BİLMEM farkında mısınız ama son bir iki gündür olağanüstü, harika bir olay yaşanıyor.
Siyasette son derece ciddi bir kriz yaşanırken, borsa ve döviz piyasası sanki bu gelişmeler hiç yokmuş gibi tavırlar alıyor.
Hükümet çatır çatır dökülürken borsa kendisini toparladı.
İstifalar olurken, ortalık birbirine girmişken döviz piyasasında dolara gerekli müdahaleler yapıldı, panik alımları olmadı.
Bu, son yıllarda bu toplumda yaşanan en güzel olaylardan bir tanesidir ve geleceğe umutla bakmamızı sağlayacak bence tek önemli gelişmedir.
Toplum artık siyasetten ve siyasetçiden bağımsız hareket etmeyi öğrenmiştir.
İnsanlar kendi gelecekleri için siyasetten herhangi bir hayırlı iş beklemekten tamamen vazgeçmişler, siyaset ile gündelik yaşamın gerekleri arasındaki bağı kopartmışlar, bir anlamda yönetilmeden yaşamaya adapte olarak, gerekeni yapmaya başlamışlardır.
* * *
Durum böyle olunca bizim de bu memlekette siyasete ve siyasetçiye ne gerek var diye sorma hakkımız doğmaktadır gayet tabii ki.
Öyle ya, düşünsenize bir...
Bu memlekette yapılan bütün kamuoyu araştırmalarında insanların en güvendiği kurum olarak bir numarada hep Türk Silahlı Kuvvetleri çıkıyor.
Yani insanlar, bıçak kemiğe dayandığı, ciddi bir mesele doğduğu anda en güvendikleri kurumun meseleye, belki de siyasetçiye rağmen el koyacağını bilerek, buna güvenerek yaşıyorlar.
O güvence orada hep sağlam olarak durduğu için bazı korkular yaşanmıyor, bazı meseleler kafadan atılabiliyor ve siyaset toplumu ne kadar tahrip etmeye uğraşırsa uğraşsın bir sınırın altına katiyen düşülmeyeceği, bazı sınırlar aşılamayacağı güvencesi de her zaman insanlarda var.
Ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda milletin atıf noktası olarak aldığı kurum belli.
Öbür tarafta ekonomide de artık kimse siyasetçinin yaptıklarını dinlemiyor, denilenlere önem vermiyor.
Bir anlamda sivil toplum en iyi örgütlenmesini ekonomik süreçlerde başarmış gibi gözüküyor.
Durum böyle olmasaydı siyasette büyük krizlerin yaşandığı saatlerde borsa toparlanmaz, döviz kurunda olumlu adımlar atılamaz, bir anlamda minik bir mucize yaratılamazdı.
* * *
Türk insanı son derece ciddi bir tavır almış durumda siyasete karşı.
Bunu sokakta yürüdüğünüzde zaten algılamamanız mümkün değil, çünkü siyasetçi denilince hemen herkesin aklına ilk gelen şey küfür etmek oluyor.
Ancak alınan tavır sadece bu tepki düzeyinde kalmadı, bunu aştı, daha kendiliğinden örgütlü bir tavra doğru gitti.
İnsanlar duruşlarıyla ve tavırlarıyla siyasetin ve siyasetçinin toplum gündemini belirleme gücünü sıfırlayıverdiler.
Siyasetçi artık yaşamımızla oynama gücünü büyük ölçüde kaybediyor sevgili okurlar.
Bunun geleceğe yönelik etkileri büyük olacaktır, inanın bana.
Sokaktaki insan Türkiye'yi birkaç yıldır gölge başbakan olarak yönettiği bilinen, tüm çıkar ilişkilerinin göbeğinde olan bir insanın sesini bile ilk kez önceki gün duymak zorunda bırakılmasının, böyle bir ilkel muameleye muhatap bırakılmasının, böylesine önemsiz sayılarak aşağılanmaya çalışılmasının öcünü almaktadır.
İnsanların yaşamı gün be gün paramparça edilirken, siyaset düzeyinde yaşanan oyunların, çıkar alışverişlerinin, pazarlıkların sonucunda gelinen noktada çoğunluğun kalbindeki tek his bir tiksinmeden ibarettir.
Bu yoğun ve yaygın tiksinmenin sonucu ne olur bilmem.
Ancak şundan eminim: Halkın kalbinde değeri sıfırlanmış, Türkiye'yi yıllardır paralayan isimler bu yaşamdan bir gün çekildiklerinde şunu bilin ki onların cenazesinin arkasında yürüyecek insan bile bulmayacaksınız.
Belki de cenazelerine omuz verecek kadar bile insan bulamayacaklar arkalarında.
Ben tepkinin böyle de gösterileceğine inanıyorum, bunu da çok anlamlı buluyorum.
Affedilmeyecekler hiçbir zaman, imamın ‘‘Onu nasıl bilirdiniz’’ sorusuna belki de sessiz kalarak cevap verecek insanlar, yıllar boyunca sanki hiç yokmuşlar gibi aşağılanarak yaşamak zorunda bırakılan, sadece izlemeleri istenilen insanlar tepkilerini işte o anda, insanların affdici olmalarının beklendikleri tek anda gösterecekler belki de...
Ve ben yeni bir seçimde Türkiye'de oy vermeyecek olan insan sayısının oy sayısından daha fazla olacağını, insanların böyle bir tepki de göstererek gereken suratlara gereken tokadı atacaklarını da tahmin ediyorum.
Merak etmeyin çoğunluk oy vermese de nasılsa birileri yine hükümet olacaktır, birileri kendi aralarında yine oyunlar oynayacak, koalisyonlar kuracak, demeçler verecek, bakanlar kurulu toplayacak, kararlar filan alacaktır.
Onlar bu küçük oyunlarını oynamayı sürdürürken ekonomiyi nasıl olsa başkaları yönetmeyi sürdürecek, hayati meselelerde de ordu tavrını koyarak işlerin yürümesini sağlayacaktır.
Oyunları oynayanlar fazla yanlış yaptıklarında da onları kimin azarlayarak hizaya getireceği bilindiğinden kimse yaramazlıkların haddini aşmasından korkmayacaktır.
Dolayısıyla Türkiye'de yeni bir seçimin de önemi artık bu aşamadan sonra katiyen kalmamıştır.
Ne o, bunu antidemokratik mi buluyorsunuz, bu güzel bir şey değil mi diyorsunuz, böyle mi düşünüyorsunuz?
Bana ne be, bu saatten sonra bunu ben mi düşüneceğim, bunca yıldır çalıp çırparken, ülkeyi tahrip ederken, milyonlarca insanın yaşamını tahrip ederken demokrasi aklınıza gelmedi de şimdi mi gelecek.
Haydi oradan, iş işten geçti artık, ancak gidersiniz!