Serdar Turgut: Yunanistan'da da ‘O’ vardı

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

ONU en son naklen yayında gördüğümde Kral Hüseyin'in mezarı başında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile birlikte dua ediyordu.

Diğer zamanlarda ne yaptığını, nerelerde gezdiğini bilmiyorum, ama her naklen yayında o mutlaka tuhaf bir yerde tuhaf bir şey yapmakta oluyor.

Pazartesi akşamı Bodrum'daydım. Cep telefonum çaldı (Bu lanet olası aleti kim icat ettiyse... Bilmem anlatabiliyor muyum?).

Tuhaf zamanlarda arayanlar hep Hürriyet Gazetesi'nden oluyor. Maalesef yine hem de bu kez ‘‘O’’ arıyordu.

Genel yayın yönetmeni, ‘‘Duyduğuma göre yarın Denizli'ye gidecekmişsin’’ dedi.

***

Bu noktada yazıma ara vererek bir noktaya değinmek istiyorum. İstemesem de bunu yapmak zorundayım; çünkü yaşanan minik krizler kümülatif olarak artık çekilmez hale gelmeye başladı.

Uzunca bir süre ben teknolojiyi de maksimumda kullanarak bizim üst yönetime hiç haber vermeden dolaştım.

Bir keresinde bu bir krize yol açtı. Önemli bir toplantı varmış, bana eve kuryeyle yazı göndermişler, halbuki ben o sırada Kenya'daydım.

Kriz oldukça büyük oldu, ama ben buna rağmen habersizce gitmeye devam ettim etrafa.

Son bir aydır bu ádetimden vazgeçmek zorunda kaldım. Bu da bizim Yazıişleri Müdürü Nurcan Akad yüzünden oldu. 2 ay içinde iki kez aradı cep telefonumdan.

İlkinde mutlak sessizliğin yaşanması zorunlu olan bir tapınakta telefonumu çaldırdı. İkincisinde de Floransa'da müzede, heykel inceleme taklidi yaparken aynı şey başıma geldi.

Ben de tövbe ettim ve müdürlere, Ankara dışına çıkan devlet memurları üstlerine nasıl bilgi verirlerse ben de aynen öyle bilgi vermeye başladım.

Başladım ki belki beni aramazlar diye düşündüm.

***

Bu kısa açıklamayı yaptım; çünkü genel yayın yönetmeninin, benim salı günü Denizli'ye gidecek olmamı bilebilmesi başla türlü mümkün değildi.

Açıkçası ben bile bu olayı son anda öğrenmiştim. Bir diğer üst düzey yöneticim olan Rana ‘‘Yarın gidiyoruz’’ dedi ve bütün itirazlarımı dinlemedi.

İki saat içinde bu seyahatimden haberdar olabilmeleri, Hürriyet üst düzey yönetiminin beni yakın takibe aldığının kesin göstergesidir, bunu da bilin.

Arkadaşlarım da durmadan bana soruyorlar; neden genel yayın yönetmeninin Çankaya'daki gizli sığınağın kapısındaki fotoğrafını görünce, ‘‘Ah bir yanlışlıkla kapıyı kapatıp onu orada unutuverseler, ne kadar harika olurdu değil mi’’ diye konuştuğumu.

İşte bu ve buna benzer nedenlerden dolayı konuşuyorum öyle, neden olacak?

***

Genel yayın yönetmeninin sesinin arka planında müthiş bir miting sesi geliyordu.

Her zamanki nezaketimle ‘‘Affedersiniz sayın genel yayın yönetmenim ve üst düzey yöneticilerin en üst düzeyi, siz şu anda neredesiniz acaba’’ diye sordum.

Bana bu tür bir soruya Türkiye'de ve belki de dünyada duyulabilecek en abuk cevabı verdi.

‘‘Yunanistan'da bir mitingdeyim’’ dedi. Yunan Başbakanı'nın da yanındaymış üstelik.

Sona ermesi imkánsız olan Forrest Gump antolojisinin bu yeni edisyonunun bende yarattığı fantastik şoku henüz atlatamadan, o bana daha da fantastik bir şey söyleyerek kendisine ‘‘Yazık yahu Yunanistan'a, bari onları rahat bırak’’ yorumunu yapmamı engelledi.

‘‘Denizli'de bir Çin restoranı açılmış, gitmişken orayı da yaz’’ dedi ve cevap beklemeden telefonu yüzüme kapadı.

***

O anda kalakaldım. Yunan halkının durumuna mı yanayım, kendi durumuma mı dövüneyim pek bilemedim.

Rana, ‘‘İlk hedefimiz Denizli’’ emrini verince yaklaşık 30-35 dakika süreyle oraya benim neden gitmemem gerektiğim konusunda söylenip durmuştum.

Baktım geri adım atmıyor, bari işin parlak yanına bakayım dedim.

İşin parlak yanını aramam 4-4.5 saat sürdü.

Sarhoş olduktan sonra birden hatırladım. Daha önce gitmesem de görmesem de Denizli'nin benim yaşamımda son derece önemli bir yeri vardır.

Denizli, Türkiye'deki ilk ve tek seri cinayet işleyen katilin memleketidir.

İnsanları bayılttıktan sonra onların kafalarına ‘‘L’’ şeklinde ve göz bebeklerinden çivi çakarak öldüren kardeşimiz bu şehirdendir. (Bu arada L de Lenin ha.)

O şimdi yine Denizli'den olan ‘‘Vampir’’ ile Manisa'da aynı hastanede yatmaktadır.

Bu kişilere bakarak Denizli'nin hayli ilginç bir yer olduğunu gönül rahatlığıyla kendime söyledim ve oraya gitmek fikrinin bende yarattığı stres birden kayboldu.

Daha doğrusu kaybolmuştu. Denizli'de bir Çinli görme fikri bütün stresimi yine aynen geri getirdi.

Vallahi de var bu restoran. Gittim yedim. Daha sonra da yazacağım bu yeri, ama sözlerimi bitirmeden önce şunu hatırlatmak istiyorum:

Yunan Başbakanı'nın seçim gezisini izlerken bir yandan da beni takip edip, Denizli'de Çin lokantasına gitmemi isteyebilen bir kişi, potansiyel olarak seri cinayet işlemeye hazır bir katildir. Tamam mı?

Yazarın Tüm Yazıları