Paylaş
Bu toplumun sonunda bir patlama yapacağı belliydi aslında.
Yıllardır azgelişmişlik kısır döngüsünde debelenip durduk.
Ancak bu arada ülkenin tabanında muazzam bir ekonomik dinamizm vardı.
İnsanlar bireysel teşebbüsün nimetlerine tamamen inanmıştı.
Yaratıcılık çok fazlaydı ve kimse risk almaktan korkmuyordu.
Ama bütün bu olumlu vasıflar bir türlü ülkenin makro dengelerini etkilemiyordu.
Bütün bu dönem boyunca benim gibi pesimist yazarlar da, ‘‘Bir türlü gelişemedik, Amerika gibi olamadık’’ diye dövünüp durduk.
Ve sonunda olanlar oldu...
Tabanda birikerek gelen enerji bir anda patladı.
Altyapı, üstyapıyı belirleyiverdi.
Ve Türkiye bundan yaklaşık 40 yıl önce ilan etmiş olduğu ‘‘Küçük Amerika olacağız’’ hedefini 1998'in ilk altı ayı henüz daha sona ermeden yakalayıverdi.
Artık ben Amerika'da yaşamıyorum diye üzülmüyorum, çünkü olan son birkaç gelişmeden sonra oradaki hayat tarzının aynen, evet aynen bu ülkede de olduğunu biliyorum.
Çok mutluyum artık ve siz pesimistlere de mutlu olmanızı tavsiye ediyorum.
Hemen itirazlar gelecek bu görüşüme, biliyorum.
Ama bu itirazcıların vereceğim örnekler sonucunda bana hak vererek ideolojilerini hemen değiştireceklerini de biliyorum.
İşte Türkiye'nin nihayet tam anlamıyla gelişmiş, modern bir ülke olduğuna dair son günlerde birbiri ardına ortaya çıkan üç çok önemli gelişme.
***
1- ARTIK BİZİM DE SERİ KATİLİMİZ VAR
Bu köşenin sürekli okurları benim en büyük dövünme nedenlerimden bir tanesinin bu ülkede şöyle doğru dürüst, işi hakkıyla yapacak bir ciddi seri katil yetişmemiş olması olduğunu bilirler.
Hatta bir ara vatanım için kendimi feda edip seri cinayetlere bizzat kendim başlayıvermeyi bile düşünmüştüm.
Amerika'yı özlememin en büyük nedenlerinden bir tanesi de bu eksikliğimizdi zaten.
Ama artık üzülmeme gerek yok.
Bir ay içinde üç mobilyacıyı öldüren ve bu nedenle de pek tabii ki medya tarafından ‘MOBİLYACI SAPIĞI’ olarak adlandırılan genç adam, ulusumuzun bu büyük eksikliğini de mükemmel bir şekilde giderdi.
Gerçi gazeteler, onun mobilyacıları öldürme nedenini adamın ‘‘Çocukken bir mobilyacı bana tecavüz etti. Bu yüzden onlara kin duyuyordum’’ sözleriyle açıkladı
Ama bence televizyon haber programlarında yer alan açıklama Türkiye koşullarına daha uygundu.
Televizyon kanallarına göre genç adam mobilyacıları öldürme nedenini şöyle açıklıyordu: ‘‘Çocukken bir gün mahallede top oynuyorduk. Bir mobilyacı amca topumuzu kaptı ve kesti. O günden bu yana onlardan öç almak için yanıp tutuşuyorum. İşte üç mobilyacıyı üst üste bu nedenlerle öldürdüm. Yakalanmasaydım daha da öldürecektim.’’
Yani bu açıklama hem son beş yıldır memleketin kültürel ortamında yaşanan muazzam devrime pek yaraşıyor, hem de Amerikalı seri katillerin bile kıskanacakları türden bir açıklama vallahi.
Üstelik adam hem beyaz, hem de 30 yaşlarında. Tam da seri katil profiline uyuyor anlayacağınız.
***
2- MAKATA COP SOKMA SONUNDA EROTİZM KABUL EDİLDİ
Gelişmiş kapitalist merkezlerin en büyük özelliği, her türlü cinselliğin hiçbir engel tanımadan yaşanabileceği mekânlar yaratmasıdır.
Ben yıllardır derim ki, bizim memlekette bunlar katiyen yaratılamaz çünkü bizim millette gelişmiş bir erotizm anlayışı yok.
Gelişmiş erotizm anlayışı öyle kolay elde edilen bir şey değildir.
Önce açık fikirli olacaksın. Sonra başkalarının yaşam tercihlerine saygılı olacaksın.
Sonra kendine tuhaf gelen şeyleri başkaları yaptığında bunu eleştirmeyeceksin.
Falan filan.
Bütün bu niteliklerin bizim ülke insanında olabilmesi mümkün görünmediğinden, ben de artık bu konuda gelişmiş olabileceğimiz umudunu tamamen kaybetmiştim.
Önceki gün Ankara'dan gelen sevindirici bir haber bu görüşümü de değiştirdi.
TBMM İşkence Araştırma Komisyonu'ndan geldi haber.
İzmir milletvekili Sabri Ergül, bir vatandaşa karakolda işkence yapıldığını, makatına cop sokulduğunu, bu vatandaşın hastanelere düştüğünü belgelemiş.
Ve ANAP İstanbul milletvekili Yılmaz Karakoyunlu, ‘‘Bu komisyonu erotik konuların tartışıldığı bir komisyona dönüştürdünüz’’ diye sinirlenmiş.
Her yönüyle kaliteli bir insan olan Karakoyunlu'ya bu modern düşünce tarzını nihayet Türkiye'ye getirdiği ve büyük ihtimalle yeni bir ‘‘zihniyet devrimini’’ başlattığı için teşekkür ediyorum.
***
3- HOMO ECONOMİCUS'U YARATTIK
Herkes yedinci kez parti değiştiren Kubilay Uygun'u eleştiriyor. Hatta onunla alay bile ediyorlar.
Kimse onun aslında Darwinci anlamda insan evriminin en son ve en modern aşaması olduğunu göremiyor.
Kubilay Uygun bir HOMO ECONOMİCUS prototipidir.
Homo economicus her şartta, ne olursa olsun bireysel ekonomik çıkarını düşünerek hareket eden insan türüdür.
Kubilay, her koşul altına, ahlak, terbiye, utanma gibi hiçbir üstyapısal kurumu göz önüne almayarak tamamen altyapısal, yani ekonomik belirlenmelere göre hareket etmiştir.
Ve iyi bir homo economicus prototipi olduğunu gösterdiği gibi, Marksizmin en temel kuralının, yani ‘‘Kardeşim, sonuçta ekonomi belirleyicidir. Bilmem anlatabiliyor muyum?’’ şeklinde ifade edilen kuralının son derece doğru olduğunu da ispat etmiştir.
Marksizm teorisi Kubilay'a teşekkür borçludur.
Paylaş