Paylaş
Amerika'nın düşünce üreten dergilerinde son zamanlarda Ayn Rand yoğun olarak tartışılıyor.
‘Atlas Shrugged’ ve ‘The Fountainhead’ adlı muhteşem kitapların yazarı bayan Rand romancılığından daha çok bir filozoftur.
‘Egoist-objektivizm’in teorisyenidir.
Açıkça söylemek gerekirse benim tek inandığım teori de budur, teorisyen de Ayn Rand'dir.
Durmadan başkalarının iyiliği için hareket ettiklerini anlatan...
Kendim için bir şey istiyorsam namerdim diyen...
Kişisel çıkarlarımdan çok toplumun iyiliğini düşünüyorum diye konuşanlardan...
Ben birey değilim, ben kitlelerin parçasıyım diye palavra atanlardan...
Kendi keyifleri için değil başkalarını eğitmek için yazı yazdıkları iddiasında olanlardan...
Ayn Rand'i okuyup anladıktan sonra nefret etmeye başladım ben.
***
Amerika'da Ayn Rand'in tekrar bu kadar yoğun şekilde gündeme gelmesi aslında posta idaresinin onun anısına, üzerinde fotoğrafının bulunduğu bir pul çıkarması nedeniyleydi.
Tartışmanın odağı da ‘National Review’ adlı muhafazakár aydınların yazdığı dergi oldu.
Bu derginin 28 Aralık 1957 tarihli sayısında Whittaker Chambers'ın, Ayn Rand'in teorilerini müthiş saldırgan üslupla eleştirdiği önemli makalesi yayınlanmıştı.
National Review editörleri 42 yıl sonra bu makaleyi tekrar yayınlayarak düşünceleri provoke ettiler.
Son derece keyifli, insanın zihnini açan bir tartışma da böylece başladı.
Merak edenler www.nationalreview.com internet adresinden bunları okuyabilirler.
Sabırlı değilseniz tavsiyem baştan okumaya başlamayın çünkü tartışma uzadıkça uzuyor.
***
Sağ perspektifte yer alan bir dergide Whittekar Chambers gibi olaya sol perspektiften bakan bir yazarın yazısının yer alması ilginç tabii.
Özellikle bazı çevrelerce kapitalizmin en ateşli savunucusu olarak görülen Ayn Rand ile ilgili olarak derginin böyle bir eleştiri yolunu seçmesi, soldaki bir yazarın görüşlerinin arkasına saklanması daha da ilginç.
Bu gösteriyor ki sosyal devletçi sağcılar ile sosyalistler, yani kendileri için değil de başkaları için yaşadıkları iddiasında olanlar, kendileri için bir şey istiyorlarsa namert olacaklar bir noktada birleşiyorlar.
***
Meselem Ayn Rand'i anlatmak değil.
İsteyen Türkçe'ye çevrilmiş eselerini alır, okur.
Asıl meselem şu.
Çıkan tartışmada beni çok etkileyen bir detay vardı.
Felsefi tartışmaya katılanlardan bir emekli askerin yazısındaydı bu detay:
***
Kore Savaşı sırasında Amerikan yönetimi esir alınan Amerikan askerler arasından çok sayıda düşmana sığınan, düşmana kolayca itiraflarda bulunan, düşmanın ideolojisine gayet rahatlıkla benzeyen insan çıkmaya başladığını tespit etmiş.
Bunun üzerine yönetim Pentagon'dan bu işin perde arkasını araştırmasını istemiş. Bu olayla ilgili bir albay görevlendirilmiş. Olanları yazısından öğrendiğimiz emekli asker de bu albay zaten.
Albay bölgeye gitmiş ve uzun araştırmalardan sonra çarpıcı gerçekler karşılaşmış.
Kuzey Koreliler Amerikan esirleri ikiye ayırarak hapsediyorlarmış.
Esirleri ikiye ayırmadan önce de yoğun bir test uygulanıyormuş.
Bu testin amacı bireyin rasyonel düşünme, rasyonel mantık yürütme yeteneğini ölçmekmiş.
Testin sonucuna göre esirler rasyonel düşünme yeteneğine sahip olanlar ve olmayanlar diye iki gruba ayrılıyorlarmış.
Şimdi sıkı durun:
Rasyonel düşünme yeteneğine sahip esir nüfus oranı sadece yüzde 2'ymiş.
Geri kalan yüzde 98 oranındaki nüfus rasyonel düşünce yürütme yeteneğine sahip değilmiş.
Yüzde 2'lik bölüm maksimum güvenlikli hapishanelerde tutuluyor, en ağır şartlarda esirliklerini geçiriyorlarmış.
Rasyonel düşünme yeteneğine sahip olmayan bölüm ise tek diken telle korunan ve kaçma imkánları bol olan hapishanelerde tutuluyormuş.
Buna rağmen bütün kaçma girişimleri yüzde 2'lik bölümün tutulduğu hapishanede olmuş.
Onların arasından bir tanesi bile düşman saflarına geçmemiş, taviz vermemiş.
Yüzde 98'lik bölümün kaldığı yerde ise kaçma girişimleri olmadığı gibi bütün saf değiştirmeler, ülke satmalar da bu bölümde meydana gelmiş.
***
Kitlelerin yönetilmesi işte bu nedenle zor değil. Özellikle az gelişmiş ülkelerde rasyonel düşünme yeteneği daha da darbe aldığı için kitlelerin manipüle edilmesi çok daha rahat oluyor.
Ayn Rand aslında manipüle edilmeyi reddeden bireylere sesleniyordu romanlarında. Yüzde 2'lik bölüm direnerek egoist davranıyordu aslında.
Ancak onların sayıları çok az. Kitleci ideolojiler de arabesk şarkılar gibi ilk anda hislere yöneldiği için rasyonel düşünme yeteneğine sahip olmayan insanlar her toplumda galip çıkıyorlar.
***
Şimdi bir seçim daha yaşayacağız.
Ben bu seçimi biraz da Kuzey Korelilerin o testine benzetiyorum.
Sonuçlar memlekette rasyonel düşünme yeteneğine sahip olan insan oranı hakkında net bir tablo çıkartacak ortaya.
Gerçi ben alınacak sonuç hakkında katiyen umutlu değilim ama...
Olsun yine de insan merak ediyor acaba yanılıyor olabilir miyim diye. Bakalım göreceğiz, seçim sonrasında net oranı bildireceğim size.
Paylaş