BİR süre önce Amerikan televizyonunda bir komedi skeci izlemiştim.
New York'un yeraltı trenlerindeki anons sistemi ile dalga geçiliyordu bu skeçte.
Bu sistemi kullandıysanız bilirsiniz, yeraltı tren istasyonlarında mikrofonla yapılan anonsların bir tanesini bile anlamak mümkün değildir.
Örneğin diyelim ki tüm trenler yangın nedeniyle uzun süreliğine durduruldu.
Yetkilinin bu konudaki anonsunu istasyonda bekleyenler aynen şu şekilde duyarlar: ‘‘Gulübu gggdyheh gatemnnnnö trnehaggggggg bamömmm.’’
Ve sonuç itibarıyla her zaman olduğu gibi yine önemsiz bir şeylerin söylenmekte olduğunu sanarak belki de iki saat boyunca hiç gelmeyecek olan trenlerini beklemeyi sürdürürler.
* * *
O komedi programında işte aynen bu şekilde yapılan bir anonsu duyan adam sonunda isyan ediyor.
Ve işi kökünden çözmeye karar vererek anonsun yapıldığı odanın kapısına dayanıyor.
Mikrofondan doğru dürüst konuşmaları için uyarısını yapmak üzere odaya adımını atar atmaz ise ağzını açmaktan vazgeçiyor.
Çünkü o anda odada iki tren işletmesi yetkilisi vardır ve aralarında aynen şöyle bir sohbet geçmektedir:
Ben bu skeci ilk gördüğümde ve daha sonra New York'ta tren beklerken ne zaman bir anons yapılsa hep bizim Erdal İnönü'yü hatırlarım.
Erdal Bey siyasetin içinde olduğu yıllarda onun ağzından çıkan tek bir kelimeyi bile anlamadım ben.
Arada bir mantık yoluyla çıkarsadığım kelimeleri birbirine bağlantılandırıp somut cümle halinde algılayabilmem de mümkün olmadı.
Kemal Derviş, Erdal Bey ile görüştü ya, bu nedenle konu bence yeniden gündeme geldi.
Bana sorarsanız ne dediği katiyen anlaşılmayan bir sosyal demokrat lider o siyasi hareket açısından bir dezavantaj değil büyük bir avantajdır.
Bu memlekette sosyal demokrat parti liderlerinin ne dediği net olarak anlaşıldığı anda büyük problemler işte o zaman başlamıştır.
Örneğin Murat Karayalçın konuşması net anlaşılan insan tipinin uç örneğidir.
Onun konuşmalarında radikal bir netlik vardır!
Baştan söylemeliyim ki ben bir kısa cümle içinde bile en azından üç yeni öz Türkçe kelimeyi yan yana kullanabilmeyi başarabilen hiçbir insanı samimi olarak kabul edemem.
Bu kadar düşünerek, planlı cümle kurmaya çalışan bir siyasetçinin mutlaka sonradan faul çıkacak icraatları olacaktır bana göre.
Tabii bu benim şahsi fikrim ama Murat Karayalçın'ın siyasi kariyerine bakarsanız onun en büyük sorununun haddinden fazla anlaşılmak olduğu sonucuna varmanız yanlış olmaz kanısındayım.
Bir de sinirli hep galiba Karayalçın ve yeni icat edilen öz Türkçe kelimelerle dolu cümleler üst üste sinirli bir şekilde söylenirken insan korkmaya başlıyor yahu!
Bu da bilinsin yani...
* * *
Size bir şey söyleyeyim mi; bu Derviş'in işi de çok zor yemin ediyorum.
Düşünsenize, konuşması kamuoyu tarafından hiç duyulmadan gölge başbakanlık yapan Hüsamettin Özkan, konuştukları New York yeraltı treni anonslarına benzeyen Erdal İnönü, konuştuğu anda acaba yanlış bir şey mi yaptık da anlamadığımız öz Türkçe kelimelerle bizi azarlıyor diye düşünmeye başladığımız Karayalçın, çok uzun yıllar boyunca demeç verirken bile konuştuğu gazeteciye nokta, virgül, satırbaşı, ünlem işareti de dahil olmak üzere tam metni dikte ettirmeyi tercih eden, dikte almayı kabul etmeyene de konuşmayan Bülent Ecevit arasında bir ittifak kurmaya çalışıyor.
Bu arada nazik ve kırılgan İsmail Cem kardeşimizin de bu karmaşa arasında kendi başında olduğu hareketin ne anlama geldiği konusunda kafası iyice karıştı.
Baksanıza partisini tanımlamaya çalışırken ‘‘GALİBA demokratik solcuyuz’’ filan gibi laflar etmeye başladı adamcağız.
Anladığım kadarıyla ‘‘aslan sosyal demokratlar’’ döneminden sonra şimdi de ‘‘galiba demokratik solcular’’ dönemi başlayacak Türkiye'de.
Bütün bunlar olurken üstüne üstlük bir de Mesut Yılmaz çıktı ortaya, Tom Cruise gibi dişlerini göstererek gülme adeti var onun da, bunun temelde sinir bozucu olduğunu kimse söylemiyor ona ve o da bu nedenle konuşmalarını sürdürüyor.
Yılmaz da yukarda tanımladığım insanlarla Derviş'in oluşturmaya çalıştığı ‘‘toplumsal ittifak’’ içinde ANAP'ın da yer almaya hazır olduğunu açıkladı.
Bunu duyduklarında diğerleri ‘‘Hah bir sen eksiktin’’ demişlerdir mutlaka. Yani bu hissi Karayalçın ‘‘göreli anlamlarla yüklü üst yapısal bir somutluk’’,Erdal Bey ‘‘Gahanan mahanan hananan’’, Derviş‘‘Olabilir neden olmasın’’ Hüsamettin Özkan da ‘‘.................’’ şeklinde ifade etmişlerdir gerçi ama konu hakkında ortak gizli fikirleri ‘‘Hah bir sen eksiktin’’dir bundan emin olun yani!
Çok eğlenceli bir dönem başladı, arkanıza yaslanın ve seyredin!