Paylaş
Az önce, tıpkı 100 yıl öncesindeki gibi, 13 ülkenin imzaladığı Şanghay Deklarasyonu açıklanmış, uyuşturucu ile mücadelede uluslararası işbirliğinin önemi yeniden vurgulanmıştı. Çin Halk Cumhuriyeti, başvurduğu yöntemler her zaman tasvip görmese de, gerek uyuşturucu kaçakçılığı ve bağımlılığı, gerekse irili ufaklı diğer suç tipleriyle mücadelede ilgi odağı olmayı sürdürüyor.
O nu ilk gördüğümde, küçük, dik yakalı, uzun kollu, çok dar ve çok kırmızı bir elbise giymişti Madam Jiang. Adının Lin Jiang olduğunu söylemişti de, ne kadar doğruydu bilemem. Zaten adının ne önemi var. Önemli olan anlattıklarıydı: “Aslen Şanghaylıyım” dedi. “İyi para kazanırsın, diyerek kandırdılar. Şu kuaföre satılacağımı nereden bilecektim.”
“Kuaför” dediği yerin arka tarafında bir masaj salonu vardı ve Madam Jiang, Asya’nın güneydoğusunda, gecenin ileri saatlerine dek açık kalan, kapısının üzerinde beyaz üzerine kırmızı şeritli yanar döner lambası bulunan dükkanların masaj salonlarında, sadece masaj yapılmadığını bildiğimin farkında değildi.
Ulusal ve uluslararası nitelikte kadın ve çocuk kaçakçılığı, Çin Halk Cumhuriyeti’nin başını çok ağrıtıyor. Bu çerçevede Çin, sadece kaynak ülke değil, hem transit, hem de bir hedef ülke. Çinli kadınlar, genellikle sahte vaatlerle, Malezya, Tayland, İngiltere, ABD, Avustralya, Avrupa, Kanada, Japonya, İtalya, Burma, Singapur, Güney Afrika ve Tayvan’a götürülüyor, buralarda ya seks endüstrisinde ya da işçi olarak çalışmaya zorlanıyor. Benzer şekilde, Çinli çocuklar da kaçırılarak ya da ailelerine para gönderileceği vaadiyle, benzer amaçlarla bu ülkelere götürülüyor. Öte yandan Moğolistan, Burma, Kuzey Kore, Rusya, Vietnam, Ukrayna ve Laos çocukları ve kadınları da Çin’e getirilip, 300-1500 TL karşılığında satılıyor. Yılda 10-20 bin kadar çocuk ve kadının, Çin’in bir bölgesinden diğerine kaçırıldığı da biliniyor. Çin hükümetinin 1 Ocak 2008’de yürürlüğe giren 5 yıllık eylem planı, bu sorunun üzerine daha koordine biçimde gitmesini ve ilgili ülkelerle işbirliğini sağlayacak.
GÖZ BEBEKLERİ KÜÇÜK KADIN
Etraf alacakaranlıktı. Madam Jiang’ın gözbebekleri ise iğne kadar küçük. “Seni eroine kim alıştırdı?” diye sordum ona. “Ben aslında Zhabei’de tedavi olmuştum” dedi. “Buralarda tekrar başladım.”
Şanghay’da, uyuşturucu ile mücadelenin 100. yılını kutlayanların bir bölümü, 27 Şubat 2009’da, Çin’in kayıtlı 1.12 milyon bağımlısından biri olan Madam Jiang’ın bir zamanlar tedavi edildiği, Şanghay’ın Zhabei bölgesindeki ünlü merkezi görmeye gittiler. Aralarından bazıları, Pudong’taki bağımlılık tedavi ve rehabilitasyon kompleksini incelemeyi tercih etti.
1800’lerin sonlarında Çin, bir yandan kendi topraklarında ekilen haşhaş, diğer yandan bir türlü yasaklayamadığı ve önce İngilizlerle, ardından hem İngiliz hem de Fransızlarla savaşmak zorunda kaldığı afyon ticareti yüzünden, 13.5 milyon vatandaşının yılda 38 bin ton afyon tükettiği bir batağa sürüklenmişti. Protestan ve Katolik din adamlarının baskısı sayesinde, İngilizler, Hindistan’dan alıp Çin’e götürdükleri afyon miktarını ciddi biçimde azalttılar. Aynı yıllarda, Filipin adalarını İspanyollardan satın alan ve önemli sayıda afyon bağımlısı Filipinlinin yanı sıra, Çinlilere, yılda 130 ton afyon satan onlarca şirketle karşılaşan Amerikalılar, uyuşturucu ile mücadeleyi küresel politikalarla yürütmeye karar verdiler ve 1909 Şubat ayı boyunca Şanghay’da toplanan ilk Afyon Komisyonu’nun öncüsü oldular. 26 Şubat 1909 Cuma günü, “Afyonun tıbbi amaçlar dışındaki kullanımını yasaklayacağız” dediler.
Davet edilen 14 ülkeden sadece biri, bu karara katılamadı: II. Meşrutiyet ilan edilmişti, huzursuzluklar giderek artıyordu, II. Abdülhamid’in 33 yıllık saltanatı sona ermek üzereydi. Önemli bir afyon üreticisi olduğumuz ve Lennep, Dutilh ve Wissing’ler gibi İzmir’de yerleşik Hollandalı aile şirketleri aracılığıyla Hindistan’ın doğusundaki ülkelere sattığımız halde, Osmanlıların, doğal olarak afyondan çok daha önemli kaygıları vardı. Bu nedenle Türkiye, Şanghay’daki 100 yıl kutlamalarına davet edilen ülkeler arasında yer almadı ve 26 Şubat 2009 tarihli Şanghay Deklarasyonu’nu imzalamadı.
100 YILLIK MÜCADELE BAŞARILI MI?
Şanghay’daki toplantı vesilesiyle sormamız gereken bir soru var: Uyuşturucu ile yüz yıllık mücadele başarılı oldu mu? Yüz yıl önce, önemli bir bölümü Hindistan ve Çin’de olmak üzere, yılda 40 bin ton afyon üretiliyordu. Günümüzde kaçak üretim 8 bin tona düştü ve hemen tamamı Afganistan kaynaklı. Yüz yıl önce dünya nüfusunun % 1.5’i tedaviye muhtaç uyuşturucu bağımlısı iken, günümüzde bu sayı, % 0.5.
Uluslararası sözleşmeler sayesinde, arz ve talep kontrol altına alındı ama, uyuşturucu bağımlılığı hâlâ çok ciddi bir sorun. Yeryüzündeki her 20 kişiden birinin, son bir yıl içinde, en az bir kez yasa dışı bir madde kullandığı hesaplanıyor. Yasa dışı ekim ve üretimin yapıldığı ülkelerle, kaçakçılık yolları üzerinde bulunan yerlerde, bu oran çok daha yüksek. BM’nin tüm çağrılarına rağmen, gelişmiş ülkelerin mücadeleye desteği düşük. Uyuşturucu madde kullanımının suç olmaktan çıkartılmasını, sözleşmelerin değiştirilmesini isteyenlerin sayısı giderek artıyor.
Madde bağımlılarının tedavisine daha fazla önem verilerek, daha zor ve daha pahalı birinci basamak önleyici tedbirler - yani maddenin hiç denenmemesine yönelik eğitimler gözardı ediliyor. Yüz yıl sonra bir kez daha ŞangHay’da toplanıldığında, nasıl bir tabloyla karşılaşılacağını düşünmek bile istemiyorum.
ŞANGHAY’DA KRİSTAL MET TEHLİKESİ
Resmi verilere göre, giderek daha fazla Şanghaylı kadın, uyuşturucu bağımlısı oluyor. Üstelik, madde kullanma yaşı da düşüyor. Çinli yetkililer, “bağımlı” teriminden, madde kullanırken iki kez yakalananı anlıyorlar. Bu kişiler, hemen zorunlu tedaviye alınıyor. Bağımlılıkla mücadele edebilmek amacıyla polis, okullarda, madde etkisi altında olanların video kayıtlarını gösteriyor.
Şanghay Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu, geçtiğimiz yıllarda uyuşturucu bağımlılarının % 22-24’ünün kadın olduğunu, bu yıl oranın % 25’i aştığını bildiriyor. Şanghay hastanelerine kayıtlı 33 bin kadar bağımlı olduğuna göre, kentte 10 bine yakın kadın esrar, eroin, metamfetamin ya da kokain kullanıyor demektir.
İlk bakışta, 20 milyonluk bir şehir için bu sayı fazla olmayabilir ama, bilinen her bağımlıya karşılık, en az 10 gizli bağımlının olduğu kabul edilirse, Şanghay’da 100 binin üzerinde kadının bir uyuşturucu ya da uyarıcının pençesinde olduğu hesaplanabilir. Komisyon başkanı Zhu Weihang’a göre bu artışın nedeni, eskisine oranla daha fazla kadının, yasa dışı maddelerin satıldığı eğlence bölgelerinde çalışıyor olması. Kullanıcıların, genellikle Şanghay’a ülkenin başka bir yerinden gelen ya da getirilen kadınlar olduğu ve özellikle kristal metamfetamin kullanımında artış olduğu söyleniyor.
KAÇAKÇILAR İDAMLA CEZALANDIRILIYOR
Ekstazi, amfetamin ve metamfetamin gibi modern zaman uyarıcıları, Batı dünyasında popülaritesini giderek kaybederken, bu coğrafyanın genç nüfusu arasında giderek yaygınlaşıyor. Yüz yıl önce erişkin nüfusunun önemli bir bölümü afyonla uyuşturulan Çin, son on yılda, uyuşturucu ile ilgili 956 bin ceza davası açarak, 970 bin kişiyi tutuklayıp, 73 ton eroin, bir o kadar metamfetamin, 16 ton afyon ve 10 milyon kadar ekstazi tabletine el koyarak, yeni bir batağa düşmemek için bütün gücüyle mücadele ediyor ve eleştirilere aldırış etmeksizin, kaçakçıları idamla cezalandırıyor, onlarla işbirliği yapan memurları ömür boyu hapse mahkum ediyor.
Ancak, Şanghay toplantısının açılış töreninde de belirtildiği gibi, birkaç yıl öncesine kadar garaj köşeleri, otel odaları gibi küçük mekanlarda, az sayıdaki kullanıcı için üretilen amfetamin ve benzerleri, artık, imalatta kullanılacak öncüllerin temininden, son ürünün dağıtımına kadar, zincirin her aşamasını elinde tutan uluslararası örgütlerin kontrolünde. Her geçen gün, kendine yeni pazarlar bulmaya çalışan örgütler, etkisi daha çabuk başlayan, vücuttan atılımı daha uzun süren, daha fazla bağımlılık yapan yeni ürünleri sentezlemekten de geri durmuyor. Tedavisi bir yıla varan kristal met, bunlardan biri.
ÇİNLİLERİN ASIL BAĞIMLI OLDUKLARI TUDOU.COM
Bu yıl 25 Şubat, Tibet takvimine göre Losar, yani yeni yılın ilk günüydü. Çinlilerin, etnik azınlıkların kendi takvimlerine göre yeni yıl kutlamalarına izin vermediği iddia edilse de, Şanghay’daki Gongkang lisesinin 900 kadar Tibetli öğrencisi için düzenlenen festival, bunun aksini kanıtladı. Öğleden sonra öğrencilerin bir bölümü, tıpkı Şanghaylı diğer yaşıtları gibi, kentin 1500’e varan internet kafesinden birinin yolunu tuttu. İlk tercihleri, her zamanki gibi Eastday Bar oldu. Eastday, Çin’in dört bir yanında şubeleri olan ve Şanghay’daki diğer kafeler gibi, 2010 Dünya Expo fuarı öncesi, personelini İngilizce kursuna göndermek zorunda olan bir zincir.
E-postalar ve günün haberleri hızla geçildikten sonra, gençlerin hedefi Tudou.com, yani Çin’in You Tube’u. Gary Wang’ın 2005 başında kurduğu video paylaşım sitesinin günlük izleyici sayısı 12 milyon. Çalışanlarının sayısı da üç yılda, üçten yetmişe çıkmış. Şimdiye kadar pek para kazandığı söylenemez ama, Gary, bu yıl içinde, etkileşimli zengin (rich) medya reklamlarına başlamayı planlıyor. İşte o zaman, internette devrim yaratacağından hiç kuşkusu yok.
Gary Wang’ın hedefleri yüksek ama, başı ciddi biçimde belada. Gençlere bedavadan yerli ve yabancı film, TV dizisi ve müzik klipleri seyretme olanağı veren site yüzünden, aleyhine açılan telif hakkı davaları ile boğuşuyor.
ŞANGHAY CİNSELLİĞİ YENİDEN KEŞFEDİYOR
Çin’de pornografi yasak olmasına rağmen, hem kaçak DVD’ler, hem de internet sayesinde kolay erişilebilir durumda. Şimdilerde en popüler video, Bayan Huang’ınki. Evinde, kendi olanaklarıyla ürettiği ve internetteki bloguna yüklediği 12 dakikalık porno videosu, birkaç haftada binlerce kez indirilecek kadar seyirci bulmuş, sohbet odasına giren hayranlarından 30 bin yuan (5 bin TL kadar) tahsil edecek noktaya ulaşmıştı. Gerçi Bayan Huang, geçtiğimiz Aralık ayında tutuklandı ama, polisin bütün gayretlerine karşın, videosu sanal alemdeki yerini koruyor.
Şanghaylı yetkililer, 2004’te açılan Seks Fuarı’nı ağır biçimde eleştirmiş; Çin’in 5 bin yıllık cinsellik tarihinden örnekler sunan Nanjing sokağındaki özel müzenin, turistik broşürlerde yer almasına izin vermeyip, kentin 80 kilometre dışına taşınmasına neden olmuş; cinsel içerikli radyo ve televizyon programlarını sansürleyerek, doğum kontrol yöntemleriyle ilgili reklamları yasaklamıştı.
Ancak, frengi ve HIV gibi, bulaşıcı hastalıklarda gözlenen artış yüzünden, tıpkı ülkenin diğer yöneticileri gibi, politikalarında çok önemli değişikliklere gittiler. Batılılarca “Doğu’nun Fahişesi” olarak tanımlanan Şanghay’ın kötü şöhretini temizleme gayretlerini bir yana bıraktılar. Örneğin, 2007 Ağustos’unda Şanghay 4. Uluslararası Erişkinlere Oyuncaklar ve Üreme Sağlığı Fuarını desteklediler, başkentte açılacak benzeri bir fuara katılımı özendiriyorlar.
Bu ayın ortalarında ülke genelinde başlatılan Güneş Işığı Projesi ile, cinsel yolla bulaşan hastalıkların ve kısırlığın tedavisi gibi konularda toplumu aydınlatmayı, kondom kullanımını yaygınlaştırmayı ve devlet eliyle konan tabuları, yine devlet eliyle yıkmayı hedefliyorlar.
Paylaş