Paylaş
Yeni yılda temiz bir sayfa açma klişesi, sanıyorum 2021’e kadar hiç bu denli önemli olmamıştı.
Evet, 2020 yılı çok zor geçti, tarifsiz acılar yaşandı, hayatta kalanlar olarak sevdiklerimizin hayatlarıyla ilgili endişe duyduk, maddi zorluklar, sıkıntılarla boğuştuk.
O da yetmedi, karantina ve sağlık tedbirleri nedeniyle birbirimizden uzak, bir araya gelemediğimiz bir yıl geçirdik. Bunca kötülüğün arasında belki de bahsedebileceğimiz tek iyi şey, evlerini bir hayvanla paylaşan insanların yaşadığı ayrıcalıktı. Köpekler, dış dünyadan habersiz, hayatlarının en iyi yılını yaşadı belki de. Çünkü ev arkadaşları onları hiçbir zaman yalnız bırakmadı, hep yanı başlarındaydı. Kediler belki bundan memnun kalmamış olabilir ama onlar da yine sürekli “hoşnut olmadıkları” ilgiye mazhar oldular.
Kısacası, evde kalanlar akıl sağlıklarını koruyabildilerse, bunu önemli ölçüde evlerini paylaştıkları evcil hayvanlarına borçlular.
Şimdi, 2021’e girerken de sokağa çıkma yasağı uygulanacak ve biz yine evlerimizde olacağız. Ve yeni yıla evcil hayvanlarımızla gireceğiz.
O nedenle bir hatırlatma: Yılbaşı menüsü hazırlarken, kedinizi-köpeğinizi, sokakta yaşayanlar da dahil unutmayın. Onlar olmasaydı, bu yıl akıl sağlığımızı koruyamazdık.
2020’DE EN ÇOK BÜYÜYEN SEKTÖRLERDEN BİRİ OLDU
AMERİKALILARIN bu sene evcil hayvanlarına harcayacağı paranın 99 milyar dolara ulaşarak rekor kırması öngörülüyor. Pandemiyle beraber yaşanan beklenmedik büyüme, evden çalışma modeli insanları yalnızlıklarını paylaşacakları bir hayvan sahiplenme fikrine yönlendirdi. Bu da sektörde müthiş bir büyümeye yol açtı. İnsanlar en çok evlerinde ortaya çıkan problemleri çözmeye yarayan ürünleri satın aldılar. Pek çoğunun 8 ay önceye kadar yeni bir ev arkadaşı fikrine sahip olmadıkları için hazırlıksız yakalandıklarını söyleyebiliriz.
Evden çalışma ve esnek çalışma yaygınlaştıkça insanların kedi-köpek sahiplenmeye devam etmesi bekleniyor.
FREUD MEĞER KÖPEKLERİ DAHA ÇOK SEVİYORMUŞ
“KEDİLERLE geçirilen vakit asla kayıp değildir” sözünün atfedildiği psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, bu sözün aksine, meğer kedilerden daha çok köpeklerle bağ kuruyor ve onları seviyormuş. Tam tersi olmasını beklerken aslında Freud kedilerden pek de hoşlanmazdı.
Londra’daki Freud müzesi okur mektuplarına cevap verirken, “Freud Nazilerden kaçıp İngiltere’ye sığındığında yanında ailesi ile birlikte iki köpeği Chow ve Lun’u da getirdi. Londra’nın batısında geçirdiği 6 aylık karantina sürecinde yanında hep köpekleri de vardı” ifadelerini kullanıyor.
Freud da köpekler için, “Saf sevgiden aciz, her zaman sevgi ve nefretin birbirine karıştığı nesne ilişkileri kuran insanların aksine köpekler, dostlarını sever ve düşmanlarını ısırır” diyor.
MÜJDE SAHİPLERİNE BAĞLANIYORMUŞ
YENİ bir araştırmanın sonuçlarına göre kediler insanlarını tahmin edilenden çok daha fazla seviyor. Kediler kendilerini büyüten insanları aynı köpekler kadar çok sevip bağlanıyorlar. Bağ kurma biyolojiyle bağlantılı bir davranıştır.
Oregon Devlet Üniversitesi tarafından geçen yıl yapılan araştırma bebeklerin bağ kurmasına benzer bir davranışın yavru kedilerde de olduğu belirlenmiş. Bağ kurmanın biyolojiyle ilintisini anlatan araştırmaya göre bu bağlanma biçimi sonradan değiştirilemiyor.
Duymayı istediğiniz şeyleri bilim söyleyince insan mutlu oluyor.
OKUR FOTOĞRAFI
KIYMETLİMİZ KÖPÜK
OKURUMUZ Melda Üçkardeş kedisi Köpük’ün boy boy fotoğraflarını “Köpük bizim kıymetlimiz. Kendini sevdirir. Sıkıldı mı bir ısırık atar ve gider. Uyurken en olmadık şekiller alır. Kendi kabından su içmez. Ya elimizden ya da bardaktan içmeyi sever. O bizim prensesimiz” notuyla paylaştı. Sizden de bekliyoruz.
NOT: Kediniz ya da köpeğinizin fotoğrafını #dünyagüzeli etiketiyle ve Hürriyet’i mention’layarak sosyal medyada paylaşın ya da sdemirel@hurriyet.com.tr adresine mail atın, seçip paylaşalım...
Paylaş