Biz seçimle barajı tartışıyoruz, Fransızlar Matisse ile Picasso’yu
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Ülkemizde seçim atmosferine girilmiş ve medyada seçim olacak yahut olmayacak, şu parti barajı geçiyor, bu parti geçemiyor haberleri yer alırken, sizi başka karşılaştırmaların yapıldığı bir ülkenin, Fransa'nın başkenti Paris'e götürüp oralarda nelerin tartışıldığını, nelerin mukayese edildiğini anlatmaya çalışacağım.
Evet, Paris'te, Picasso ve Matisse, bir sergi ile mukayese edilmekte ve bu iki önemli ressamın sanatları karşılaştırılmakta. Herhalde dünyada az yapılan bu mukayeseli sergi için epey bir ön çalışma yapılmış ve bu iki ressamın dünyada bulunan bütün resimleri elden geçirilerek birbirlerinden nasıl etkilendiklerini zengin örneklerle anlatılmış. Bu etkileşimi yan yana sergiledikleri tablolarla gözler önüne seriyorlar. Bence oldukça önemli olan bu sergi ve eserler üzerine bir sanat tarihçisi olmadığım için ahkám kesmeyeceğim ama bana ilginç gelen her iki ressamın karakterlerini ve şahsiyetlerini anlatmaya çalışacağım.
Picasso'dan 12 yaş daha büyük olan Matisse, aslında bir hukukçu idi ve sonradan geliştirdiği resim yapma kabiliyetinde daima ölçülü ve hesaplıydı. Ama renkleri cesurca kullanmıştı. Dışa açık olduğu zamanlar korkunç sevimli ve kültürlüydü. Her zaman ihtiyatlı ve kuralcıydı. Hiçbir zaman bohem olmayı kabul etmemişti, gözü sadece iyiyi ve güzeli görürdü.
Picasso ise doğduğu İspanya'da harika çocuk statüsü ile resim yapmaya başlamıştır. Hemen farkedilen karizması tabii ve büyüleyiciydi. Çok acımasız ve deliliğe varan yönleriyle bile çekiciydi. Tamamen bir bohem olan Picasso'nun gözü her şeye takılabilirdi.
Bu iki ressam post-empresyonist idiler ve her ikisi de hayattayken meşhur olmuşlardı. Birbirlerini tanırlardı ama yakın olamamışlardı. Hayatları birbirlerinin eserlerini takip etmekle ve yapıtlarına gıpta ederek bakmakla geçmişti.
Picasso, Matisse'e 'Ben çizgilerime hakimim ama hálá renklerimi aramakla meşgulüm, sen ise renklerine hakimsin ama hálá çizgilerinin arayışı içindesin' demişti. Bu cümlenin ne kadar doğru olduğu, şimdi sergideki her tabloda hissediliyor.
İslam sanatından oldukça etkilenen Matisse, bir dönem sadece 'odalık' resimleri yapmıştı, buna imrenen Picasso da odalık konusunu işlemişti. Kübizmi red eden Matisse, sonunda Picasso'nun kübist resimlerine hayran olmuştu. Picasso ' Enine boyuna düşünülürse, sadece Matisse vardır', Matisse ise 'Beni tenkit edebilecek bir tek kişi vardır, o da Picasso'dur' cümlelerini birbirleri için sarfetmişlerdi.
Matisse öldüğünde, haberi Picasso'ya Matisse'in kızı vermişti. Telefona dahi çıkmayan Picasso cenazeye gitmeyi de reddederek, sadece 'O, bana odalıklarını miras bıraktı' demekle yetinmişti.
Bu iki değerli ressam, geleneksel çizgilerin ve renklerin sınırlarını oldukça zorlamışlardı.