Hanımlar, başka bir erkeği garanti etmeden boşanmayın

Benim çocukluğumda boşanmış bir hanım cemiyette kabul görmezdi. Bu Avrupa cemiyetlerinde de böyleydi. İngiltere Kralı Sekizinci Edward boşanmış bir hanıma aşık olduğu için tahtından feragat etmek mecburiyetinde bırakılmıştı.

İngiltere kraliyet ailesinde yakın tarihte büyük bir mücadele neticesinde ilk boşanan kişi de, Prenses Margareth'tir. Boşanmak, gerek Batı'da gerekse ülkemizde böyle bir tabuyken bu devirde çocuk oyuncağı oldu.

Son günlerde hangi dost meclisine girersem gireyim, kulağıma mütemadiyen ayrılma ve boşanma haberleri fısıldanıyor. Boşanma üzerine ahkám kesmeye başlamadan önce, kendimce evliliğin tarifini yapmam gerekir diye düşünüyorum, ki buna hak kazandığımı da zannediyorum, zira evlilikte kırk seneyi büyük bir muvaffakiyetle bitirip kırk birinci seneye girmiş bulunuyorum.

Esasında evlilik, insan hayatında kurulmuş olan en zor ortaklıklardan biridir. İnsan ailesiyle bile zaman zaman sürtüşürken değişik dünyalardan gelen iki değişik cinsiyetin bir araya gelerek hayatlarının en mahrem noktalarını paylaşmalarının yanında, el ele vererek hayat merdivenlerinde beraberce yukarıya tırmanmaları bu ortaklığın bir yönüdür. Öbür yönü ve bence en önemlisi ise birlikte ortaya getirdikleri bir varlığı mücevher gibi işleyip cemiyete yararlı, kendi ayakları üzerinde duran bir insan yaratmaktır.

Hatırlıyorum, benim çocukluğumda boşanmış bir hanım cemiyette kabul görmezdi. Bu sadece Türkiye'de değil, Avrupa cemiyetlerinde de böyleydi.

Unutmayalım ki İngiltere Kralı Sekizinci Edward boşanmış bir hanıma aşık olduğu için tahtından feragat etmek mecburiyetinde bırakılmıştı. İngiltere kraliyet aliesinde yakın tarihimizde büyük bir mücadele neticesinde ilk boşanan kişi de, Prenses Margareth'tir. Boşanmak, gerek Batı'da gerekse ülkemizde böyle bir tabu iken bu devirde çocuk oyuncağı gibi bir şey oldu.

Bunun sebeplerini araştırdığımda, karşıma genç kadınların ve erkeklerin ekonomik özgürlüğü, sorumsuzluğu, fedakárlıktan kaçınmaları ve şımarıklıkları çıkıyor.

Çabuk verilen evlilik kararları hüsranla neticelenerek çabuk boşanmalara sebebiyet veriyor. Bir kere, insan mutlaka kendi görgü seviyesindeki bir insanla evlenmelidir. Unutmayalım ki evlilikler her ne kadar iki kişinin arasında olurlarsa olsunlar, aileler de birbiriyle evlenmektedir. Her iki tarafın aile düzenlerinin ve görgü seviyelerinin birbirine uyması şarttır. Aksi takdirde evlenen çiftler arasında da huzursuzluklar çıkar.

Bizim yaşıtlarımız arasında artık bu tür sorunlar geride kaldı, ama bizden sonraki nesillere baktığımızda epey kopmalar sözkonusu oluyor.

Yakınlarımın kızlarına veya oğullarına niye boşanmak istediklerini sorduğumda çok sudan sebeplerle karşıma çıkıyorlar. ‘‘Peki, çocuklarınız ne olacak?’’ diye sorulan bir suali ise ‘‘Çocuklar gayet sakin karşıladılar’’ şeklinde sanki herhangi bir konudan bahsediliyormuş gibi cevaplıyorlar.

Bir kere evlilik, fedakárlığı önceden kabullenmektir. Bir sevgi alışverişini dengeli kurmaktır. Aşk ve seks geçicidir. Beraber gülebilmek ve paylaşabilmek, evliliğin en sağlam güvencesidir.

İki çift birbirinden hoşlandı, aileler münasip buldu ve evlendiler diyelim. Bu birlikteliklerde bir müddet sonra aşk bitiyor, seks monotonlaşıyor, çocuk sahibi olmak heyecanı da geçiyor ve düzen yerinde ise hiçbir merakı da olmayan kadınlar ve adamlar başka heyecanların peşine düşüyorlar. Hele hele kadının eli yüzü biraz düzgünse bu heyecanlar başka yerlerde de aranmaya başlıyor.

Boşanma sebepleri genelde ya üçüncü bir kişinin varlığıdır veyahut ekonomiktir. Bu sebeplerin arasına içkiyi ve dolayısıyla dayağı da koyabiliriz. Dayak yüzünden boşanan kadın çok azdır, zira dayağı ve küfürü yiyen kadınların çoğu bundan muhakkak hoşlanıyorlardır, aksi takdirde o dayağı yememek için dikkat ederler. Ama boşanmalara sebep daha ziyade üçüncü kişilerin varlığıdır. Ekonomik sebepler, bence ikinci planda kalır. Boşanma, genellikle hırslı ve her şeye sahip olmak isteyen veya ailesinin ekonomik gücüne güvenen kadınların mazeretidir.

Gelelim üçüncü bir kişinin varlığına... Bu daha ziyade ve normal olarak yakın arkadaşlıklardan ortaya çıkan bir sorundur. Kimsenin sokakta üçüncü bir insan arayacak hali yok ya! Erkekler ise genellikle sekreterleriyle işi pişiriyorlar. Şöyle etrafınıza bir baksanız, pek çok kişinin sekreteriyle evlendiğini tespit edersiniz.

Erkeklerin pek çoğu sert kadınlardan hoşlanmazlar, dolayısıyla etrafa bakmaya başlarlar ve en yakında sekreterlerini veya arkadaşlarının karılarını bulurlar.

Genç bir çift olarak hiçbir arkadaşınızla içli dışlı yaşamayın. Hele hele devamlı kavga eden çiftlerle hiç görüşmeyin, zira ister istemez etki altında kalırsınız.

Kocanızın başka bir kadına áşık olduğunu anlarsanız katiyen bunu gurur meselesi yapıp boşanmaya kalkarak öbür kadının ekmeğine yağ sürmeyin. Etrafınızda ‘‘Kocanı boşa, boynuz yeme’’ diye nasihat eden arkadaşlarınıza da sakın ha kanmayın. Şayet boşanacaksanız bile başka bir adamı garanti altına almadan kendi kocanızı terk etmeyin, ortalıkta kalırsınız, üstelik bir kadın için yalnızlık son derece zordur.

Bence alışmış kudurmuştan beterdir. Zannediyorsanız ki yeni gelecek adam veya kadın daha iyidir, yanılırsınız. Zira hiç kimse mükemmel değildir, alışmış olduğunuz kocanızın veya karınızın iyi taraflarını görmediğiniz için kötü tarafları gözünüze batar, halbuki bu sefer yeni adamda veya kadında kocanızda veya karınızda fark etmediğiniz iyi taraflar kötü olarak ortaya çıkar. Siz, en iyisi alıştığınızdan şaşmayın.

Uzun müddet bekár olan bir adamı evliliğe sürüklemeye kalkmayın, zira bekár kalmış erkekler kendi özgürlüklerine son derece düşkündürler, ama evlenmiş ve boşanmış bir adamı evliliğe sürüklemek daha kolaydır. Çünkü o zaten cefaya alışmıştır. Evli bir adama sakın ha, kanmayın. Evli bir erkeğin sizin için boşanacağını zannetmeyin, zira erkekler maceraya meraklı olur ve kolay kolay karılarını boşamazlar. Şayet erkeğin evliliğinde bir kusur varsa, o zaten üçüncü bir kişiyi aramadan boşanır.

Hele hele çocuğunuz varsa hiç boşanmayın, zira o çocuk için kavgalı bir ortamda dahi olsa vazgeçemediği bir annesi, bir babası ve bir yuvası vardır. Cici hanımlar, nazik beyler; marifet kapıyı vurup çekip gitmek değildir, o kapının arkasındaki zorluklarla mücadele edip, bu birlikteliği sürdürmektir. Gelin boşanmayı bu kadar hafife almayın şayet ortada çok büyük bir kusur yoksa...
Yazarın Tüm Yazıları