Paylaş
Yavru kediler birlikte büyüdüklerinde birbirlerini tanıyorlarmış. Ancak bir süreliğine ayrılıp yeniden bir araya getirildiklerinde birbirlerini unutmuş olabiliyorlarmış.
Kardeşler birbirlerinden avlanmayı ve oyun oynamayı öğrenirmiş. Bu yüzden yavru kedileri sürekli güreşirken görüyormuşuz.
Kediler kardeşleriyle ömür boyu süren bağlar kurmazmış. Bir kedi sosyal olgunluğa 18 ay-4 yaş arasında erişirmiş. Dolayısıyla erken dönemde ayrılan yavrular birbirlerini kısa sürede unutuyormuş maalesef.
Burası kritik: Erken dönemde yavru kedilerin birbirleriyle ve anneleriyle iletişimleri yeteneklerinin, sosyal becerilerinin ve kişiliklerinin gelişmesi için hayati derecede önemli. Yavru kediler 8’inci haftada sütten kesilip kendi başına beslenmeye başladığında annesinden ayrılmak için şartlar uygun hale gelmiş olmuyor. Yavruları 12 haftadan önce ayırmamak gerekiyormuş.
Annelerinden çok erken ayrılan yavrular uygun davranışlar sergilemekte zorlanabiliyor. Endişe, asabiyet, mizaç problemleri ve yavaş öğrenme gibi olumsuz durumlar gelişebiliyor.
Yavru kedi sahiplenirken en önemli detay: Kardeş iki kediyi birlikte eve getirmek. Uyumu kolaylaştırırken, en önemlisi hayat boyu yalnız hissetmezler.
#Satınalmasahiplen derken, bu maddeler de aklınızda bulunsun.
YETMEZ AMA, YETMEZ
TEMEL haklar konusunda istediğimiz noktaya kavuşamamak can sıkıcı. Yıllardır beklenen hayvan hakları yasası sonunda Meclis’te kabul edildi ama kamu vicdanını tatmin eden bir durum olmadığı tepkilerden belli.
Hayvanlara yönelik cinsel saldırı, köpek dövüşleri, yunus parkları, hayvanat bahçeleri gibi hayvan istismarına yönelik yapılacak düzenleme beklentisi, ya da işlenen suçlar karşısında ‘gerçekten’ hapis cezası içeren kanun isteği boşa çıktı. Hayvan haklarını kanunlarla korumayı beklemek yerine insanlara hayvan sevgisini aşılama yoluna gitmek, sanıyorum ki daha zorlu olmasına rağmen daha gerçekçi bir yol. Biliyorsunuz, ülkemizde hiçbir şey, hiçbir zaman kolay olmuyor.
Umarım ilk fırsatta hayvan hakları aktivistlerinin istediği düzenleme yapılır.
İŞTE BUNDAN KORKUYORDUK
KORONAVİRÜS salgınıyla eve kapandığımızda tüm dünyada barınaklardaki hayvanların sahiplenildiği haberiyle avunmuştuk. Bu sayede eve kapanan insanlar kendilerine yoldaş bulmuş, bu kedi, köpekler de huzura erişmişti. Aşının ardından normalleşme başlayınca korkulan oldu. İlk veri Kaliforniya’dan. Los Angeles’taki barınakların birçoğu şimdiden doldu. Üzücü olan şu: ABD’de her yıl barınaklarda yarısına yakını köpek olmak üzere 1.5 milyon hayvan uyutuluyor. Sahiplendirilerek kurtarılan köpek sayısı 1.000. Umarım bu kötü furya ülkemize uzanmaz.
ONLARI COVID-19’DAN KORUYALIM
HATIRLARSINIZ asılsız bir haber yüzünden kedi ve köpeklerin COVID-19 bulaştırma ihtimali nedeniyle sorunlar yaşanmıştı. Halbuki araştırmalar gösteriyor ki, kedi ve köpekler insanlara bulaştıramıyor ama kedi ve köpekler insanlardan COVID-19 kapabiliyor. Kanada’daki Guelph Üniversitesi’nin araştırmasına göre araştırmaya katılan kedilerin üçte ikisine, köpeklerin yüzde 40’ına sahiplerinden COVID-19 bulaştı. Sözün özü, koronavirüse yakalandıysanız, kedi ve köpeğinize de sosyal mesafe uygulayın, onları bu şekilde koruyun.
BU ÜÇLÜYÜ KAÇIRMAYIN
İSTANBUL’DAN okurumuz Naz Mina’nın maili sonrası bir istisna yapıyorum müsaadenizle. Bu üç muhteşem güzellik yuva arıyor. Hepsi dişi, 4 aylıklar. Hepsi İstanbul’da. Kendisine Instagram üzerinden başvurabilirsiniz: www.instagram.com/nazminamert
Bir kediye, bir köpeğe yuva olmak harika bir şey.
NOT: Kediniz ya da köpeğinizin fotoğrafını #dünyagüzeli etiketiyle ve Hürriyet’i mention’layarak sosyal medyada paylaşın ya da sdemirel@hurriyet.com.tr adresine mail atın, seçip paylaşalım...
Paylaş