HÜRRİYET Gazetesi Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'in Türkiye'nin ve belki de dünyanın en ciddi insanlarından olduğunu tahmin ediyorum ki bilmeyen kalmamıştır.
Bunun böyle bilinmesi doğaldır çünkü kaçınılmaz olarak herkes onu yazılarından tanımıştır.
Şimdi böyle dediğim için hemen hakkımda söylentiler, dedikodular çıkarıp, Serdar Turgut bir üst düzey yöneticisi hakkında gerçek yaşamında gayri ciddidir suçlamasında bulundu diye homurdanmaya başlamayın.
Ancak bunu bizim genel yayın yönetmeni de yazdı. Dedi ki: ‘‘Siz Serdar'ın yazılarına bakmayın, o gerçek yaşamında aşırı derecede sıkıcı bir insandır, oysa Sedat keyifli bir insandır.’’
Böyle yazdı üst düzey yöneticilerin en üstü olan genel yayın yönetmenim ve hayat hakkında bir gerçeği daha doğru tespit etmiş oldu.
Ha, bir de Sedat'ın belki de dünyanın en ciddi insanlarından biri olduğu yolundaki görüşümü sakın ha abarttığımı da sanmayın.
Bu da doğrudur. O yıllar önce Hürriyet'in Washington temsilciliğine atandı.
Orada göreve başladıktan kısa süre sonra Amerikalılar kendi ülkeleri ile Türkiye arasında o zamana kadar katiyen farkında olmadıkları, hatta Amerikan yönetiminde tek bir insanın bile bilmediği gizemli sorunların var olduğunu ilk kez Sedat Ergin'den öğrendiler.
Bugün Washington'da Türkiye ile ilgili devlet birimlerinin hálá daha büyük bir dağınıklık içinde bulunması Sedat'ın yüzündendir. Oradayken onlara öyle şeyler anlattı ki adamcağızlar hálá daha onları 10 yıldır anlamaya çalışıyorlar.
Özet olarak diyeceğim şu ki Sedat uluslararası ciddiyette bir insandır.
* * *
Dün Türk basın tarihinde özel bir gündü sevgili okurlar.
Çünkü dün ilk kez bir yazısında Sedat Ergin'in gerçek yüzünü kenardan köşesinden de olsa görme imkánını bulduk.
Biliyorum şimdi pişmandır olan bitene ve bu diyeceğim belki de onu inanılmaz bir depresyona sürükleyecektir ama Sedat'ın dünkü yazısında ‘‘kara mizah’’ vardı sevgili okurlar.
Bunu istemeden yaptığını, yazdıklarının sonucunu tahmin edemediğini düşünüyorum ben çünkü her yazısından sonra saatler boyunca ‘‘Acaba yazımda gayri ciddi olarak tanımlanabilecek bir cümle ya da kelime var mı’’ diye saatlerce uğraştığını , onları tek tek elediğini de biliyorum.
Dün Başbakan Ecevit'in sıhhat durumu üzerine yazdı Sedat.
Başbakan ona adale tutulmasından başka hastalığının olmadığını, doktoruyla günlerdir yüz yüze görüşmediğini anlattıktan sonra, doktorunun hastalığı konusunda farklı konuştuğunun hatırlatılması üzerine de ‘‘Tabii, değişik yorumlar yapılabilir’’ demiş sevgili okurlar.
Başbakan'ın Sedat Ergin'e verdiği bütün cevaplar saçma da, son aktardığım cümlesi bir saçmalık şaheseri.
Sadece bu cevabından dolayı Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetilme işinin kendisinden acilen alınması gerektiğini umarım herkes görüyordur.
Sedat Ergin sonuçta kara mizah dolu olan yazısını yazarken aslında kendisi fazla katkıda bulunmamış, Başbakan ağzını her açtığında dedikleri doğal bir kara mizah unsuru olmuş.
Bu yüzden Ankara temsilcimizin gayri ciddi yazı yazmama konusundaki ısrarlı tutumunun bu yazıyla değiştiğini söylemek de pek doğru değil galiba.
İnsanların ağır kalp ameliyatından sonra iki günde hastaneden çıktıkları bir dünyada, bizim Başbakan kas tutulması nedeniyle günlerdir yatakta yatıyor, doktoruyla görüşmediğini marifetmiş gibi anlatıyor ve sağlığı hakkında doktorunun yaptığı tespiti de ‘‘değişik yorum’’ olarak algılıyor.
Bizim Başbakan'a psikolojik yardım gerekiyor ama Rahşan Hanım psikiyatrları da eve almayacağından bundan da mahrum kalıyor adamcağız.
Bu arada DSP milletvekillerinden Ahmet Tan,Ecevit sonrasında kimin başbakan olacağına Ecevit'in değil partinin karar vereceğini yazdı.
‘‘Bizde veliaht tayini olmaz’’ dedi bir anlamda.
Sevgili Tan da partisini tanımıyor. Allah gecinden versin ama Ecevit bugün vefat etse, DSP grubu toplanır ve kimin lider olacağını öğrenmek için onun vasiyetinin açılmasını bekler.
Vasiyetin açılması birkaç yıl sürse de bekler, öyle bir vasiyetin olmadığı anlaşılsa da saygısızlık olmasın diye beklemesini sürdürür.
Böyle bir parti bu DSP. Ecevit de böyle bir lider ve bu arada da olan Türkiye'ye oluyor ama tabii bu da öyle fazla ciddiye alınmayacak kadar detay bir sorun, değil mi ama?