Seçimde Aziz Nesin’i aman gene haklı çıkarmayalım

Medya çoktan girdi ama ülkenin insanları daha yazın rehavetini yaşayıp bütün sene hayal ettikleri tatillerini sürdürürlerken seçim havasına girebildiler mi, tam kestirebilmiş değilim.

Yine de politikayı yakından takip eden dostlarımın arasındaki konuşmalardan sizlere bazı işaretleri yansıtmaya çalışacağım.

İnsanların sık sık yaşadıkları zorluklardan biri ikilem içinde kalmak, diğeri ise hiç bir seçeneklerinin olmaması... Şu ara etrafımdaki bilinçli seçmenler seçeneklerini ortaya koydukları halde hem ikilem yaşıyorlar hem de kararsız vaziyetteler. Vakıa, bütün bu kararsızlar eninde sonunda bir karar verecekler ve kıymetli oylarını bir yönde kullanacaklar.

Bu seçmenler en azından kime oylarını vermeyeceklerini biliyorlar ama verebilecekleri arasında hangisi lehine kullanacaklarına karar veremiyorlar.

*

Bir gün bir seçmen bana, ‘‘Oh, siz ne rahatsınız, en azından kime oy vereceğiniz belli’’ demişti. Eğri veya doğru, belki hakikaten bu bir rahatlıktı. Yani biz damgalıydık... Damgam, benim de bir partiye kayıtlı ve üstelik kongre delegesi olmamdı. Dolayısıyla partim iyi bir iş yaptığı zaman takdir sözleri duyarım, beğenilmeyen bir iş yapıldığı zaman da üstüme yürünür, ‘‘Senin başkanın bak neler karıştırıyor’’ diye...

‘‘Karizma’’nın ne demek olduğunu daha anlayabilmiş değilim ve bu kelimenin anlamını pek çok kişiyle tartışmaktayım. Tam anlamı yönünde de kimse değerlendirmeye gitmiyor. ‘‘Falan parti başkanının karizması var’’ veya ‘‘yok’’ gibi tartışmalar yapılıyor.

Tabii, karizma ne anlamda kullanılıyor tam kestirememekteyim ama bana kalırsa, hangi parti başkanının karizması vardır diye baktığımda hiç birinde karizmayı görememekteyim. Esasında şu anda dünyadaki hiç bir başkanda da karizma yoktur, şayet karizma önemli ise.

*

Anlayamadığım başka bir şey ise, şu: Bu tip insanlar güya bilinçli seçmenlerdir. O partinin yaptığı müspet veya menfi işlere bakmamakta ve arkasında illa ki bir karizma aramaktadırlar. Ne menem şey ise, bu karizma denilen nesne...

Bilinçsiz seçmenin kararı daha kesindir. Mahallesinde işittiği hiçbir zaman tutulmayacak olan vaatlere kanmıştır ve o yolda kararını çoktan vermiştir bile. Zaten bu yüzden devletin eğitim bütçesi, diyanet işleri bütçesinden daha azdır ya her zaman... Bilinçsiz seçmen daima daha kolay karar vermektedir ve kemikleşmiş oylar daha ziyade bu tür seçmenlerden gelmektedir.

Geçen hafta Hırvatistan'da iken kaç adet siyasi partileri olduğunu sorduğumda bana alaylı bir şekilde ‘‘Her Hırvat'a iki parti düşer’’ cevabını verdiler. Galiba biz de Hırvatlar'a benzeyeceğiz.

*

Şu anda ülkemizde çok parti var. Yeni Meclis gene bölük pörçük partilerden oluşacak, kurulacak olan koalisyonlar ise gene eninde sonunda bozulmaya mecbur kalacak.

Ama etrafımdaki konuşmalar ve tartışmalardan anladığım kadarıyla bilinçli veya bilinçsiz, seçmenlerin hepsi denenmemiş partilere oy vermek istiyorlar ama seçmenlere değiştiklerini beyan eden veya etmeyen, yeni kurulduklarını sanan ve yeni parti olduklarını söyleyenlerin hepsi eskiden kalma... Ülke sorunlarını yeni bir nefesle çözeceklerini ima ediyorlar. Bunların hepsi hoş güzel de, ne kadar yeni olurlarsa olsunlar, ne kadar yeni rüzgarlar getirirlerse getirsinler, ülkemizin sorunları hep aynı...

İnşallah halkımız doğru yönde karar verir.

Aziz Nesin nur içinde yatsın, burada söyleyemeyeceğim ve beni çok şaşırtan cümlesini hep anmaktayım...
Yazarın Tüm Yazıları