Yazı yoluyla çoğunluklar oluşturmak

BU memleketteki köşe yazarlarının yüzde 95'i zeki, çevik ve de akıllı sevgili okurlar.

İnanın bu tespiti yapabilmiş olmak beni çok mutlu ediyor, medyada bunların çoğunlukta olması çok sevindirici gayet tabii ki. ‘‘Islak rüya’’ diye bir tabir vardır ya, hani rüyanızda elinizde olmadan tahrik olur da boşalırsınız, bizim medya fikir bildiricileri de son günlerde ‘‘siyasi ıslak rüyalar’’ görmeye başladılar.

Memlekette bir gerçek durum var, aslında hemen her şey net ama bizimkilere bu durumu kabul ettirmeniz katiyen mümkün değil!

Zira bizimkiler yazı yoluyla gerçekte var olmayan bir çoğunluğu var etme çabasına girmiş durumdalar.

‘‘Makul çoğunluklar’’, ‘‘çağdaş çoğunluklar’’, ‘‘sosyal demokrat çoğunluklar’’ var bunlara göre.

İster elinizi ister hangi uzvunuz olursa olsun onu sallayın bir çoğunluğa çarpacakmışsınız gibi intiba uyandırıyorlar yazılarında. Öylesine arttı son zamanlarda çoğunlukların sayısı.

‘‘Şu olursa bu olur, bu olmazsa şu da olmaz, ama şu ve şu olursa bu da olur’’ ana fikrinden yola çıkılarak yazı dünyalarında yeni koalisyonlar kuruluyor, yepyeni ve zaman zaman da hayretler uyandırıcı toplum kitleleri ortaya çıkarılıyor, yazıda yaratılan toplum kitleleri arasında işbirlikleri filan yaptırılıyor, hükümetler kuruluyor, iktidar ele geçiriliyor..

Müthiş yazılar bunlar temelde, inanın bana. Güçlü kalem olmalısınız bunları döktürmek için ve bunu alay edeyim diye de söylemiyorum yani.

Çünkü insanın gerçekte katiyen olmayan durumlarla ilgili bunlar sanki gerçekten varmışlar gibi yazılar yazması, yeni çoğunluklar falan oluşturabilmesi yazı mesleği açısından büyük başarıdır, bu da biline.

* * *

Bu tür yazılarda tek eksik olan yan ‘‘gerçekte var olan ve beklemekte bulunan çoğunluk’’.

George Orwell'in 1984 adlı romanındaki günün şartlarına göre her gün tarihi yeniden yazıp düzenleyen otorite gibi bizim yazarlarımız da yazı yoluyla bu var olan çoğunluğu ‘‘yeniden yorumlayıp’’ yok etmeye çalışıyorlar.

Bu konuda ne kadar fazla yazarlarsa, cümlelerini ne kadar iyi kurarlarsa ‘‘gerçek çoğunluğun’’ o kadar hızla ortadan kalkacağını düşünüyor meslektaşlar.

Mesela AKP diye bir partinin bu memlekette var olduğunu, bu partinin ilk seçimde iktidara geleceğinin hemen hemen kesin olduğunu bu arkadaşların yazılarını okurken anlamanız, çıkarsamanız mümkün değil.

Yazılarında kurdukları dünyada, koalisyonlarda, iktidar alternatiflerinde bu partiye de bir şekilde rol biçmeyi kesinlikle reddediyorlar.

Yazıları güçlü olduğu takdirde, gazete sayfasında oluşturdukları yeni partinin gerçekte güçlü olan partinin yerini almayı hakikaten başaracağını düşünüyor gibiler.

Ve sonuç itibarıyla iyi de oluyor bu şekilde davranmaları, bana inanın.

Çünkü bir düşünsenize; gerçekte var olan partiye de Türkiye'nin geleceğinde rol biçmeye kalksalar, o zaman o yazıları öyle kendi içinde tutarlı olamayacak, kurdukları senaryolarda kopukluklar yaşanacak, rahatsızlık verici düşüncelerle muhatap olmak zorunda kalacaklar, canları sıkılacak, lüzumsuz stresler olacak...

Kimse istemez bunu yani, çünkü bu insanlar Türk düşün yaşamının yetiştirmiş olduğu en müstesna beyinler ve biz onlara koklamaya bile kıyamayacağımız gül gibi yaklaşmalıyız, onlardan lüzumsuz beklentiler içine girerek onları üzmemeliyiz.

* * *

Bu arada ‘‘gerçekte var olan çoğunluğun’’ durumu da hayli ilginç aslında.

Rahatlar bunlar bir anlamda, çünkü bir yerlerini sallayacak takatleri artık pek kalmadığı için öyle yazarların var olduğunu iddia ettikleri çoğunluklara filan da pek çarpma ihtimalleri yok.

Bekliyorlar sadece ve ilk seçim olduğunda da çoğunluk kavramını tanımlama işini yıllardan sonra ilk kez yazarların elinden alıp kendileri yapmaya hazırlanıyorlar.

İlk seçimden sonra Mesut Yılmaz'ın spor yazarı olarak yaşamını sürdürdüğü, Tansu Hanım'ın ev hanımı olarak kalmakla profesör olarak üniversiteye dönme alternatifleri arasında seçim yapmak zorunda kalacağı, İsmail Cem'in Bodrum'da bir bar açarak dans etmek için Yorgo'yu artık oraya davet etmek zorunda kalacağı, Hüsamettin Özkan'ın ádeti olduğu üzere yine ikinci adam olacağı ama bu kez sadece karısını birinci ‘‘insan’’ olarak etkileyebileceği bir gerçekliğe hazır çoğunluklar.

Ha bu arada Rahşan ile Bülent de uzun bir mavi tura çıkabilirler seçim sonrasında havalar uygun olursa.

Aman ha, bence seçimi olabildiğince erteleyelim, çünkü köşe yazıları bu aralar iyi ve heyecanlı gidiyor, gerçekliğin bunu bozmasına izin vermeyelim.
Yazarın Tüm Yazıları