Üzüm tartışması

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Çarşamba akşamı Four Seasons Oteli'nde muhteşem bir yemek vardı.

Detaylarını bu pazar günü Mr. Gurme'de okuyabilirsiniz.

Ancak yemeğin keyif bölümü dışında önemli bir boyutu oldu benim için.

Ben uzun yıllardır İtalyanlar ile Türkler'in bu kadar birbirlerine benzemelerine rağmen, neden onların modernlikte bizden çok ilerde olduklarını düşünür dururdum.

Bir düşünün bakın sizde göreceksiniz benzerlikleri.

İki ülke insanı da yüksek sesle konuşur.

İtalyanlar da Türkler gibi fazla çalışmayı sevmez, fırsat bulunca tembellik yapar.

Her iki ülke insanı da küçüklüklerinde mutlaka anne ve babalarından dayak yer.

Aynı tip kadından hoşlanırlar.

İçki içtikleri takdirde her iki ülke insanı da inanılmaz derecede palavracı olur.

İtalyanlar da kadın yüzünden cinayet işlerler.

Üçkâğıtçılık mesleği iki ülkede de aynı derecede popülerdir.

Çete derseniz iki ülkede de gayet tabii ki vardır.

İki ülkede iklim de aynıdır.

Bütün bu benzerliklere rağmen İtalya'nın gelişmişlikte Türkiye'nin fersah fersah önünde olmasının derinde yatan bir nedeni olmalıydı.

***

Bu muammanın çözümüne sonunda çarşamba akşamı verilen yemekte ünlü şarap üreticisi Angelo Gaja'yı dinlerken ulaştım.

Gaja, babasıyla yaptıkları ve kendisini derinden etkileyen bir tartışmayı anlattı.

Genç Gaja yeni satın aldıkları bağda Cabernet Sauvignon üzümleri yetiştirmek istiyormuş.

Baba Gaja ise Nebbiola türü üzümden başka bir şeye tahammül edemiyormuş.

Çünkü gerçek İtalyan şarabının sadece Nebbiola üzümüyle yapılabildiğine inandığından Cabernet Sauvignon'un adı bile geçtiği zaman sinirleri bozuluyormuş.

Ne var ki Angelo, belirli bir şarap kalitesini yakalaması için Cabernet üzümü yetiştirmesinin zorunlu olduğunu görmüş ve babasından gizleyerek bu işe girişmiş.

Tabii iş işten geçtikten sonra baba durumu fark etmiş ve kıyamet kopmuş.

Ben bu hikâyeyi dinlerken, açıkça söyleyeyim hüzünlendim.

Şarap sadece bir içki değildir. Şarap yaşam keyfini, yaşam kalitesini temsil eden bir semboldür.

700 haneli bir köyde yaşayan Gaja Ailesi'nde temelde şarap kalitesi arayışındaki görüş ayrılığından kaynaklanan bir tartışma çıkabilmesi, İtalyan köylüsünün çağı yakaladığının en temel göstergesidir.

Bizim ülkemizde baba ile oğulların arasında yaşam kalitesini nasıl yakalasak daha keyifli oluruz arayışından kaynaklanan tartışmalar çıkmaz.

Cinayetle biten tartışmaları saymazsak bizimkiler en çok siyaseti tartışırlar kendi aralarında. Parasal konular da ikinci sırayı alır.

***

İkinci bir anısını daha anlattı o gece Angelo Gaja.

Yeni bir şarap üreteceklermiş, isim bulmaya çalışıyorlarmış.

Köydeki herkes bu konuda kafa patlatmaya başlamış.

Bir gece sabaha karşı 3.00'te telefonu çalmış.

Arayan yakın köydeki arkadaşıymış.

Şaraba isim arayacağım diye adamı sabaha kadar uyku tutmamış.

Sonunda kendisine göre bir isim bulmuş, bunu çok beğenmiş.

Öylesine heyecanlanmış ki sabaha kadar bekleyememiş, saatin kaç olduğuna aldırmadan telefonu açmış.

Anıyı dinlerken, o köylülerin heyecanlarını damarlarımda hissettim.

Bu tür heyecanları yaratamayan bir toplumda hayatların harcandığını, hem de kötü harcandığını tekrar fark ettim.

Bizde sabaha karşı 3.00'te telefon çaldığı takdirde büyük ihtimalle ya hastaneden, ya karakoldan geliyordur haber.

Arkadaşımızsa arayan, o zaman da telefonu kapadığımız anda evdeki kitapları toplayıp yakmak gerekecektir. Çünkü o saatte olsa olsa askeri darbe olur, başka bir şey katiyen olamaz.

***

Türkiye'de her sorunu, her belayı hükümete bağlama adeti vardır.

Bizim vatandaşlara göre hayattaki her türlü kalitesizliğin sorumlusu siyasetçilerdir.

Siyasetçiler aslında iyidir filan tabii ki demiyorum ama onlar her türlü kalitesizliğe neden olacak kadar bile kabiliyetli de değildirler, bunu da biliyorum.

Şunu bilin ki hayatlarımızdaki kalitesizliğin de, siyasetçilerdeki kalitesizliğin de nedeni bizleriz.

Olan bitenin fakirlikle, hayat şartlarının acımasızlığıyla filan da bağlantısı yoktur.

Her şart altında kaliteyi aramak insanın içinde bir ateş yanıyorsa eğer mümkündür.

Bu ateşi insanın kendisi dışında kimse yakamaz, para hiç yakamaz.

Bizim memleketin sorunu enflasyon, PKK, şeriatçılar filan değildir.

Asıl sorun kalitesizlikten rahatsız olan insanların sayısının bir türlü artamamasıdır.

Zaten o sayı artsaydı, diğer sorunlar da çoktan çözülmüş olurdu, buna da emin olun.

Yazarın Tüm Yazıları