ORWELL'in ‘‘1984’’ adlı romanında totaliter bir dünya anlatılır.
Dünyayı yönetenlerin elindeki en büyük güçlerden bir tanesi de ‘‘Tarihi Yeniden Yazma Dairesi’’dir romanda.
Gündelik gelişmelere göre her gün ülkenin tarihi yeniden yazılır ki insanlar kendi geçmişlerine bakarak ‘‘yanlış’’ fikirler edinmesinler, geçmişten dersler alarak geleceği filan sorgulamaya kalkmasınlar.
Tarih her gün yeniden yazılınca, fiilen tarih tamamen ortadan da kalkmış oluyor gayet tabii ki.
Yani aslında görünüşte tarih yazımı tamamen dinamik hale gelmiş ama aynen bu dinamizm kendi konusunu ortadan kaldırıyor sonuç olarak.
*
Yazıya ‘‘Türkiye 1984'ü yaşıyor’’başlığını atarken aslında bizim memlekette de pek sık uygulanan tarihi yeniden yazma işlemini düşünmüyordum.
Bizim memlekette de tarih, son siyasi gelişmelere uysun diye durmadan yeniden yorumlanıyor ve böylelikle biz bırakınız Osmanlı tarihini şu kısacık Cumhuriyet tarihinde bile neler olduğunu tam olarak bilemiyoruz...
Hiç de bilemeyeceğiz çünkü ‘‘Türkiye'nin şartları’’ bu tarihin güncel olayların akışına göre hep yeniden yazılmasını, hep yeniden yorumlanmasını gerektiriyor.
*
Bu böyle de benim başlığı atarken asıl aklımda olan şey ‘‘Kaset Dairesi’’ydi'
Türkiye'de bir merkezi kaset idaresi var. Kaset Mahsulleri Ofisi (KMO) gibi bir şey bu.
Elinde her türlü ses ve görüntü kasedi stokta var.
Bir gün mutlaka lazım olur diye alakasız insanların konuşmalarını, görüntülerini bile çekip stoka atmış durumdalar.
Ve burası Türkiye ya, bu ülkenin bir benzeri başka yerde yok ya, tahmin edilen de hep oluyor ve bir gün mutlaka lazım olur diye saklanan o kasetler hemen her defasında da lazım oluyor gerçekten.
İşte Tayyip Erdoğan'ın başına gelen de bu kadar basit aslında.
Alacağı oy oranı yükseldikçe Kaset Mahsulleri Ofisi memurları fazla mesai yapmaya başlıyor.
Ağzı torba değil ki büzesin o da konuşmuş da konuşmuş, gerçek hislerini saklayamamış, anlatmış durmuş kameralara.
O da biliyor olmalı ki böyle bir merkezi, Orwell'ci Kaset Mahsulleri Ofisi'nin varlığını ki ‘‘Alışın’’ diyor, ‘‘Alışın böyle daha çok kasetler çıkacak ortaya’’ diye konuşuyor.
Hey Allahım yahu, bu ne tuhaf ülke, inanılacak gibi değil.
Hani şurası çarpık, burası çarpık diye yazıp duruyoruz ya bunlar da nafile uğraşlar bence çünkü neresi doğru ki.
O yüzden fazla kafaya da takmamaya çalışmak en iyi tavır olacak bence.