Cleveland Orkestrası'nın evi olan Severance Hall gördüğüm en güzel konser salonu. 1931'de inşaatı tamamlanmış olan salon, Amerika'da radyo yayını yapabilen ilk müzikholdü.
Akustiği o devirlerde bile en iyi olan salonlardan biriydi. Tek bir kılına bile dokunulmadan 36 milyon dolara restore edildi ve Ocak 2000'de yeniden hizmete açıldı.
Cleveland'a gelip de dünya çapındaki orkestrasını dinlemeden dönmek bana yakışmazdı. Nitekim Cleveland'da uzunca kaldığım her iki seferde de üç defa konsere gitme şansını elde edebildim. Biliyorsunuz, Cleveland Orkestrası dünyanın sayılı orkestralarından biridir ve bana göre dünya sıralamaları içinde ilk beşin içine girer.
Kurulmasına 19. yy. sonunda teşebbüse geçilen bu orkestra pek çok evrelerden sonra 1918 yılında ilk konserini verdi ve zamanla dünya çapında olan bugünkü konumunu elde etti.
Gerek Batı ve gerekse bizim klasik Türk musikisini severek dinlerim ama her ikisinden de çok anladığımı söyleyemem. Burada klasik musikiden bahsedecek değilim, fakat Cleveland'lıların orkestralarını dinlemek üzere gittikleri konser salonunu anlatmak istiyorum. Çünkü hemen her yerde konsere gitmeyi adet edinmiş biri olarak pek çok konser salonuna girip çıktım ve bence Cleveland Orkestrası'nın evi olan Severance Hall, gördüğüm en güzel konser salonu.
İnşaatı, 1921 ile 1936 seneleri arasında Cleveland Musiki Sanatı Cemiyeti'nin başında bulunan John L. Severance başlattı. İnşaat sırasında karısı vefat eden John L. Severance, onun anısına en büyük bağışı yaptı ve salonun isminin sahibi oldu. Bu arada rahmetli annemi anmadan geçemeyeceğim, zira Şah Cihan'ın ölen eşinin anısına yaptırdığı Tac Mahal türbesine çok imrenmişti ve bana, ‘‘Bu hatun ne kadar şanslı ki adına böyle muhteşem bir mezar yaptırılmış’’ demiş ve ölüm döşeğinde iken ‘‘Muhakkak git, Tac Mahal'i gör’’ diye tembih etmişti. Ben de gitmiş ve anneme hak vermiştim. Severance Hall, bana bu hatıramı anımsattı.
1931'de inşaatı tamamlanmış olan salon Amerika'da radyo yayını yapabilen ilk müzikhol olma önceliğini de taşır. Neo-klasik üslupta oval ve fevkalade bir fuayeden içeri girdiğinizde büyük olduğu halde sıcak ve şirin görünen Art Deco bir süsleme sizi karşılar. Art Deco tarzı bana hep soğuk gelmiştir ama salon insanın içini ısıtır ve son derece güzeldir. Derinlemesine ve uzunlamasına tasarlanmış olan salonun her köşesinden sahneyi rahatlıkla temaşa etmeniz mümkündür. Her seferinde değişik yerlerden bilet bulabilen bendeniz buna bizzat şahit oldum. Hele hele biletleri ucuz olan en üst balkonda oturuyorsanız, harika tavan süslemelerini seyretmenin zevkini de tadabilirsiniz. Zaten akustiği o devirlerde bile en iyi tasarlanmış bir salon olmasıyla da meşhurmuş. Her köşesinden sesler aynı seviyede duyuluyor.
300 KİŞİLİK SAHNE
Bütün süslemeler eğrelti otu yaprakları ve rozet şeklindeki çiçeklerden ibaret. Gümüş zemin üzerine kabartma bu süslemeler bej roze renginde. Sahne çok derin ve yüz elli kişilik bir koro ile yüz elli kişilik bir orkestrayı rahatça barındırıyor. Bu derin sahnenin en dibinde ve ortasında harikulade bir org bütün ihtişamıyla karşınızda. Ne yazık ki bir org konserine rastgelemedim ama dinlemesi herhalde çok muhteşemdir diye düşünüyorum.
Severance Hall, dekorasyonunun tek bir kılına bile dokunulmadan 36 milyon dolara mal olan ve bütün yeni teknolojileri içeren bir restorasyondan geçerek 2000 yılının Ocak'ında tekrar kullanılmaya başlandı. Burada Noel zamanı Haendel'in Messiah'ını, daha sonra ise Mahler'in 2. senfonisini dinledim. Her ikisi de koro eşliğinde çalınan bu parçaları her yerde dinlemek mümkün olamıyor.
Sonra, modern klasiklerden Messianen'nin ‘‘Turangalila’’ senfonisini de dinledim. Bu konserde de adını bugüne kadar hiç duymadığım bir enstrümanla tanıştım: Piyano eşliğinde çalınan bu senfoniye adına ‘‘Ondes Martenot’’ denilen bir çalgı refakat etmekteydi.
Salonun altında, lezzetli yemekler yenilen hoş bir restoran ve CD'ler satan bir de hediyelik eşya dükkánı bulunuyor. Burada bizim Atatürk Kültür Merkezi'ndeki konserleri düşündüm. Merkezin piyanosu bile yoktur ve piyano konserlerinde piyanoyu dışarıdan kiralamak mecburiyetindesinizdir. Filarmoni Derneğimiz ise taze kan girmesine izin verilmeyen, ezeli ve ebedi olarak aynı insanlarca idare edilen, abone biletleri temin etmekten başka bir aşama yapamayan bir yerdir.
Cleveland Orkestrası, pek çok dernekler sayesinde yaşıyor. Bizde ise ne devlet, ne de heyecanı olan gençlere yerlerini bırakmayan dernekler var ve bazı işlerin kolayca başarılmasına değil, kurulu düzenlerin aşama yapıp gelişmesi yerine zorla nefes aldırılarak yaşamalarını temine çalışıyorlar.