Yugoslavya bölündükten sonra Hırvatistan Cumhuriyeti'nin İngilizce adı Republic of Croatia (okunuşu Kroçia) olmuş. Kendimi İngilizce bilir zannederdim halbuki bu adı daha evvel hiç duymamıştım.
Hırvatistan'da es kaza siz Yugoslavlar veya Yugoslavya kelimesini kullanırsanız bir dayak yemediğiniz kalıyor. Yugoslavya kelimesine tahammülleri yok. Dalmaçya sahillerinde Zadar, Şibenik, Trogir gibi şehirlere Hvar, Korçula gibi adalara uğradık.
Her biri kalesiyle, katedralleri ve çan kuleleriyle 12-13. yüzyıldan kalma küçük birer Ortaçağ şehri olup filmlerdeki gibi son derece sevimli ve görseldi.
Her gittiğimiz yerde gözümüze hoş gelen rastgele lokantalara girdik ve her birinde fevkalade yemek yedik.
Balıkları bol özellikle de kabuklu deniz mahsulleri. Şarapları gayet hafif ve keyifli bir içimi var. Zaten arabayla dolaştığımızda her yerin üzüm bağlarıyla dolu olduğunu tespit ettik.
İzmir'de hiç üzüm bağı göremez oldum acaba nereye kayboldular?
TURMEPA’YI DESTEKLEYELİM
Yatçılığın yoğun olduğu bu sahillerde deniz pırıl, pırıl. Halbuki bizde denizler fena halde kirlendi. Ne yapacağız? Denizlerimizi nasıl kurtaracağız diye kara, kara düşünüyorum. Deniz Temiz Derneği'ne (TURMEPA) çok yardımcı olmamız gerekmektedir. Biz halk olarak yardım etmezsek, devletin büyük gelirlerinden biri olan turizmi korkarım ki kaybedeceğiz.
Hırvatlar, ülkelerinden çıkan kaşifler ve onların keşifleriyle övünmektedirler. Bakın neler keşfetmişler.
Hırvat asıllı ve Şibenikli Faust Vrançik 1577'de paraşütü yaratmış. 1856'da Similian'da doğup 1943'te New York'da ölen Nikola Tesla, 1884'te T. A. Edison'la çalışmış ve elektrik ve radyo akımları üzerine büyük keşiflerde bulunup Niagara Şelaleleri’nden elektrik üretmekten tutun da Colorado'da 200 kw'lık radyo istasyonuna kadar 700 patentin sahibi olmuş.
Zagreb'li Slavojub Eduard Penkala ise 1906'da asrımızın en büyük keşiflerinden biri olan tükenmez kalemin kaşifi.
Beylerimizin en güzel aksesuvarı olan kravat da bir Hırvat keşfidir. 17. yy.da Croat askerlerinin göğüslerini korumak için boyunlarından sallandırdıkları bezlere kravata adını vermişler, daha sonra Fransız ihtilalinde rejime karşı geldiklerini göstermek için Fransızların boyunlarına taktıkları siyah kravat şeklindeki aksesuvar 19. yy.da bugünkü yerini en nihayet bulmuştur.
HIRVAT KADINLARI GÜZEL
Hırvatlar ne kadar övünseler yeridir zira oldukça önemli keşifler ülkelerinden çıkmıştır.
Meşhur gezgin Marco Polo da, o zamanlar Venedik Dükalığı’na ait olan Kurçola adasında doğmuştur.
Bu arada kocam Doğan da kaşif olmuştu Hırvatistan'da. Hırvat kadınlarının çok güzel olduklarını keşfetmişti. Zaten eski Yugoslavya'da seçilen güzellik kraliçelerinin çoğunun Hırvat asıllı olduğu söylendi. Bu kıyılara gelmek isteyen beylere duyurulur.
Kendisi de bir Hırvat olan Tito, maalesef keşfettiği yapışkanda başarılı olamamıştır zira öldükten sonra zamk gevşemiş ve yok yere hepsi birbiriyle savaşarak ayrılmışlardır. Hepsi slav ırkından oldukları halde birbirlerinden ayrılmayı tercih etmişlerdir. Aralarında evlenen karılar ve kocalar bile birbirlerine düşman olmuşlardır.
Şimdi bu yeni ülkeler aralarında pasaport kullanmakta olup sadece Sırbistan hepsine vize uygulamaktaymış.
Son durağımız Dubrovnik ise içindeki şehri ile gördüğüm en güzel kaleye sahip, en zengin ve en görsel şehir. Harpte güya epeyi hasar görmüş ama şimdi her şey yerli yerinde ve Unesco'nun koruması altına alınmıştır.
Geceleri de o kadar güzel aydınlatıyorlar ki şehir adeta bir mücevher gibi parlıyor.
Evi kurtarırken çektiğim çile
Bir de benim Antalya Kale İçi'nde kurtarmaya çalıştığım evi tamir ettirirken çektiğim sıkıntıları göz önüne getirdim, sonra da ben evi kurtardım, ama Kale İçi'nin gerisi pislik içinde, bakımsız ve perişan durumunu düşündüm ve bizim adam olmamız için daha birkaç fırın ekmek yememiz gerektiğine karar verdim.
Adriatik Sahilleri’nin hakikaten görmeye değer, insanın ufkunu açan, görgüsünü ve bilgisini artıran bir bölge olduğu muhakkak.