Paylaş
Bana da onlar düşmüş
SEVGİLİ okurlarım. Bu yazının alt başlığı parantez içinde (kaderime isyan ediyorum) olacaktı.
Ancak bu kadar uzun başlık atmamız Hürriyet üst yönetiminin yayınladığı 129 sayılı genelgeyle yasaklandığından alt başlığı yazı içine almak zorunda kaldım.
Hepinizden özür diliyorum.
* * *
Tansu ve Özer Çiller çiftinin hayat ve insanlar hakkındaki görüşlerini anlatmak için gündelik basın bülteni işlevini gören gazetede ilginç bir komplo ortaya çıkarıldı.
Buna göre kartel medyasında bir işbölümü yapılmış.
DYP dışındaki her partiye bir köşe yazarı tahsis edilmiş.
Her köşe yazarının işlevi görevlendirildiği o partiye yalakalık yapıp, seçim şansını arttırmakmış.
Herkesin ikinci bir işlevi de DYP'ye sövmekmiş. Bu, ayrı partileri övmekle görevlendirilen yazarların ortak noktalarıymış.
* * *
Böyle bir komplo olduğuna ben de inanıyorum.
Çünkü hepinizin bildiği gibi bu Hürriyet üst yönetimi nedense benden hiç hoşlanmıyor.
Ben de aynı hisleri onlara karşı besliyorum ama tabii bu tamamen ayrı yazı konusu olacak kadar zengin bambaşka bir mesele.
Yıllardır durum böyle.
Bizim üst düzey karar organımız kartelden Hürriyet üst yönetimine gelen yazılı emirde sadece ‘‘Her yazar bir partiye yalakalık edecek’’ denildi.
Yani genel bir emir verildi, detaylara inilmedi.
Hürriyet üst yönetimi de en sevdiği yazarlara en kaymaklı partileri dağıtıverdi tabii.
ANAP, DSP, CHP ve hatta Fazilet'i bile övecekler esas oğlanlardan seçildi.
Ve bu iş bölümünde bile üst yönetim-kartel oligarşisi bana karşı hıncını belli etti.
Yalakalık yapmak için bana vere vere ÖDP'yi verdiler.
Bana inanmıyorsunuz Tansu'nun basın bültenine bakın.
ÖDP'ye oyumu vereceğimi açıkladıktan sonra bunu o partiye yalakalık olarak yorumlamışlar, bunu yazdılar.
* * *
Eh aldık görevi, bari vahim durumdan biraz çıkar sağlama yollarını bulmam gerekiyor.
Bu memlekette siyasi yalakalık ilerde hükümet destekli hırsızlık ve yolsuzluk yapma amaçlıdır biliyorsunuz.
Ben de yalakalık ile görevlendirildiğim partinin olası bakan adaylarına şimdiden yatırım yapmaya başladım.
İktidar olursa ÖDP, bugünkü vermiş olduğum desteğin karşılığını şöyle çıkaracağım onlardan:
- Şirket kurarak hayali ihracata başlayacağım.
Hiç çaktırmasa da bu partinin gizli amacının hayali ihracat yapacak Türk girişimcilerine maddi ve manevi destek vermek olduğunu tahmin ediyorum.
Bütün umudum ÖDP milletvekili adayı Adalet Ağaoğlu'nun ilerde Hazine ve Teşviklerden sorumlu devlet bakanı olmasındadır.Adalet Hanım bakan olursa değil hayali ihracat hayali ithalata bile başlayacağım.
Bakmayın siz onun tüm yaşamını edebiyata, ilkeli yaşamaya adamış gibi havalar atmasına.
Gizli gizli bugünlere hazırlıyordu kendisini aslında.
* * *
Can Yücel ile ortak adi komandit bir şirket kurduk.
Onun da bakan olması büyük ihtimal. Turizm bakanı olacağı yolunda işaretler almış ÖDP iktidara gelirse.
Bizim adi komandit şirket de turizm yatırımına yönelik.Arazi kapatmaya çalışacağız.
Şöyle sahilde güzel bir araziyi alıverirsek, Adalet Hanım da gereken teşvikleri sağlayacak, bir anda muazzam yatırıma girivereceğiz.
* * *
Girişimcilik teklifleri sadece benden değil, onlardan da geliyor.
Bir gün Doğan Hızlan aradı beni.
Türkiye'de neden Viyana'daki gibi ‘Sacher Torte’ pastası bulunmadığından filan şikáyet edeceğini sanarken birden başka konuya girdi.
Yakın arkadaşı Fethi Naci de ÖDP'den aday olmuş.
Durup dururken neden siyasate soyundu dedim, Doğan Hızlan da, ‘‘Ne yapsın yıllardır yazarak yaşamaya çalışıyor, artık canına tak dedi. Ufuk Uras'tan bakanlık sözü de almış, Maliye Bakanı olacakmış’’ dedi.
Doğan Hızlan hiçbir şeyi durup dururken söylemez, bunu bildiğimden hemen Fethi Naci'yi aradım.
Anında onunla da bir adi komandit şirket kurduk.
Fethi Bey Maliye Bakanı olur olmaz Türkiye'de vergi mükelleflerinin tutmak zorunda bulundukları defterlerin şeklini değiştiren bir genelge yayınlayacakmış.
Bizim şirket de bir ileri görüşlülük yaparak bu defterlerden şimdiden üretmeye başladı.
Haydi hayırlısı.
Tabii bu işten kár az olacak, çünkü aracı olan Doğan Hızlan'a da bir pay vermemiz gerekecek.
* * *
Türk usulü girişimcilik konusunda işbirliğine açıklık açısından en korktuğum kişi Ufuk Uras'tı.
Partinin başkanı oldu ama onu pek tanımıyordum açıkçası.
Teklifime neler diyecekti bunu bilemiyordum.
Boşu boşuna heyecan çekmişim.
Siyasi yalakalığım karşılığında bana çıkar sağlamayı en çabuk o kabul etti.
Bir sürü bağlantı yaptık daha şimdiden.
Tabii aslında ben onun işbirliğine hazır olduğunu daha önceden de tahmin etmeliydim.
Çünkü hayatları boyunca vurguna, yolsuzluğa açık olduklarını belli ederek yaşayan çok sayıda insanı tek bir partide toplayıp onlara başkanlık edebilmek için bu insanda özel yetenekler olması gerekiyordu.
ÖDP hükümet olunca ben yazarlığı bırakacağım, çünkü müteahhitliğe başlıyorum haberiniz olsun.
Bundan sonra İstanbul'un imarı benden sorulacak tamam mı abicim!
Paylaş