PaylaÅŸ
Nasıl olmasınlar ki? Onlar dünyanın en çok izlenen liginde deve diÅŸi gibi rakiplerini geride bırakıp ÅŸampiyon olmuÅŸtu.. Hem de 2. olan takıma 10 puan fark atarak..Â
Ranieri'nin geçen yıl Ada'da yazdığı zafer şarkısı beni Hemigway'in Yaşlı Adam ve Deniz'ine götürmüştü..
RANÄ°ERÄ° HEMÄ°NGWAY'Ä°N SANTÄ°AGO'SUDUR..
Hemingway'in kitabında Santiago, yaÅŸlı ve yalnız bir adamdır. Hayatını devam ettirmek için geçimini saÄŸlamak zorundadır.. BildiÄŸi tek iÅŸ ise balıkçılık. Ancak talihsiz bir avcı.. 84 gün boyunca denizden eli boÅŸ dönüyor.. Büyük balığı yakalamak artık onun için bir hesaplaÅŸmaya dönüşür.. Ä°nadı inat.. 85. günde Santiago, sonunda büyük bir kılıçbalığı yakalar. Balık direnir.. Balıkla giriÅŸtiÄŸi savaşı kazanan yaÅŸlı adam, zıpkını ile balığı teknesine baÄŸlar ve çekmeye baÅŸlar. Ancak balığın yarasından akan kanlar denize karıştığı için açık denizde yüzmekte olan köpekbalıkları kanın kokusunu alır ve kılıçbalığına saldırarak balığı yer. Sonuçta Santiago’nun elinde, kılıçbalığının sadece iskeleti kalır. Ama o iskelet bile olsa hedefine ulaÅŸmıştır.. Bu onun açık sulardaki zaferidir..Â
BERNARD SHAW SENÄ° YAZARDI
Hemingway, 85 yaşındaki Santiago'nun hayatıyla insanı insan yapan olgunun, azim ve umut olduÄŸu gerçeÄŸini destanlaÅŸtırıyor..Â
Tıpkı 65 yaşındaki Ranieri'nin futbolun beÅŸiÄŸi Ä°ngiltere'yi sallayan geçen yılki destanı gibi..Â
Sevgili Ranieri..Â
Bernard Shaw'u bilirsin.. Aykırı Ä°rlandalı.. Büyük bir oyun yazarı.. Bir gün Pygmalion oyununun galası icin BaÅŸbakan Winston Churchill'e bir davetiye gönderir.. Ä°rlandalı alaycılığı ile ÅŸu notu da ekler:"Davetiye iki kiÅŸiliktir. Bir dostunuzu da getirin, eÄŸer varsa."Churchill bunun üzerine yıldızının hiç barışmadığı ama görüşmekten de kendini alıkoyamadığı Bernard Shaw'a ÅŸu notu gönderir:"Galaya deÄŸil ama ikinci oyuna gelirim, tabii sahnelenirse." Büyük edebiyatçıların büyük öykülerin merkezidir Ada.. Åžu naif ama bir o kadar büyük kavga da oradan.. Â
Şayet yaşasaydı Berbard Shaw şu pırıltılı şampiyonluğunun temsilini yazardı.. Oyuna İngiltere Başbakan'ını çağırır mıydı bilinmez ama döktürürdü  senin çılgınlığına dair..
Edebiyat tarihinin en çok satan kitabı İki Şehrin Hikayesi'ni yazan Charles Dickens da senin sıradışı başarın için mutlaka kafa yorardı..
SEN NAPOLYON'UN TEZİNİ ÇÜRÜTTÜN
Sen Leicester City gibi eti budu belli bir takımı şampiyon yaptın.. İnter, Valencia, Athletico Madrid, Fiorentina, Parma, Juventus, Roma, Chelsea. Hepsini çalıştırdın..Hiç görmedin şampiyonluk.. Üstelik hepsinden de kovuldun..
Sen, Kasper Schmeichel, Wes Morgan, Robert Huth, Simpson-Fuchs, Kante, Drinkwater-Albrington, Mahrez, Okazaki, Vardy gibi adsız kahramanlarla dünyayı kendine hayran bıraktın..Â
Sen futbol endüstrisinin bütün düzenini yerle bir ettin.. "Napolyon'un 'para para para' lafı sökmez artık yeÅŸil arenada" dedin.. Åžu Katarlı varil milyarderlerinin futbolu bir oyuncak gibi yönetmesine verilmiÅŸ büyük bir meydan okumadır senin yaptığın..Â
SEN TÄ°LKÄ°NÄ°N ORMANDAKÄ° KRALLIÄžINI YAZDINÂ
Leicester City'in Türkiye'deki Facebook hesabında bir paylaşım vardı geçen yıl.. "Bazen sıradan bir tilki ormanın kralı olabiliyor". İşte tam da bunu yaptın sen Britanya Ada'sında..
Hani dedim ya futbol endüstrisinin bildik kurallarını tarihe gömdün.. İşte o endüstri şampiyonluğundan 7-8 ay sonra seni gözüne kestirdi.. "Ne demek yani para olmadan da şampiyonluk geliyor. Biz o zaman bu paraları niye harcıyoruz" diyen endüstri senin buram buram  "romantizm" kokan manifestonu yok etmekte gecikmedi.. ilk sendelediğin anda biletini kesti.. Kovdular seni..
"Leicester City'de uzun yıllar kalmak istiyordum. Hayallerim öldü" demişsin.. Yapma Sinyor! Vurdun bu sözlerinle şampiyonluğuna çılgınlar gibi sevinen tüm dünyayı.. Şarkını yarım bıraktıkları için üzülme.. Bak bizim Edip Cansever der ki.."Bir şarkı ne zaman güzel değildirSonu olduğu zamanSonu yoktur çünkü güzel şarkıların..."
PaylaÅŸ