benzer özelliklerimiz.
TÜM TÜRBÜLANSLARA RAĞMEN TİCARETİMİZİ ARTIRDIK
Hem Türkiye hem de Avrupa için çok hassas bir dönemde Türkiye’de görev yapıyorum. Ani ve yoğun mülteci akını gibi önemli ve ciddi bir fenomenle, terörle mücadele, ekonomik krizle başa çıkmamız gerekti. Avrupa’da son altı, yedi yılda mali disiplin ve ekonomik büyümenin zorlu bir kombinasyonu gördük. Türkiye’de ise ekonomik büyüme inanılmazdı. G-20 ülkelerinin en iyilerinden biriydi. Türkiye’de de yapısal ekonomik reformlara ihtiyaç olacak. Çünkü tüm ülkeler aynı ihtiyaçla karşı karşıya kaldı. Türkiye ve İtalya ilişkilerininin bu şartlar altında hızlı seyrettiğini söyleyebilirim. İlişkilerimizi, belli bir yönü olan ve tüm türbülanslara rağmen seyrini sürdürebilen, ekonomileri birbirini tamamlayan olarak tanımlayabilirim. Bizler rakip değiliz. Avro bölgesindeki krizlere rağmen, bu ülkelerdeki çatışmalar nedeniyle Türkiye’nin Suriye ve Irak’a kapı olma rolünü kaybetmesine rağmen, büyük kayıplar yaşamadan ticaretimizi artırdık.
TÜRKİYE İLE COĞRAFİ İŞARETLER KONUSUNDA İŞBİRLİĞİ YAPIYORUZ
Özellikle üzerinde durduğumuz bir başka konu da Fikri Mülkiyet Haklarının yemek kültürü ve gastronomi ile ilgili uzantısı olan coğrafi işaretler konusu. İtalya ve Türkiye oldukça zengin kültürel mirasa sahip iki ülke ve bu mirasın en önemli bir parçalarından olan mutfak kültürü ve yerel ürünlerin korunması bu anlamda her iki ülke için de kritik önem arz ediyor.
İtalya’da coğrafi işaretlerin korunması sistemi oldukça uzun bir geçmişe sahip, Türkiye de bu alanda başarılı adımlarla ilerliyor. Yerel ürünler konusunda zengin birer portfolyoya sahip olan ülkelerimizin bu alandaki işbirliklerinin her iki ülke açısından da yararlı olacağına derinden inanıyorum.
Bu anlamda Türk Patent ve Marka Kurumu ile ortak çalışmalar yürütüyoruz. Coğrafi işaretlerin korunması ile ilgili ortak bir konferans düzenledik, İtalyan koruma konsorsiyumlarının ve Türkiye’nin deneyimlerini anlattık. Yine Türk Patent’le birlikte çalışmalarını yürüttüğümüz bir kitapta yerel ürünlerin korunmasıyla ilgili İtalyan ve Türk sistemlerini anlattık, İtalya’nın San Marzano domatesinden Türkiye’nin Malatya kayısısına kadar pek çok üründen örnekler verdik. Söz konusu bu yayın ilk kez İtalya Milli Gün resepsiyonu sırasında dağıtılacaktır. İleride de bu tür çalışmaları yoğunlaştırmayı ve bu tür işbirliklerini sürdürmeyi arzuluyoruz.
Paylaş