ASIL konuya girmeden önce hemen şunu söylemeliyim: Hayatta en büyük cinsel fantezisinin hamamda seks yapmak olduğunu söyleyen insanların çoğunluğu oluşturduğu bir ülkenin azgelişmişlikten kurtulması mümkün değildir.
Dolayısıyla Türkiye'nin şu sıralar 2 bin dolara düşmüş olan kişi başına milli geliri 15 bin dolar olsa da, ağırlıklı cinsel fantezimiz hamamla sınırlı kaldığı sürece azgelişmiş kalmaya mahkûmuz.
Geçen gün bir öneri yapmıştım, bunu tekrar yinelememde fayda var. Bir an önce Türkiye'de porno dükkánları zinciri açılmalı. Açın dükkánları ki, bu zavallı insanlar cinsel fantezi denilen şeyin gerçekte ne olduğunu biraz görsünler.
Açılsın gözleri de saçma sapan düşüncelerden kurtulsunlar.
* * *
Hamamda seks fantezisi kuran vatandaşlarımızın, en azından kadın-erkek birlikte yıkanılan mekánları düşlediklerini umarak bu konuyu geçmek istiyorum.
Yanlış anlamayın, normal hamamları düşünseler de tepkim olmazdı. Hatta sadece lezbiyenlerin üye olduğu hamam sayısı ne kadar fazlaysa bunun bir medeniyet göstergesi olduğunu da düşünürüm.
Ancak siz de kabul etmelisiniz ki, hamamda seks yapmak isteyenlerin oranı olan yüzde 22, hayli yüksek bir oran. Kadın-erkek birlikte yıkanılan mekánları düşlemiyorlarsa, Türkiye'nin eşcinsel nüfusunda müthiş bir patlama olduğunu da kabul etmek gerekecek gayet tabii ki.
Bu da beni alakadar eden bir konu değil, herkes istediği gibi davransın ama bilimsel tespiti de yapmak gerekiyordu. Netlik olsun istedim yani...
* * *
‘‘Global seks araştırması’’ymış bunun adı.
Bu globalleşme kavramı, haddinden fazla sıkıcı olmaya başladı, bilmem farkında mısınız?
Aslında ben bu araştırmaya ‘‘Küreselleşen dünyada yeni seks trendleri araştırması’’ adını daha uygun ve seksi buldum.
Çok daha bilimsel böyle bir ad.
Bunu yaptıran firma Durex'miş. ‘‘Dünyanın önde gelen prezervatif firması’’ diye yazmışlar haberi veren arkadaşlar.
Dikkatli bir gazete okuyucuysanız, bugüne kadar haberi yapılan her firmanın ‘‘dünyanın önde gelen firması’’ olarak nitelendirildiğini görmüşsünüzdür.
Bunda bir komplo, okuyucuyu aldatma girişimi filan da yok. Dünyayı bilemem ama Türkiye'de hemen hiçbir muhabir, haberini yapması istenilen firmayı araştırmaz.
En azından bizim dönemimizde bu böyleydi, kesin araştırmazdık.
Dolayısıyla hakkında haber yazdığımız firmayı da bir şekilde tanımlamak zorunda olduğumuzdan, ‘‘dünyanın önde gelen firması’’ gibi ele avuca sığmayan, her yöne çekilebilecek bir tanımı habere koyuverip, yükü üzerimizden atardık.
Yanlış anlaşılmasın, belki de Durex gerçekten dünyanın önde gelen prezervatif firmasıdır, ama bir gazeteci olarak benim için diğerlerinden farkı yok. Çünkü benim için hepsi önde gelen firmalar.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
* * *
Firma araştırmayı kime yaptırmış bilemiyorum ama, bu kişilerin Türkiye'yi kesinlikle tanımadıkları, yazdıkları rapordan belli.
Yazmadıkları raporlardan da belli aslında; çünkü haberde deniliyor ki ‘‘6 yıldır düzenli olarak yapılan araştırmaya daha önce Türkiye dahil edilmiyordu. Türkiye, cinsellik tabusunun yavaş yavaş yıkılmasıyla birlikte, 28'inci ülke olarak araştırma kapsamına alındı’’.
Türkiye'de yavaş yavaş yıkılmayan tek tabu cinselliktir. Öteki bütün gereksiz tabular katiyen yıkılmazlar, bok varmış gibi öyle ayakta dikili kalırlar. Cinsellik tabusu ise yıldırım hızıyla yıkıldı.
Araştırmacı arkadaşlar, sorularını İstanbul'da sormadılar herhalde.
Bunun başka bir kanıtı daha var aslında. O da Türkiye'nin dahil edildiği son araştırma raporunda yer alıyor.
Türklerin sadece yüzde 1'i, potansiyel áşıklarının kişisel zenginliğine önem veriyormuş.
Aslında bu cümleyi okuduktan sonra ‘‘global seks araştırması’’nı hemen yırtıp çöpe atmak gerekiyordu.
İstanbul'un bazı semtlerinde, potansiyel áşıklarının zenginliğine önem veren insanların oranı yüzde 99'a kadar yükselir.
Türkiye genelinde de oran yüzde 90 civarında olmalı. Anladığım kadarıyla araştırma sorularına cevap veren bizim hergeleler, bu insanlarla iyice bir kafa bulmuşlar.
* * *
Araştırmada kafama takılmış olan son bir noktayı belirterek yazımı bitirmek istiyorum.
Yüzde 28'i hamamda sevişmeyi düşlüyor. Memleket evladının yüzde 27'si ise plajda sevişme fantezileri kurup duruyormuş.
Topla iki oranı, yüzde 55 ediyor. Sevgili okurlar, bu çok önemli bir gelişme.
Bugüne kadar Türkiye'de yapılan hiçbir kamuoyu araştırmasında, suya önem veren insan sayısı bu kadar çoğunlukta çıkmadı.
Duş alma, diş yıkama oranlarını bir versem dudaklarınız uçaklar; ‘‘ne bu ya, biz dağ başında mı yaşıyoruz’’ diye tepki verirsiniz.
Benim bildiğim, çoğunluk sudan hoşlanmazdı pek. Sevişmek bahanesiyle filan da olsa su yakınına çoğunluğun çekilmesi Türkiye'de medeniyetin önlenemez yükselişinde bir mihenk taşıdır, bunu da kabul edin.