Ben hayatta istediğim hiç bir şeyi yapamayacak mıyım? Neden en basit isteklerim bile engelleniyor? Ve bağlantılı bir soru daha; Hayatın anlamı ne ve bireysel özgürlük var mı?‘Bana takıntınızı söyleyin ben de size kim olduğunuzu söyliyeyim.’Bu felsefik içerikli cümleyi ilk kez hangi entellektüel söylemişti şu anda hatırlamıyorum.Ya Groucho Marx'dı.Ya da Slyvester Stallone..Kim söylediyse iyi söylemiş çünkü gerçekten de insanları takıntılarına bakarak tanıyabilirsiniz.Mesela alın George Bundy'i.George küçükken son derece temiz, titiz, düzenli bir insandı.İlerde onun son derece çalışkan, metodik bir insan olacağı belliydi.Öyle de oldu. George Bundy yaklaşık 20 kadına önce tecavüz etti, sonra da onları tek tek parçaladı.Bunu son derece metodik bir disiplin içinde başardı.Birkaçının da etini yedi.Tüm bunları yaparken küçüklüğünde olduğu gibi öylesine temiz ve titizdi ki aklınız durur.Kestiği kadınların her vücut parçasını dolabın ayrı bir yerine istif etti.Ayakların bulunduğu bölüme katiyen tek bir el bile koymadı.Kesip biçmenin gerçekleştiği evde ne bir koku ne de bir leke bulabildi polis.Bundy, Slyvester Stallone'nin ünlü cümlesinin yaşayan kanıtıydı intihar etmeden önce.* * *Anlaşılan ben hariç, herkesin bazı şeyleri kafaya takma hakkı var.Bu adaletsiz durumu protesto ediyorum.İstediğim basit bir şey aslında. Sadece evde değişik bir yöntemle hindi pişirmek istiyorum.Bu yöntemi öğrendiğim günden bu yana gözüme uyku girmez oldu. Zaman zaman hayatımın tüm amacı sadece bu hindiyi pişirmekten ibaretmiş gibi hissediyorum.Ne olur yapıversem şunu değil mi?Ama yok. Tabii ki yine Rana devreye giriyor.Yok evi yakmama izin veremezmiş.Yok efendim bu işi yaparken büyük ihtimalle kendimi yakarmışım.Haydi beni bırakın daha da kötüsü kedilerin bile cayır cayır haşlanması büyük olasılıkmış.Eğer illa da bu işi yapacakmışsam o zaman arkadaşlarımdan bir tanesini ayarlayıp hindiyi bir otelin mutfağında ‘Profesyonellerin gözetiminde’ pişirmeliymişim.Hatta bunla da yetinmemeli ve oraya bile ne olur olmaz diye ambulans ekibini çağırmalıymışım.Böyle konuştu Rana ve evde hindiyi yapmamı yasakladı.* * *Kabul ediyorum ki biraz radikal bir yöntem uygulamak istiyorum.Biliyorsunuz hindinin geleneksel pişirilme yöntemi ilk önce bunun içinin doldurulması, daha sonra da fırında dört veya beş saat kadar pişirilmesidir.Benim okuyarak öğrenmiş olduğum yeni yöntem ise biraz farklı.Bunun adına HİNDİ PİŞİRMEDE NEW ORLEANS YÖNTEMİ diyorlar.Yöntemi ilk bulan kişinin adı belli değil çünkü anlatılana göre adam bu işi yaparken bir minik kaza sonucunda hayatını kaybetmiş.Şöyle pişireceksiniz hindiyi:İlk önce bulabildiğpniz kadar New Orleans sosunu toplayacaksınız.Bunları bir büyük sahan içinde karıştıracaksınız.SAKIN TADAYIM DEMEYİN BU MADDEYİ.Jim Carrey'in bir filminde adama acı sos yediriyorlardı da adam şoka girip ölüyordu ya...Orada kullanılan sosu New Orleanslılar tatlıdır diye yemiyorlar.BİLMEM SORUNU ANLATABİLİYOR MUYUM? * * *Sonra eskiden baytarların kullandığı büyüklükte bir aşı iğnesi bulun.Bu sostan iğneye çekerek hindiyi çeşitli yerlerinden aşılayın.Bütün sosu hindinin içine postalayın.Sonra da üç gün boyunca onu dinlenmeye bırakın.Başka işlerle uğraşın. (Hayret bişi ama Rana olayın bu bölümüne de itiraz etmeyi başardı ve benim ‘Başka işlerle uğraşın’ derken hangi süblimünal gerekçelerle hareket etdiğimi, bilinçaltımda hangi hınzırlıkların yattığını açıklamamı talep etti)Üç gün sonra muftağa geri gelin. Arada geçen zamanda hindinin bütün eti sosu tamamen yemiş durumdadır.Biraz kafayı üşütükseniz , o anda hindiyi çiğ çiğ yememek için bile bir neden yoktur aslında.Ama biraz sabırlı olun.Bir çok büyük tencere alın. Tercihan bu bir metre eninde ve en azından 70 santim boyunda olsun.İçini sıvı yağla doldurun.Ateşi açın ve yağın iyice kızmasını bekleyin.İşte bu aşamada Rana evde ya 1- Bir büyük yangın çıkacağını 2- Benim yanarak ve büyük acılar içinde öleceğimi 3- Daha da kötüsü kedilerin de ne olup bittiğine bakmak için tencereye gireceklerini düşünüyor.Söylediğine göre özellikle üçüncü olasılığa gönlünün dayanması imkansızmış..Neyse, atın hindiyi bir bütün olarak kızgın yağa.45 dakika pişirin.Sonra da onu tencereden çıkarın.Bunu nasıl yapacağınızı henüz formule edememiş durumdayım ama bıçak sırta dayanınca elbette bir yol bulunur değil mi ama.Göreceksiniz ki hayatta böyle bir şey daha tatmadınız.Bu deneyi yapmama Rana'nın bir gün mutlaka izin vereceğine inanıyorum.Eğer izin vermezse ne mi olur?Peki ama siz benim bu yazıya neden George Bundy örneğini vererek başladığımı sanıyorsunuz ki?İnanılacak gibi değil biraz kafa yorun ya!