Paylaş
Bursa’da doğdu. Hürriyet Mahallesi’nde yaşıyorlardı. Babası THY’da memurdu. 1977’de Yunuseli Havaalanı kapanınca İstanbul’a taşındılar. İlkokul ikinci sınıftan itibaren Güneşli’de ikamet etmeye başladılar. Bakırköy’de düz liseye başladı. Ancak yapamayınca Bağcılar Endüstri Meslek Lisesi Yapı Ressamlığı Bölümü’ne geçti.
O zaman 4 yıllık eğitim aldı. İnsanlarla diyaloğu da seviyordu. Bir süre sonra askere gitti.
Askerden dönünce Hürriyet Gazetesi’ni okurken, Timsan A.Ş.’nin Bursa şantiyesinde çalışacak eleman ilanını gördü. İnşaat mühendisi, mimar, elektrik mühendisi ve yapı ressamı arıyorlardı. Askerden geleli iki, üç ay oluyordu. Babasına gazeteyi gösterip, ‘Bursa’ya gideceğim, şantiyeye gireceğim’ dedi. 1992 yılının Mayıs ayında Hasanağa’ya ilk girişini yaptı.
Şantiyede kalıyordu. Genelde çalışanlar evliydi. Bekar olduğu için diğerleri İstanbul’a veya oturdukları yere gidiyorlardı. Rıdvan, görevli kalıyordu. Bu sürede gelen firma temsilcileri ile daha fazla diyalog kurma imkanına kavuştu. İşin son günlerinde Çağdaş Bölme’nin o zamanki sahibi Lütfü Demir geldi. Kendisine, ‘Bizim senin gibi adama ihtiyacımız var. Potansiyel bölme işleri, yer döşeme, asma tavan işleri yapıyoruz’ dedi. O zaman bu işler Türkiye’de yeni yeni çıkıyordu. ‘Sen yapar mısın?’ diye sordu. Cazip gelen teklif üzerine Rıdvan, burada çalışmaya karar verdi. 7 sene burada satış müdürlüğü yaptı. Sahada çalışırken, birçok kişi tanıdı.
‘SEN YAPARSIN’
Bürosit’in eski genel müdürü Hayrettin Bıçakçı, ‘Bıkmadın mı? 7 senedir aynı işleri yapıyorsun. Büro Art diye yeni ofis mobilyaları şirketi kuruluyor. Sahibi Necati Kirişçi’nin Türkiye geneli satış pazarlama müdürüne ihtiyacı var’ dedi. Rıdvan, bu işlerin daha farklı olduğunu ve bayilik yapısını kurmanın kolay olmadığını dile getirdi. ‘Sen yaparsın’ dedi. Bir, iki görüşmenin sonunda firma sahibinin yanına götürdü. ‘Gider bakarsın, işine nasıl gelirse onu yaparsın’ dedi.
Firma sahibi anlattı. Farklı bir işti. Türkiye’yi gezecekti. Heyecanlandı. Helalleşti ve 7 senelik işini bıraktı. Büro Art’a geçti. 1,5 yıl kadar satış müdürlüğü yaptı. O dönem Türkiye’de 67 il vardı ve hepsine gitti. Hayal ve idealleri vardı ama olmadı. İşten ayrılmayı düşünüyordu. Bu süreçte değerlendirmeler yapıyordu. Çalıştığı yerde İmalat Müdürü Dilek Hanım ile Muhasebe Müdürü Efatin Bey, ‘Madem ticarete atılmayı düşünüyorsun, neden biz ofis mobilyaları yapmıyoruz? Ufak bir yer açalım kendimiz üretelim. Kendi işimizi yapalım’ önerisinde bulundular. Rıdvan şaşırmıştı. ‘Tamam ama bizde para yok. Sermayeyi nereden bulacağız’ dedi. Bakıldığında durumu en iyi olan oydu. Babasının evinde oturuyor, 11 yaşında bir otomobili vardı.
Dilek Hanım, Toprak Bank’ın finansa bakan ilgili kişiyi tanıyordu. Onunla görüştü. Yeni proje başlattıklarını söyledi. ‘Ne yapacağınızı hazırlayın. Toprak Leasing’e sunacağız, işletme ve makine sermayesi alabilirsiniz’ dedi.
16 KİŞİ BAŞLADILAR
Ortaklar banka ve leasingi ayarlamadan, 1999’da o zaman köy olan Özlüce’de yer tuttular. O zaman para birimi olarak Mark vardı. Bankaya başvurularının durumunu sordular. ‘Genel müdürlüğe sunacağız, sizi çağıracaklar’ yanıtını aldılar. 15 gün sonra bir telefon geldi ve ‘Bekliyoruz’ dediler. Görüşme bittikten 40 dakika sonra Genel müdür yüzü gülerek geldi. ‘Makine alın, biz bunun finansmanını leasingden sağlayacağız. Taksit taksit bize ödeyeceksiniz. 100 bin Mark işletme sermayesi veriyoruz’ dedi.
HATIR SİPARİŞLERİ ALDI
Cnc, hırdavat lazım diye küçük küçük kesme makinelerini alıp, hattı belirlediler. 13 kişiye de istihdam sağlayarak, 16 kişi çalışmaya başladılar. Rıdvan bildiği bütün bayileri gezmeye başladı. O günlerde firmaların ihtiyacı olmasa da hatır siparişleri veriyordu. Çok heyecanlandılar. 3 gün sonra 1 aylık işe eriştiler. Yetiştirmek için zamanla sayıları 38’e kadar çıktı.
ARABALARINI SATIP AYAKTA KALDILAR
İşler iyi giderken, 2000 Kasım’ında dolar ve mark yükselmeye başladı. Ekonomiyi çok bilmiyorlardı. İnternet çok yaygın değildi. Makineyi mark ile almışlardı. Cüzi karlarla çalışıyorlardı. Borç da arttı. Kasım, Aralık derken korkmaya başladılar. Sırayla arabalarını satmaya başladılar. 3 ayı araba satarak götürdüler. 2001 krizi ile birlikte ödemeleri yapamaz duruma geldiler.
TELEFONU KONTROL ETTİ
Kara kara ne yapacaklarını düşünüyorlardı. Telefonlara Vildan Hanım bakıyordu. Rıdvan iş yerine geldi. Aradan bir saat geçti. Telefon bir kere çalmamıştı. Arada ‘Arayan soran var mı?’ diye soruyordu. Bir müddet daha geçti. Hareket yoktu. ‘Vildan, telefon arızalı olmasın’ dedi. ‘Ahizeyi kaldırdı yok ağabey çalışıyor’ yanıtını aldı. Bu defa diğer telefonla çalışıp çalışmadığını kontrol etti. Çalışıyordu ancak ne arayan, ne de soran vardı.
AÇIK VE DÜRÜSTLÜĞÜ KAZANDIRDI
Malzeme ödemelerini bırakın, maaşları ödemekte bile zorlanıyorlardı. Burada açık ve dürüst olmanın faydasını gördü. En fazla mal aldıkları firmaların sahiplerine gitti, ‘Bizim borcumuz borç. Şu anda bunu ödeyemiyoruz. Borcum ne kadarsa kenara koyun. Bana 10 bin liralık mal verin. Ben onu alayım, üreteyim, satayım. 12 bin-13 bin lira olarak göndereyim. Hem borcumu ödeyeyim, hem ben yaşayayım, ticaretimiz devam etsin’ dedi. O günün şartlarında imalatçı firmalar, destekledi. Bir sene böyle gitti.
PAZARLAMA İLE İVME KAZANDI
Bir arabaları vardı. Onu servis gibi kullanıyorlardı. Pazarlamaya gittiklerinde sıkıntı yaşıyorlardı. Rıdvan, pazarlama için şehir dışına çıkmaya karar verdi. Araba kiraladı. Yalova’dan başladı ve 13 günde Karadeniz’den İç Anadolu’ya, Doğu Anadolu’dan Güneydoğu Anadolu’ya kadar birçok kenti dolaştı. İstediği satışları gerçekleştiriyordu. Hemen fakstan kendi iş yerine imalat ile ilgili bilgi veriyordu. İşleri yukarı ivmelendirdi.
ORTAKLIK BİTTİ
2004 yılının Haziran ayında Dilek Hanım evlenince İstanbul’a taşındı ve ortaklıktan ayrıldı. 2006’da Efatin Bey ayrıldı. Sembolik aldıkları ortakların da ayrılmasının ardından 2014 yılının 15 Kasım’ından bu yana Rıdvan İşbaşaran, tek başına faaliyetini sürdürmeye başladı.
ŞİRKET BÜYÜDÜ
Zaman içerisinde NOSAB ardından da Hasanağa Organize Sanayi Bölgesi’ne taşındı. Burada 9 bin 100 metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 12 bin metrekare alanda üretim yapıyor. Ofis mobilyaları alanında birçok ürün ortaya koyan firmada 128 kişi istihdam ediyor. Mobilya iskeletine kadar üretim konusunda esnekliklerinin bulunduğunu söyleyen Masachi Office Furniture Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan İşbaşaran, model çıkarma konusunda avantajlı olduklarını vurguluyor. Masachi markasıyla üretim yaptıklarını hatırlatan İşbaşaran, Türkiye’de 51 ilde 124 bayi ağının bulunduğunu açıklayarak, 13 ülkeye ihracat yaptıklarını kaydetti. Geçen yıl toplam 32 milyon TL ciro gerçekleştirdiklerini ifade eden İşbaşaran, bunun yüzde 12’sinin ihracat olduğunu dile getiriyor.
EN BÜYÜK İDEALİ MARKALAŞMAK
Hedeflerinden de bahseden İşbaşaran, “Markalaşmak en büyük idealim. Ofis mobilyasında marka çıkaramıyoruz. Bizim en büyük sorunumuz bu. Ev mobilyası için 10 marka sayarsınız ancak ofis mobilyasında sayamazsınız. Elle tutulur belki 5 firma var” dedi.
MERDİVENALTI ÇOK FAZLA
Bunun nedenleri ile ilgili açıklamalarda da bulunan İşbaşaran, “Yatırım yapabilecek kârı bırakmıyorlar. Ayrıca merdiven altı firmalar ve kayıp kaçak oranı çok yüksek. Kuaför açmak için bile Berberler Odası’na kayıt yaptırmak gerekiyor. Şartları, kriterleri var ancak mahallede ‘Marangoz makinesi alıp çalışacağım’ diyene ‘Talaşı nereye atacaksın, toz emme sistemin var mı?’ diye soran yok. Biz mesela bu sene 3 kere denetlendik” şeklinde konuştu.
KDV YÜKSEK
Sektörde KDV oranının çok yüksek olduğunun altını çizen İşbaşaran, “8 ay KDV yüzde 8’e düştü. Satış rekorları kırdık. Yüzde 30 büyüdük. Ev mobilyasında yüzde 60 büyüyen firmalar oldu. KDV’nin düşmesi kimsenin canını yakmıyor. Daha çok iş ile daha fazla istihdam sağlanıyor” dedi.
DEĞER GÖRMEK İSTİYORUZ
Sektör olarak değer görmek istediklerini söyleyen İşbaşaran, “Cari açığı olmayan bir sektörüz. Otomotivde iyi ihracat yapıyor ama ithalata dayalı ihracat var. Biz, en az cari açık veren sektörüz. Çalıştıracak kişi bulamıyoruz. Öğrencilerin bölümlerini seçmeleri için teşvik vermeye çalışıyoruz. Bugün Bursa’nın sayılı firmalarının sahiplerinin hepsi endüstri meslek lisesi mezunu. Bugün meslek liselerine giden sayısı çok az. Oysaki önem verilmesi gerekiyor” diye konuştu.
OFİS MOBİLYASINDA MODA
Ofis mobilyalarında da bir moda olduğunu dile getiren İşbaşaran, iki senedir beyazın ağırlıkta olduğunu belirterek, “2018 ve 2019’da antrasit ve krem renklere dönüş var. Yeni nesille birlikte modern çizgiler talep görüyor. Ahşap, hacimli daha kapalı ve gösterişli masalar üretiyorduk. Şimdi daha soft renkler isteniyor. Modern ve ince çizgili, estetik tasarımlar isteniyor. İlerleyen süreçte ürünlerimize biraz daha teknoloji girecek” dedi.
Paylaş