Serhat Demirel

Köpeğimle evde kaldık ne yapacağız

27 Mart 2020
Evcil hayvanların COVID-19 kapabildiği ya da taşıyıcı olduğuna dair bilimsel bir kanıt yok hâlâ.

O yüzden içimiz rahat. Ama kendimizi de korumamız gerekiyor. Önlem olarak öncelikle #Evdekal çağrısına imkânı olanlar uyabiliyor.

Türkiye’de halihazırda bir sokağa çıkma yasağı yok. Yine de bu ihtimale karşı köpeğinizin ve kedinizin veteriner kontrollerini, aşılarını yaptırmanız, acil durumlarda kullanacağınız ilaçlarını hazır etmeniz önemli. Ama asıl sorun, enerji fazlası olan köpeklerin hem enerjilerini boşaltacakları oyun alanı, hem de tuvalet ihtiyaçlarını giderebilecekleri bir ortam sağlayabilmek.

New York Times’ın haberine göre, dışarı çıkamadığınız durumlarda yapacağınız şey şu:

* Evden çıkıyor gibi hazırlanın.

* Köpeğinizi de dışarıya çıkıyor gibi hazırlayın.

* Rutin gezilerinizde yanınıza ne alıyorsanız yine onları alın.

* Bu halde evin içinde gezmeye başlayın.

* Evde köpeğinizin tuvalet ihtiyacını gidereceği noktaları önceden belirleyip, hazırlık yapmak şart.

Yazının Devamını Oku

Eve kapandık ama onları unutmayın

20 Mart 2020
Daha önce karşılaşmadığımız bir durumu yaşıyoruz. Çin’in Vuhan kentinde görüldüğü anda yavaş yavaş dünyada konuşulmaya başlanan koronavirüs, bu ay ülkemize geldi ve hayatımızı kökünden değiştirdi.

Uzmanların virüsün yayılmasını engellemede en önemli şart olarak bize sundukları sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyuyoruz ve zorunlu haller dışında evden çıkmıyoruz. Artık iş nedeniyle evden çıkmak zorunda olanlar dahil, sosyal sorumluluk kampanyasına dönüşen #EvindeKalTürkiye’ye hemen herkes uyuyor.

Hal böyle olunca, sokak hayvanları için önemli bir tehlike meydana geliyor: Unutulmak.

Mahallemizde, işyerimizde ya da işe giderken yolumuz üzerinde rastladığımız ve bağ kurduğumuz sokak hayvanları, sokakların boşalmasıyla beraber, büyük bir yalnızlığa ve daha da önemlisi açlığa doğru yol alıyorlar.

EVDEN ÇIKARKEN MAMA ALALIM

Bunu önlemek için yapabileceklerimiz var elbette. Birincisi, bunu kendimiz yapabiliriz. Zorunlu haller dışında evden çıkmıyoruz, o zorunlu hallerde -market, eczane, köpeğinizin tuvalet ihtiyacı için evden çıktığınızda- yanımıza bir de kedi-köpek maması alabilir, sosyal mesafe ve hijyene uyarak evden çıktığımız kısa zamanda, onlar için bu mama ve suyu sokağımızda uygun bir yere bırakabiliriz.

Bir de şehirlerimizdeki ormanlarda yaşayan, artık evlerimize çekildiğimiz için insanlarla karşılaşma şansları iyice azalan canlılar var. Onlar için de belediyelerin alacağı önlemleri beklemek durumundayız. Umarım gereğini yaparlar.

O güne kadar siz zorunlu hallerde sokağa çıkarken aklınızın bir yerine sokak hayvanlarını yazmayı unutmayın. Evden çıkmıyorsanız da sizin yerinize sokak hayvanlarını besleyen platformlar var. Ormanamama.com, instagram.com/cakbipati ve instagram.com/huysuz.ihtiyar bunlar arasında. Sosyal medya aracılığıyla bu platformları bulup güvenilirliklerini öğrenmek çok kolay. Yardımda bulunmayı ihmal etmeyin, belki karşılıksız sevgilerine ufak da olsa bir cevap vermiş oluruz.

HAYVANLAR HAKKINDA DÜŞÜNELİM

Yazının Devamını Oku

Ankara'nın kedisever belediye işçisi

13 Mart 2020
BU güzel ihbar, Ankara’da yaşayan okurumuz Saniye Aydemir’den geldi.

Notu şöyleydi: “Belediye görevlisi her gün bu kedilere çocuklarına bakar gibi bakıyor ve bir veterinerle anlaşarak bedeli karşılığı kısırlaştırılmasını sağlıyor. Bu haliyle hepimizin takdirini kazandı.”

55 yaşında, Ankara’da bir ilçenin belediye görevlisi olan beyefendiye ulaştım ve konuştum. İsmini gizleyerek -izinsiz konuşması başına bir iş açmasın diye- anlatıyorum. Çocukluktan beri sokak hayvanlarıyla ilgilendiğini belirtiyor: “Çocukluğumda köpeklerim, kuşlarım, kedileri vardı. Annem-babam da severdi hayvanları. Evimiz gecekonduydu, hiç evde hayvan bakmazdık ama.”

Şimdi de durum değişmemiş. “Köpek kapmış, tedavisini yaptırıp eve aldım” dediği, adı Prenses, cinsiyeti erkek kedisi haricinde evde hayvan beslemiyor. Günlük rutiniyse şöyle: “Mesaim sabah 8’de başlıyor ama ben 7’de görev yerimde oluyorum. Önce onların mamalarını veriyorum. Mamaları kendim alıyorum. Yardım edenler de var. Özellikle veteriner masrafı için destek olanlar oluyor. Bir öğretmen var, Aslan Bey, o çok yardım ediyor. Şu anda tedavide olan 2 kediyle beraber 11 tane kedim var.”

Tabii ki “Neden besliyorsun” diyerek kızanlar oluyormuş ama o bölgede yaşayanlarla beraber, buna aldırış etmiyor. “Çalıştığım günler ben besliyorum, ben yokken orada iki hanımefendi var, onlar besliyorlar.”

 KORONAVİRÜS VE EVCİL HAYVANLAR: HENÜZ BİR KANIT YOK

GÜNDEMİMİZ

Yazının Devamını Oku

Bu bağ dünyayı daha yaşanabilir kılacak

6 Mart 2020
NE zaman Çin’deki Yulin Köpek Eti Yeme Festivali yaklaşsa, protestolar ve festivalin durdurulması için yapılan çağrılar karşımıza çıkıyor.

Ama maalesef ne kadar çaba sarf edilse de o yürek parçalayan görüntülerin yaşanması engellenemiyor.

Yükselen bu tepki yeni bir kararı beraberinde getirdi. Hayır, festival henüz iptal edilmiş değil. Ancak Shenzen, kedi ve köpek etinin yenmesini yasaklayan Çin’deki ilk bölge olmaya hazırlanıyor. Bu karar, akla ilk geldiği üzere, koronavirüsün çıkış noktası olarak görülen Vuhan’daki vahşi hayvan eti satılan pazar nedeniyle alınmamış. Kararın gerekçesi olarak “insanlar ve hayvanlar arasındaki güçlenen bağ” ve “insan uygarlığının ortak fikri” gösterilmiş.

Bu bağın günden güne kuvvetleniyor olması, geleceğimiz adına daha güzel bir dünya için heveslenmemizi sağlıyor.

Bu ümit veren haberden yola çıkarak, bir insanla kedisi ya da köpeği arasındaki bağ nasıl bir şeydir, onu aktaracak bir alıntı sunacağım.

Tomris Uyar, çok sevdiği kedisi Gülüver’in ardından “17 Ekim 1988. Eski bir dostun ölümü. Kedimiz Gülüver bu sabah öldü” diye başlayan notunda, yardımcıları Zeynep Hanım’la aralarında geçen diyalogları da aktararak şunları yazmış:

Zeynep Hanım, “Hem artık salona yeni bir halı getirtebiliriz, elimize para geçtiğinde. Zavallı, bunayalı beri halıya işiyordu ara sıra” diyor. Tomris Uyar devam ediyor:

“Ben bu avuntuyu

Yazının Devamını Oku

Bizim çocuk koronavirüs kapar mı

28 Şubat 2020
Koronavirüs kapımıza kadar dayandı. Bugüne kadar korunma tedbirlerine sokakta pek rastlamazken, son bir haftada maskeyle gezen insanların sayısında gözle görülür artış var. Demek ki toplum olarak dikkat etmeye başlıyoruz.

Bu köşenin dünyasında başköşede kedi ve köpekler olduğu için hayati soruyu soralım: Koronavirüs kedi-köpeklere bulaşır mı? Diyelim ki onlara bulaştı, oradan bize gelir mi?

Dünya Sağlık Örgütü bu konuda şunu diyor: “Kedi ya da köpeklerin yeni koronavirüse yakalanabileceğine dair herhangi bir kanıt şu an için bulunmuyor.”

Ama tedbiri elden bırakmamamız gerektiğinin altını çiziyorlar. Çünkü kedi ve köpeklerden insanlara geçen bazı hastalıklar var. “Bir kedi ya da köpeği sevdikten sonra, ellerinizi bol su ve sabunla yıkamanız iyi bir fikir” şeklinde tavsiye veren Dünya Sağlık Örgütü, bu sayede sizi kedi-köpeklerden insanlara geçebilen koli basili ya da salmonella gibi bakterilerden korumayı hedefliyor.

Kedi ve köpeklere maske takmak ise bu virüse yakalanacaklarına dair bir kanıt olmadığı için gerekli değil. İçiniz rahat etsin istiyorsanız yine de siz bilirsiniz. 

EN DEVRİMCİ KEDİ

SOVYET lider Vladimir Lenin’in kedisever olduğu çeşitli kaynaklarda zaten geçiyordu, 2017’de Oxford’da yapılan sergiyle de perçinlenmiş oldu. 1922 yılından kalan fotoğrafta, Lenin’i Moskova’ya yakın Gorki köyünde kucağında bir kediyle görüyoruz. İsmi maalesef bilinmiyor. Fotoğrafı çeken ise kardeşi Maria.

Yazının Devamını Oku

Ayrı bir dünya var bu gazetenin bahçesinde

21 Şubat 2020
ÇARŞAMBA günü yayın yönetmenimiz Ahmet Hakan, Hürriyet’in de içinde bulunduğu Demirören Medya Center’daki kedi ve köpekler için Sancaktepe Belediyesi’nin katkısıyla gerçekleşen güzel haberleri paylaştı.

Dünya Kediler Günü’nü de kutladığımız 17 Şubat haftasına yaraşır güzellikteki gelişme, yeni kedi ve köpek evleri, veteriner ve mama desteğini içeriyordu. Pası bu müjdeli haberden alıp, Demirören Medya Center’daki kedi ve köpekler için gündelik olarak yapılanları ve bu işin arkasındaki gönüllüleri anlatacağım.

(Kutup Prensesi)

Instagram sayfası “@yasam_gonulluleri” olan bir gönüllüler grubu var. Toplam 45 kişi yer alıyor burada. Hepsi halihazırda Demirören Medya Center’da çalışıyor olmasa da hepsinin yolu buradan geçti. Gün içinde 7 kişi aktif olarak bahçedeki kedi ve köpeklerle ilgileniyor.

MASA ARKADAŞIMDI

2011’den beri radyolar bölümünde asistan olarak çalışan Binnur Bayraktar, bütün organizasyonun koordinatörü. “Binaya geldiğim ilk andan itibaren onlarla ilgilenmeye başladım çünkü masamda gördüğüm ilk kişi köpeğimiz Topie olmuştu. Kendisi benim masa arkadaşım, dert ortağım olmuştu. Maalesef, 19.12.2018’de yaşlılıktan dolayı kendisini kaybettik. Topie’yle ilgilenirken, bahçedeki kedi ve köpeklerle de topluca ilgilenmeye başladık” diye anlatıyor başlangıcı.

Geldiğimiz noktada büyük bir ekipten bahsediyoruz.

Yazının Devamını Oku

Karşılıksız sevgiye karşılık vermenin günü geldi

14 Şubat 2020
EVET, bugün Sevgililer Günü. Bugün her yanımız güller, renkli balonlar, mutlu çiftlerle dolup taşacak, sevgilisi olanlar daha mutlu, sevgilisi olmayanlar daha mutsuz olacak.

Ama bu insanları ilgilendiren bir mesele.

Biz bugün de insanların dertlerini kenara bırakacağız ve yanı başımızda bizden sevgi ve ilgi bekleyenlere yöneleceğiz.

İstanbul Ansiklopedisi’nde, Oruç Auroba’nın ‘İstanbul’un Hayvanları’ maddesindeki tarifiyle “İstanbul’un ‘yerleşik-şehirli’ iki hayvanı” kedi ve köpeklere ülkenin her noktasında giderek artan sevgiyi bugün taçlandırsak güzel olmaz mı? Bakın mesela, dünyada neler yapılıyor.

ABD’de tüm ülkenin yüzde 11’i olan 27.6 milyon kişi köpeğine, ülkenin yüzde 6.7’sine denk gelen 17.1 kişi de kedisine hediye alacak. Ve bu insanların sadece Sevgililer Günü’nde bu hediyeler için 751.3 milyon dolar harcamaları bekleniyor. Bu, geçen yıl 647.9 milyon dolardı.

Araştırma şirketi Euromonitor International’a göre küresel ekonomi son 10 yılda sadece
yüzde 43 büyürken, evcil hayvan sektörü aynı

Yazının Devamını Oku

Niçin baktın bana öyle kızgın mısın yoksa söyle

7 Şubat 2020
TÜM dünyada 200 milyondan fazla ev kedisi var ve milyonlarca insan evini kedilerle paylaşıyor.

Fakat bilimsel araştırmalar gösteriyor ki ‘ev arkadaşımızı’ yeterince tanımıyoruz. Vücut dilini yavaştan çözmeye başladığımız kedilerin ruh haline dair izlenimimiz de var. Yere sinmiş, kabarmış, başını yere eğip kulaklarını düzleştirmişse endişeli ya da korkmuş diyebiliriz. Ya da kuyruğu havada, vücudu ve kafası doğal pozisyonda bize doğru geliyorsa halinden memnun, mutlu bir kedi dememizde sakınca olmaz.

Peki surat ifadeleri ne söylüyor bize?

Çok şey söylüyor ama biz farkında değiliz. İnternette yürütülen bir araştırmanın sonucu diyor ki, insanlar kedilerin surat ifadelerini anlamakta çok da mahir değiller. 85 ülkeden 6 bin 300 kişinin katıldığı bir ankette, katılımcılara 2-3 saniyelik videolar izletilerek kedilerin ‘ruh durumu’ soruldu. Sorulara verilen doğru cevap oranı yüzde 59. Evini kediyle paylaşanlara soruyorum: Her saniyenizi beraber geçirdiğiniz kedilere biraz ayıp olmuyor mu? Arzu ederseniz https://www.kisa.link/MMHI adresindeki testi çözüp siz de durumunuza bakabilirsiniz. Bakalım ne kadar anlayışlısınız...

KRİTİK SORU: KÖPEĞİNİZ YA DA KEDİNİZLE BEBEĞİNİZİ NASIL TANIŞTIRACAKSINIZ

Bebeğin uyuyacağı yeri önceden hazırlayın ve kedinizi burada uyumaması için eğitin. Yeni doğan ve kedinin, boğulma ya da alerjik reaksiyona yol açma riskleri nedeniyle birlikte uyumaları tavsiye edilmez.

Bebeği kedinizle tanıştırırken kediyi tutmayın. Bırakın kedi istediği zaman, bebeğe yaklaşsın.

Yazının Devamını Oku